Köy Enstitüleri: Aydınlanma Projesi

Köy Enstitüleri, Türkiye tarihinde benzeri olmayan bir eğitim seferberliğinin simgesi oldu.

Köy Enstitüleri: Aydınlanma Projesi

Kurtuluş mücadelesinin sonunda siyasi, ekonomik, kültürel yönden tam bağımsız bir ülke kurulacaktı. Cumhuriyet ilan edildikten sonra; “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” yetiştirebilmek için harekete geçildi. Başarısız bazı eğitim uygulamalarının sonunda hayata geçen Köy Enstitüleri, Türkiye tarihinde benzeri olmayan bir eğitim seferberliğinin simgesi oldu.

  • Yazı: Erdal Atıcı*
  • Fotoğraflar: Mehmet Özel / Kültür Bakanlığı Köy Enstitüleri Albümü

Mustafa Kemal Atatürk, ve arkadaşlarının Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştirirken temel amaçları: Misâk-ı Milli sınırları içinde siyasi, ekonomik, kültürel yönden tam bağımsız olan yeni bir cumhuriyeti kurmaktı. Bu nedenle, daha savaş sürerken bu amaç için çalışmalara giriştiler. Gazi Paşa, doğru bir saptama yapmıştı; “askeri başarılar, daha sonra kazanılacak siyasi ve ekonomik başarılarla taçlandırılmadığı sürece” kaçınılmaz sonla karşılaşılacaktı.

Bağımsızlık kazanılıp cumhuriyet ilan edildikten sonra; “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” yetiştirebilmek için harekete geçildi. 3 Mart 1924’te Öğretim Birliği yasası çıkarıldı. Eğitim öğretimi zorlaştıran Arap harfleri yerine yeni abece kabul edildi. Aşar vergisi kaldırıldı, köycülük hareketleri başlatıldı ama 1935’lere gelindiğinde, Türkiye nüfusunun yüzde 80’ini oluşturan köylü kitlesine istenilen ölçüde ulaşılamadı. Orada yaşayanların yaşam düzeyi yükseltilemedi. Sanki çıkarılan yasalar köy sınırlarından içeri giremiyordu. 1935 yılında, 40 bin köyden 35 bini okulsuz ve öğretmensizdi. Sık sık eğitim bakanı değiştiriliyordu. TBMM’nin kurulduğu 1920'den 1935’e kadar geçen 15 yılda 18 bakan, 8 ilköğretim genel müdürü görev yapmıştı. Bu rakamlar bir arayışın olduğu ama bulunamadığının belgesiydi. Bu yüzden 1935'te yöntem değişikliğine gidildi.  Atatürk’ün yakından tanıdığı asker kökenli Saffet Arıkan, milli eğitim bakanlığına getirildi. Kendisinden ilköğretim işini kısa sürede çözmesi istendi. Saffet Arıkan ilk olarak bu işin uzmanı İsmail Hakkı Tonguç’u ilköğretim genel müdürlüğüne atadı. Tonguç’a göre, düzeltilmesi istenen işin mevcut durumu iyi bilinmeliydi. Bilimsel çalışmalar yapılarak rapor halinde bakana sunuldu.

Köy Enstitüleri: Aydınlanma Projesi 1

Raporun Saptadığı Durumlar

-Asıl sorun nüfusun yüzde 80’inin yaşadığı köylerdedir. Köylerle kentler arasında köyler aleyhine oluşmuş büyük bir dengesizlik vardır.

-Köylerin sorunu yalnız okul ve öğretmen olmaması sorunu değildir, köylerin başka ciddi sorunları da vardır.

-Okulu olan köylerle okulsuz köyler arasında yaşam farkı yoktur. Okul, köylerde yaşam değişikliğine neden olamamıştır.

-Köyler nüfus bakımından farklılıklar göstermektedir. 16 bin köyün nüfusu 150’den azdır.

Rapora göre öneriler:

-35 bin okulsuz köyün okullaşması için uzun süre beklenmemelidir. Mevcut sistemle sorun ancak 80-100 yılda çözülebilir.

-Az nüfuslu köyler için geçici de olsa farklı çözüm bulunmalıdır.

-Köylerde iyiye doğru değişiklik yapabilecek okul açılmalıdır. Bu değişikliği yapabilecek, kalkınmada lider özelliği olan öğretmen yetiştirilmelidir.

-Türkiye bütçesi eğitime çok kaynak ayıramamaktadır. Bu nedenle okul yapımında yeni yöntem bulunmalıdır. Köylünün katkısı düşünülmelidir.

-Mevcut okullar sistemi, kentler için devam edebilir. Ama ihmal edilmiş geniş kitle için o kitleye öncelik veren sadece o kitleyle ilgili yeni bir sistem kurulmalıdır.

Öneriler uygun bulundu, deneme süreci başlatıldı. Sonuçta köyler için yeni bir okullaşma sistemi oluşturulması kararı alınarak yasalar çıkartıldı ve 1936 itibariyle Köy Enstitüleri ve Köy Enstitüleri Sistemi uygulaması başlatıldı. İlk iş, köylerde çalışacak başarılı öğretmen yetiştirmekti. 17 Nisan 1940 yılı 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu ile hem köy öğretmeni hem köye yararlı olabilecek başka elemanlar yetiştirecek enstitüler açılmaya başladı. Köy Enstitüsü mezunu öğretmen köyün canlanması, kalkınması için öğretmenlik dışında köy lideri olması özelliği taşıyacaktı.

Enstitüler açılmadan önce de Türkiye’de öğretmen yetiştiren öğretmen okulları vardı. Köy Enstitüleri bunlardan başlıca üç özelliği nedeniyle farklıydı:

-Öncelikle bu enstitüler parasız yatılı kurumlardı.

