Hayatınızı ne kadar takip ediyorsunuz?

İşinizi, ailenizi, arkadaşlarınızı yakından takip ediyor musunuz?

Hayatınızı ne kadar takip ediyorsunuz?
Hayatınızı ne kadar takip ediyorsunuz? İşinizi, ailenizi, arkadaşlarınızı yakından takip ediyor musunuz? Onlara dair yapabileceklerinizi ihmal etmemek adına notlar alıp sağı solu renkli kağıtlarla dolduranlardan mısınız? Bir de telefon hatırlatmaları, WhatsApp grupları var değil mi? Hatta kendi için ayrı bir WhatsApp hesabı şekillendirip orada takip edileceklerin, yapılacakların listesini şekillendirenlerimiz bile var.

Tüm bunların yanı sıra kendinize yönelik ne yapıyorsunuz peki? Günlük yaşamınızda kendiniz için yaptıklarınıza yer var mı? Gün içinde kendinizi hatırlamak iyi gelmez mi? Mesela işteki bazı uygulamaları iş sonrasına da taşımak ideal olmaz mı? Kendinizle randevunuz oldu mu hiç?

Bir arkadaşım haftalık takviminde kendisine ayırdığı zamanları kendimle randevu diye nitelendirmişti. Hatta saat 20-21 kendimle randevu yazan ajandasını gösterdiğinde ilginç gelmişti. İş takvimi gibi kendi takvimi de netti. Kendini takip eden takviminde kendi zamanında esnek olsa da gün değil sadece saat kaydırması yapıyordu. Her gün işinin ajandasını takip ettiği gibi, kendi ajandasını da aynı özenle düzenli takip ediyordu.

İş sonrası kendimle neyin  randevusu, zihin yorgunluğu işten eve gelmekle geçmiyor ki, enerjimiz mi kalıyor eve gidip birazcık rahatlayalım yeter diyenlerinizi duyar gibiyim. Siz nerede olursanız, bitkin zihin de orada, mekan değişikliğinden medet yok.

Belki de durumumuz tam da Kierkegaard’ın söylediği gibi “Çağımız tutkudan yoksun. Herkes birçok şeyi biliyor, hangi yöne gitmemiz gerektiğini, gidebileceğimiz pek çok farklı yön olduğunu. Öte yandan kimse hareket etmeye gerçekten istekli değil.”

Biraz kendimizi takip edip, biraz hareket etmek kendimizle kısa zamanlı olsa da günlük randevu oluşturmak bize iyi gelecek sanki; ne dersiniz? 

Özlem Akyüz Atamer

Kale Grubu şirketinde Head Of Legal
Resim önizleme