ŞERİFE BACI'YA

Nur indi Seydiler'e bin dokuz yüz yılında

ŞERİFE BACI'YA
Nur indi Seydiler'e bin dokuz yüz yılında
Asena yazılıydı, Nebi öpmüş alında
Hem yetimdi, hem öksüz, ah kader onu seçti
Çocukluğu gençliği zorluk içinde geçti
Zaman su gibi akıp tarih kabına doldu
Serpilip büyüyünce yiğit güzel kız oldu
Dünya evine girdi, on altı yaşındaydı
Sımsıcak yuvasının her daim başındaydı
*
Mutluluk haylaz çocuk, haylazlıktan vazgeçmez
Haçlının artıkları, din, iman, vatan seçmez
Arslan düşünce güçten, çoğalır çakal sırtlan
Son darbeyi vurmayı bekler, gelsin uygun an
Bakıp gördü ki Bozkurt, hep can evinden vurdu
Yedi düvelin iti şer komitesi kurdu
Namertlik pazarında satın alındı ruhlar
Hutâme ateşini hak eden piç güruhlar
Başladı vahşet devri , "Ey Hilâl Halkı ürkün!"
"Hasta adam ölmeli, kalmasın yurdu Türk'ün!"
*
Başladı seferberlik, Harbi Umûmî oldu
Şerife'nin eşi de hemen yola koyuldu
Altı ayın sonunda, Çanakkale yönünde
"GEÇİLMEZ " yazılırken, kâinatın önünde
Gâvurun mitralyözü yiğit erini biçti
Kaplanım şerbetini hiç çekinmeden içti
*
Yokluk, kıtlık had safha, ana, baba, eşi yok
Dul kalınca taze gül, köy yerinin lafı çok
Yaşlılar "aman" dedi, "gelmesin ona laf, söz"
Bizim Gazi Yusuf'la edelim bunu baş göz
Üç yıl geçti aradan, doğurdu Elif kızı
İşgalde Anadolu, kâfir artırdı hızı
*
Türk'lerin son başbuğu, Gazi Mustafa Kemâl
Bağımsızlık aşkıyla, tekrar yükseldi hilâl
Samsun'dan doğan güneş Anadolu'yu sardı
Cephane az olsa da, imânlı göğüs vardı
Baharda vurulacak yıkan darbe Yunan'ı
Taşınacak mermiler, kurtaracak vatanı
*
Mermilerle, Elif'le çıktı Şerife yola
"Asker kağnıyı bekler, vakit dar, vermem mola"
Yerleştirdi kızını top mermisi yanına
"Koru Rabbim onları, zeval verme canına"
*
Yorganını montunu, üzerlerine örttü
İlk adımda soğuktan, al yanakları börttü
Cephane çok kıymetli, kızı kadar kıymetli
Kağnının ardı sıra yürüdü tam heybetli
İnebolu yolları kağnıyla inliyordu
Göklerin ahâlisi, dûayı dinliyordu
*
Nasıl kıştı o sene, kar durmaz, hava ayaz
Elif acıkmış ola, emzireyim dur biraz
Gök kubbeden kar değil buzullar yağıyordu
Kağnının özel yükü öküze ağıyordu
"Sarıkız, yürü, durma, durmanın vakti değil
Yükün kıymetli senin, Hâkk'ın önünde eğil"
*
Yığıldı, koca öküz can verdi orda hemen
"Hedefine varmadın, sanki gittiğin Yemen"
Boyunduruğu tutup yüklendi ki Asena
Devam etti yoluna Rabbine edip senâ
Dondurucu nefesi veren ejderha soğuk
Gücünü kesip aldı, nefesi boğuk boğuk
Kızını, cephaneyi Rabbe emanet etti
Meleğin kucağında uçup cennete gitti
*
Aralık soğuğunda, kalbimde ince sızı
Bozkurt'un Asena'sı, sen ki Yiğit Türk Kızı
Hûdâ rahmet eylesin, durağın Firdevs olsun
Asil Türk kadınları, sizleri örnek alsın
Halil Ömer KESKİN 20.06.2021
Bir 1 kişi, kayak pisti ve anıt görseli olabilir