BİRLİKTE TINLAYALIM

Müzik hayatın ve olayların yalnız özünü dile getirir, kendisini değil” der.

BİRLİKTE TINLAYALIM

Varoluşun temelini oluşturan titreşimler insanı biçimsel bir varlığa dönüştürürken esas aldığı bileşenlerden bazıları ritim, ahenk ve tınıdır. Farklı tınılardaki ritim ve ahenk, nefesi sese; sesi söze; sözü de müziğe dönüştürür. İnsanın içsel müziğinin (titreşiminin), tabiatın müziğiyle uyumlu olduğu zaman yeryüzündeki her şey aynı ahenkli bir süreklilikle akışta kalır. Başka bir ifade ile her türden canlı, birer nota gibi tüm evrenin senfonisini oluşturur ve bireysel mutluluk evrenin senfonisiyle ahenkli olmaktan geçer.

Fakat, yaşamın özünü oluşturan titreşimler; ritim ve ahengini kaybettiklerinde varlıkta birtakım bozulmalar ya da düzensizlikler görülmeye başlar.

Hazret İnayet Han’ın da dediği gibi “müzik evrenin minyatürüdür; çünkü evrenin ahengi müziğin kendisidir ve evrenin minyatürü olan insan da aynı ahengi göstermelidir. Müzik öyle ya da böyle insanı ahenk içinde eğitmeye yardım eder. Hoşa gidilecek bir müzik işitildiğinde insanı uyumlar ve yaşamla ahenk içine sokar…ki yaşam ahengin ürünüdür.”

Gündelik yaşam stresinin, ruha ve bedene yansımalarından kurtulmak, müziğin melodileriyle ruhu ve zihni yükseltmekten geçer. İnayet Han; “sağlık, ritim ile tınının mükemmel koşullarda buluşmasıdır. Müzik, ritim ve tınıdır. Şayet sağlık bozulmuşsa, müziğin de ayarı bozulmuştur, içimizdeki müzik doğru değildir. Dolayısıyla benliklerimizi ahenk ve ritim içerisine sokmak için en gerekli olan şey yine ahenk ve ritmin yardımıdır. İnsan sıkıntı ve umutsuzluk içindeki belirli bir birey için gerekli olan ritmin ve tınının ne olduğunu, o kişinin ruhunun hangi tınıya yükseltilmesi gerektiğini bilseydi, onu müzikle iyileştirebilirdi.” diyerek insanın fiziksel, zihinsel ve ruhsal esenliği için müziğin ne denli önemli olduğunu vurgulamaktadır.

Schopenhauer, "müziğin tarif edilemez derinliğini kavramak bir yandan kolaydır, diğer yandan açıklanamaz bir yönü vardır. En derinlerdeki en özel duyguları beceriyle taklit eder. Müzik hayatın ve olayların yalnız özünü dile getirir, kendisini değil” der.

Nietzsche, "müziği kaslarımızla dinleriz. Bilinçli bir şekilde dinlemesek de müziğe istemsizce tempo tutarız, yüzümüz, beden dilimiz melodinin ‘anlatısını’ ve uyandırdığı düşüncelerle duyguları yansıtır” diyerek müziğin zihinsel ve bedensel yansımalarına vurgu yapar.

William James, müziğin hepimizi etkilediğini sakinleştirdiğini, canlandırdığını, rahatlattığını, heyecanlandırdığını, fakat özellikle belli nörolojik rahatsızlıklardan mustarip kişiler için sağaltıcı bir yanı olduğunu söyler.

Psikiyatr Anthony Storr, "müzik dinlemek sıkıntıyı azaltır, hareketleri ritmikleştirdiğini, yorgunluğu aldığını ve morali düzelttiğini; müzikal imgelemenin "faydalı" ve "biyolojik açıdan uyumlayıcı" olduğunu belirtir.

Evrensel ve bireysel ritimlerin bozulduğu bu günlerde müzik dinlemek içsel ritmi düzeltmek adına yapılabilecek en doğru yöntemlerden birisi bence. Belki evrenin de buna ihtiyacı vardır.

Elif SÖZER

Yüksek Mimar