Emek bir icmaldir.

Emek unutulmuş bir eski kütüphanedir.

Emek bir icmaldir.
Kendi emeğine yabancılaşan insan için artık hakiki hiçbir yakınlık tesis edilemez. Ne aşk, ne eş, ne sevgi, ne doğa, ne hayvan…



Emek bir icmaldir. Bir hülasa. Beden ve zihinden süzülen, terleyen vücutlarda kendimizden yarattığımız bir başka biz. Ortaya çıkan eserde kendini gösteren yansımamız. Bizim bir minik fihristimizdir emek. Tam da bu yüzden ürettiğinin ve eserinin farkında olmayan insan yaratılan hiçbir şeyi idrak edemez. Mekanik bir şekilde, robotlaşmışcasına üreten insanın zamanla yarışan bu hali durup düşünmesine fırsat vermez. Ama kendisinin ama bir başkasının kârı için yırtınırken eyleminin azizliğini hatırlayacak fırsat bulamaz.




Evin önündeki bir avuç toprağın temizlenip ıslah edilmesinden tutun da öküzlerle sürülmesine kadar… İlk yağmurla sabırsızca ve heyecanla beklenen yeşerme… Boy veren bitkiler ve değişen mevsimlerin sadece değişen basit şeyler olmadığının şuuru…Hasat edilenin değirmende öğütülüp avuçlara alınması…Oğlak şırdanından elde edilen mayadan evvel akıtılan terin mayaların en nadidesi olduğunun hissedilmesi…İşte bunlardı insanı kendine yakın kılan. Perdesiz bir üretim zincirinde her adımın tadı vardı.




Zaman gibi insandan hâsıl olanlar da parçalandı. Adına iş bölümü dendi ve bir parçamız Konya’da diğer parçamız Patagonya’da kaldı. Kesilmiş bir kuş da değiliz ki İbrahim aleyhisselamın sedasıyla her parçamız koşup yine kendisini bulsun. Hepimiz sessiz, ayrık ve uzak ve elbette İbrahim’siz.



Emeğinden bihaber, akan terin tuzunu tatmamış, kendi tadına yabancılarız. Aşk böylece parçalanmış bir toprak, ya da bir atölyenin uzak birimleri gibi. İncir ya da ıhlamur ağacı farksız, dört mevsim gereksiz ve çoktan bire inmiş, çiçeklerin hepsi sadece çiçek ve özel isimsiz. Tüm müzikler ancak hışırtı.



Emek unutulmuş bir eski kütüphanedir. Arkasına her geçene sonsuz kelimeler sunan. Yani oldukça insan…

Can Küçükşahin

Mühendis
Resim önizleme