-Kültür dersleri yanında tarım ve teknik dersler de vardı.

-Öğretim yöntemleri farklıydı. İş eğitimi ilkesi uygulanıyordu. İş içinde, iş aracılığıyla üretim amaçlı eğitim veriliyordu. Bilgi depolamayı amaçlamayan, öğrenme yollarını açıklayan, okuma alışkanlığı kazandıran bir yöntem.

-Enstitülerde demokrasi yaşam biçimi haline gelmişti. Her enstitü sanki öğrencilerce yönetiliyordu.

-Her enstitünün ikiyle dört ilden oluşan bir bölgesi vardı. Ülke enstitü sayısı kadar enstitü bölgesine ayrılıyordu.

-Enstitü, bölgesindeki köylerin her türlü eğitiminden sorumluydu. Öğrencisini bölgesindeki köylerden alır, mezunlarını bölgesindeki köylerde görevlendirirdi. Mezunlarıyla ilişkisini kesmez, her türlü yardımı yapardı.

Köy okulları, Köy Enstitüleri ve Yüksek Köy Enstitüleri ile Köy Eğitim Sistemi oluşuyordu. Bu sistemle köylerin yetenekli çocukları ilkokuldan sonra Köy Enstitüsü’ne giderek ortaöğretim, Yüksek Köy Enstitüsü’ne giderek yükseköğrenim görmüş oluyordu. Böylece ülke yönetiminin çeşitli kademelerinde görev almalarının önü açılmış oluyordu. Görev ortaklığını istemeyenler kapatılmasında önemli rol oynadılar.

Köy Enstitüleri: Aydınlanma Projesi 2

Hasanoğlan Köy Enstitüsü 1942’de Ankara’da açıldı. Her enstitüde olduğu gibi burada da öğrenciler kültür, tarım ve teknik dersleri alıyordu. Yandaki fotoğrafta öğrenciler açık hava tiyatrosunu yaparken çekildi. Hasanoğlan Köy Enstitüsü’ndeki tiyatro, Eski Yunan döneminden sonra Anadolu’da yapılan ilk açıkhava tiyatrosu olma özelliğini taşıyor.

Sistemin Devre Dışı Kalması

2. Dünya Savaşı sonrasında Atatürk devrimlerine ve aydınlanmacı kurumlara karşı olanlar seslerini yükseltmeye başladı. Köy Enstitüleri toprak ağalarını, din şeyhlerini ve katı devlet bürokratlarını tedirgin etmeye başlamıştı. 1946 seçimleri sonrasında Köy Enstitülerinin açılmasında önemli payı olan Hasan Ali Yücel milli eğitim bakanı olarak atanmadı. Enstitülerinin kurucusu, kuramcısı ve uygulayıcısı İsmail Hakkı Tonguç genel müdürlükten alındı. Hasan Ali Yücel’in yerine bakanlığa atanan Reşat Şemsettin Sirer, gerici ve tutucu bir politikacıydı. Tonguç’a ve enstitülerine karşı önyargılıydı. Hal böyle olunca kapatılma süreci başladı. Köylerde görev yapan enstitülü öğretmenlerin, kurumlarıyla ilişkisi kesildi. Ellerinden araç gereçleri alındı. Yüksek Köy Enstitüsü 1947-1948 öğretim yılında kapatıldı. Öğrencilerin yönetimde söz sahibi olmalarına son verildi. Ders dışı çalışmalar kısıtlandı. Karma eğitime son verildi. Enstitüde okuyan kız öğrenciler, iki enstitüde toplandı. Enstitü kitaplıklarında ‘sakıncalı’ görülen kitaplar yakıldı. 1950 seçimlerinden sonra Demokrat Parti’nin Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri oldu. 27 Ocak 1954’te, önceden ilkeleri değiştirilen enstitüler de ortadan kaldırıldı.

Enstitülerin yalnız köy çocuklarını alması, köylerin çok kısa zamanda okullaşması nedeniyle eğitimde köy-kent ayrımı, planlanan süre olan 15 yılda giderilmiş olacaktı. Köy Enstitülerinin bölgesel kurumlar olması nedeniyle de bölgeler arasındaki farklılık planlanan sürede en aza indirilmiş olacaktı. Kapatılmada siyaset etkili oldu. Daha iyisini yaratma düşüncesi yoktu. Öyle olsaydı bugün okuryazar olmayan 5-6 milyon insanımız bulunmaz, her yıl 1 milyon civarında çocuğumuz ilköğretim dışında kalmazdı. 77 yıl önceki umudumuz, yazık ki neredeyse umutsuzluğa dönüştü.

Eğitimde bugünkü olumsuzluğun kaynağında başta Köy Enstitülerinin kapatılmış olmasını da görüyoruz. O deneyimin bugün de yararlanılması gereken çok özellikleri var diye düşünüyoruz. Özellikle orada uygulanan demokratik, laik ve bilimsel eğitim, “iş içinde, iş aracılığıyla, iş için” gibi, üretime yönelik çağdaş eğitim ilkelerinden bugün de yararlanılabilir. Köy Enstitülerinde olduğu gibi okuma alışkanlığı üzerinde durulabilir, şiddetten arındırılmış bir eğitim yeniden yaşama geçirilebilir.

*Erdal Atıcı, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı

https://www.magmadergisi.com/turkiye-tarihi/koy-enstituleri-aydinlanma-projesi

https://www.magmadergisi.com/turkiye-tarihi/koy-enstituleri-aydinlanma-projesi

Ne Düşünüyorsun?

like
0
dislike
0
love
0
funny
0
angry
0
sad
0
wow
0
Türkiye Günlüğü Yönetici