Bir seyahatin veya evden ayrılığın sonunda, eve kavuşunca duyulan aidiyet....

“İyi hissettiren şeyler” diye bir listeye denk gelmiştim

Bir seyahatin veya evden ayrılığın sonunda, eve kavuşunca duyulan aidiyet....
Bir seyahatin veya evden ayrılığın sonunda, eve kavuşunca duyulan aidiyet hissini ve rahatlamayı ifade eden İngilizcede bir kelime var: Homefulness. Bu kelimeyi ilk kez 1800'lü yıllarda şair John Clare kullanıyor. Hazır, tatil ayları gelmişken yazıya bu sözcükle giriş yapayım istedim.

“İyi hissettiren şeyler” diye bir listeye denk gelmiştim. O listeye birkaç madde de ben ekleyecek olsam, herhalde bunlardan biri de “homefulness” olurdu.

Ekleyeceğim bir diğer maddeyi ise Dostoyevski tek bir cümleyle anlatmış: “Hiç olmazsa tek bir insanla, sanki kendi kendimleymişim gibi her şeyi konuşmak istiyorum.”

Dostoyevski’nin tanımladığı bu kişinin bizim dilimizde bir karşılığı da var bence. Yazılarımdan birine bu kelimeyi sevgili Burçak Targaç eklemişti:

Hemdem.

Farsçada “hem” kelimesi “birlikte”, “dem” kelimesi de “nefes” anlamına geliyor. Yani, aklına, gönlüne, nefesine yakın olan kişiyi ifade ediyor.

*

Listeye eklemek istediğim bir şey daha var ki onu da size bir bilgi eşliğinde aktarayım. Daha önceki yazılarımdan birinde paylaşmıştım.

Dünyanın müzikal olarak tamamlanmış ve çalınabilen ilk şarkısı hangisi biliyor musunuz?

Seikilos Epitaph yani Seikilos Şarkısı.

Yunan Ağıdı olarak bilinen bu şarkının melodisi ve sözleri yaklaşık 2000 yıl önce bir mezar taşının üzerine Yunanca olarak kazınmış. 1880'li yıllarda şarkının bulunduğu mezar taşı Aydın-İzmir demiryolunun inşaatı sırasında, Üçgözler olarak bilinen Tralleis Antik Şehri’nde bulunmuş. Önce, demiryolu inşaatını yapan firma yetkilisinin özel koleksiyonuna dahil edilmiş, arada birkaç kez el değiştirmiş ve 1922'de İzmir’in işgali sırasında İzmir’den İstanbul’a sonra da Stockholm’e götürülmüş.

1966 yılında ise yazıtı Kopenhag Müzesi satın almış, şimdi orada sergileniyor. Ülkemize geri getirme çalışmaları ise sürdürülüyor.
Seikilos Şarkısı’nın dörtlüğünü yazayım size:

“Işılda henüz yaşıyorken

Gamı, tasayı at bir kenara

Yaşam dediğin böyle kısayken

Ve her şey yenik düşerken zamana.”

İşte, ben, 2000 yıl önce Seikilos Şarkısı’nın önerdiği “ışıldamak”tan, öğrendiklerini ve bildiklerini başkalarına aktarmayı; aktarabildiklerinle birilerinin hayatına dokunmayı ve -idealist bir düşünce de olsa- gelişime, değişime yol açabilmeyi anlıyorum.

Öğrenmenin ve öğrendiklerini aktarmanın sunduğu o “iyi his” eminim pek çoğumuza tanıdık gelecektir.

*

Sözü size bırakmadan evvel...
İyi hissettiren şeyler listesine "kaybetmeden kıymetini bilemediklerimiz"i eklemek lâzım bir de.
Bunu da Refik Halid Karay, Guguklu Saat eserinde özlü biçimde hatırlatır bize:

"Sıhhatle içilen bir bardak su, sıhhatle uyunan bir saat uyku, sıhhatle çekilen bir nefes hava ne büyük nimettir."

Damla Ömür Tantekin

Founder of D Strategy | Advisor |

Bu resim için alternatif metin açıklaması yok