Abdurrahim Karakoç Ağabey ile telefonda görüşürken "yarın Ankara'ya geleceğim kısmet olursa" dedim.

O da "ben de geleyim o zaman" diye cevap verdi.

Abdurrahim Karakoç Ağabey ile telefonda görüşürken "yarın Ankara'ya geleceğim kısmet olursa" dedim.
Gönlümden...
Abdurrahim Karakoç Ağabey ile telefonda görüşürken "yarın Ankara'ya geleceğim kısmet olursa" dedim. O da "ben de geleyim o zaman" diye cevap verdi. Bir şey demedim ama zaten kendisi Ankara'da oturuyordu.
Bizim Muharrem Kubat Hoca var, o anlatmıştı.
Yıllar önce Emirdağ'dan İstanbul'a ev eşyası gidecek, gidecekleri ev İstanbul'un öte ucundaymış, eşya sahibi kamyoncu arkadaşla pazarlık yapıyor. Kamyoncu diyor ki "Ben İstanbul'u bilmem, sadece Pendik'e kadar gittim, bana oradan tarif et de ona göre fiyat söyleyeyim." A tamam o zaman işte Pendik'te İstanbul zaten, hemen onun ötesi."
Sonra ne oldu bilmem tabi.
Abdurrahim Ağabey'in de Sincan'da oturduğunu biliyorum da, Pendik kadar mesafede olduğunu o zaman öğrendim.
Ankara'ya vardık. Ankara Tıp'a gideceğiz.
Yanımda da İbrahim Sağır Ağabey oturuyor. Ankara Tıp'ın önünde çift yönlü yol var, iki yolun arasında da bel boyunda taş. Dolanıyoruz dolanıyoruz bir türlü karşı yola geçip de içeriye giremiyoruz. Her oraya varışta İbrahim Abi "işte şurdan geçsene" diyor ama arabanın geçeceği yol yok ki geçeyim. Trafik zaten kalabalık. Üçüncü, beşinci geçişte İbrahim Abi'ye dedim "Abi, buradan geç diyorsun ama hani geçecek bir yer göstersene." Verdiği cevap şu oldu;
"Allah Allah yav, ben yayan hep buradan geçiyorum."
...
Bozüyük, Bilecik'in ilçesi. Eskişehir'e kırk beş kilometre mesafede.
Abdurrahim Karakoç Ağabey askerden izine giderken Bozüyük'ten geçmiş ve bir şiirinde şöyle yazmıştı.
Bozhöyük'e vardım Güllü kadına
Fal açtırdım Ülker'imin adına
Gelin olmuş bak şu işin tadına
Bizim kısmet ele düştü bu gece.
Yine yıllar sonra bir şiir toplantısı için Bozüyük'e gelecekti Abdurrahim Ağabey. Arabaya bir kaç arkadaş aldım, Bozüyük'e gittik. Güzel bir şiir, sohbet programı oldu. Vakit gece yarısını geçerken sohbet sona erdi. Abdurrahim Karakoç Ağabey'de kırmızı bir arabayla gelmişlerdi. Onlar Bozüyük'teki arkadaşlarla vedalaşırken biz yola çıktık.
Abdurrahim Ağabey Ankara'ya giderken mecburen Eskişehir'den geçecekti. Bir de buradan yolcu etmek istedim. Çevre Yolu'nda, kırmızı ışıkta yolun kenarında beklemeye başladım. Bir müddet sonra kırmızı bir araba ışıkta durunca arabaya doğru koşmaya başladım. Benim koştuğumu gören sürücü de kırmızı ışığı falan dinlemedi, kaçtı gitti. Böylece her kırmızı aracın beklediğin araç olmadığını öğrenmiş oldum. 
...
Bayramlarda bir iki ay öncesi hazırlığa başlardım. Bayramda gelebilecek ya da yakın çevremdeki çocukların isimlerini yazıp bir yazar büyüğüme gönderir, onların adına kitap imzalatır, bayramda da verirdim.
Bir bayram da Abdurrahim Ağabey'e bir liste gönderdim.
Abdurrahim Ağabey isimlerini yazdığım çocuklara Dosta Doğru kitabını imzalamış ama birer tane de kendi koymuştu fazladan. Çobandan Mektuplar idi ikinci kitap.
O kitapta bir beyit vardı;
"Her şiir şairin aşk denizidir,
Her mısra şairin parmak izidir."
İmzası da bir yalnız ağaçtı Abdurrahim Karakoç'un.
Vefatından sonra bu mısraları, gezip dolaştığı Savalan Dağı'nı, kitaplarının isimlerini, bazı şiirlerini koymaya çalıştığım bir şiir yazmaya çalışmıştım.
Abdurrahim Karakoç Ağabey'e
"Her şiir şairin aşk denizidir,"
"Mektup derken şiir oldu" Ağabey,
"Her mısra şairin parmak izidir,"
Kalem yazdı, sayfa doldu Ağabey.
Sırt çevirdin şer görende pusana,
Yüz vermedin haksızlığa susana,
Mektup yazdın "Ha Hasan'a Ha Sana,"
Zaman seni haklı kıldı Ağabey...
Aynaların ötesinde gerçekler,
Düşünceler Beşinci Mevsim bekler,
Savalan Dağı'nda açan çiçekler,
Boyun büktü, tezce soldu Ağabey...
Yutkunanlar sessiz döker yaşları,
Ötelere kanat vurur kuşları,
Gönlümüze sürgün hudut taşları,
Islanan sulara daldı Ağabey...
Ölen ölür elbet, aşık yaşıyor,
Kandil kandil nice sevgi taşıyor,
"Lambada titreyen alev üşüyor,"
Yer gizledi, ecel aldı Ağabey...
Geleni yok yollar belenir gama,
O'ndan geldik, dönüş O'na amenna,
İnanmışa düğün günü hak amma,
Mihriban'lar öksüz kaldı Ağabey...
7 Haziran 2022 vefatının onuncu yılı idi Abdurrahim Karakoç Ağabey'in.
Şehitlerimize, bu toprakları vatan yapanlara, atalarımıza, Abdurrahim Karakoç Ağabey'e, geçmişlerimize Allah rahmet eylesin.
Fatihalarla...
(Fotoğraf Ankara'ya gittiğimiz o günden. Kitaplar da bahsettiğim kitaplar.)