Tarım konusunda kaybolan yöreye dayanıklı domates, biber, karpuz, kavun.....

Dünya gelecekte "fermantasyon teknolojilerine" daha fazla eğilecek

Tarım konusunda kaybolan yöreye dayanıklı domates, biber, karpuz, kavun.....
Bir önceki yazımın devamını da yazmak istiyorum :)

Tarım konusunda kaybolan yöreye dayanıklı domates, biber, karpuz, kavun, mandalina gibi daha bir çok türümüz var. Bunlar neden kayboldu, çünkü biz marketlerde tek bir tip, aynı boyut meyve-sebze görmeye alıştığımız için. Tam olarak bunların yeniden canlandırılması gerekiyor. Dünya'da abartmıyorum "binlerce çeşit" domates var. Bunlar ülkemizde de yetişiyor. Ama biz sadece 4-5 çeşidini biliyoruz. Kendimize özgü türlerin, tam olarak bu nedenle çeşitlendirilmesi gerekiyor. Bu tüm sebze ve meyveler için geçerli. Bunlara ulaşmamız gerekiyor.

Dünya gelecekte "fermantasyon teknolojilerine" daha fazla eğilecek. Yani hani biz Turşu, tarhana, pastırma, yoğurt, kefir, sirke gibi ürünler üretiyoruz ya, hani bunlar bizim coğrafyamızın, "bizim" kendi ürünlerimiz ya.. Dünya daha bu "bilince" yeni geliyor. Bizim yüzyıllardır yaptığımız ürünlerin yaygınlaşması, yüksek katma değerli olarak üretilmesi konusunda "biyoteknoloji çağı" adı altında yeni bir giriş yapılıyor. O nedenle biz bu geleneksel bilgimizi modern bilimin ışığında yeniden yorumlamalıyız. Fermantasyon fabrikaları kurmalıyız. Bu hem sürdürülebilirliğin bir gerekliliği, hem de uzun raf ömrünün.. Örneğin, pazarda çöp olarak akşam bırakılan sebzelerden turşu kuran girişimler vardı. Daha bunun gibi binlerce "fermantasyon" uygulaması konuşulabilir. Aklınızın bir köşesinde durmasını istiyorum.

Tarımda özellikle "permakültür" uygulamalarına yeniden geçmeliyiz. Tek tip ekimden vazgeçip, karma ekim yapmalıyız. Yeniden geçmeliyiz diyorum, çünkü biz Dünya'nın permakültür olarak adlandırdığı terime, geçmişte "bostan" demişiz. Zaten üretimlerimizi bu şekilde yapmışız. Yani geçmişte Türkiye'deki üretim şekli, yerelde bostanlardı.. Bunları yeniden kurmalıyız. Şimdi kaç tane bostanımız kaldı ki? Sayabilir misiniz? Tarımı unuttuk diyoruz ya.. Aslında unuttuğumuz şey bu.. Bir bostan kurmayı hangi genç istemez ki, söyler misiniz bana? Devasa buğday, mısır tarlaları gençlere çekici gelmeyebilir ama bir bostan öyle mi? Biyolojik çeşitliliğin olduğu, yan yana ekilen sebze ve meyvelerin birbirileri ile olan iletişimleri, pestisitsiz üretimin gerçekleştiği bostanlar.. Neleri unutmuşuz neleri... Ama endişeli değilim, çünkü bu hafızamız HENÜZ kaybolmadı ama kaybolmaya yüz tuttu. Bostanlar yeniden canlandırılmalı.

İsrafı önlemek adına yapacağımız binlerce şey var. Mesela bana kalırsa lokantalarda örneğin döner söylediğimizde yanında gelecek olan domates, biber, turşu gibi şeyleri, "menü kağıdı" oluşturup, işaretlemeliyiz. Yemediğimiz şeyleri tabakta bizlere getirmesinler örneğin. Tek tek o mu bu mu var diye sorup söylemek yerine menülerin altında, menünün içeriği seçenekli olmalı, seçip ona göre menümüz gelmeli.

Ekmek üretimi konusunda artık değişimin zamanı çoktan geldi. Ekmeğin bir kısmını mutlaka ekşi mayalama metotları ile mayalamalıyız. Yani hibrit bir ekmek türü geliştirmemiz lazım. Katkısız, ekşi maya ve konvansiyonel maya ikisi birlikte olmalı.

Can KAYACILAR

Biyolog, Davranış Bilimci (Neuroscientist, MSc
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok