Delikanlı Askeri Deniz Lisesini kazanır ve Heybeliada"da okula başlar..

Bu arada tanıştığı o Çanakkaleli kıza aşık olmuştur.

Delikanlı Askeri Deniz Lisesini kazanır ve Heybeliada"da okula başlar..

Delikanlı Askeri Deniz Lisesini kazanır ve Heybeliada"da okula başlar..
Bu arada tanıştığı o Çanakkaleli kıza aşık olmuştur.
Okulunu iftiharla bitiren delikanlı artık Teğmen olmuştur.Ve heyecanla yine her zaman buluştukları kır kahvesinde randevulaşırlar.
Genç kız geldiğinde delikanlının yüzü düşmüştür
Genç kız,
- Senin bir sıkıntın mı var?
- Evet! beni bir denizaltıya verdiler, der genç
Genç kız artık rahatlamıştır.
Sorunun kendisi değil denizaltı olduğunu duyunca içinden bir ohh çeker.
- Ne var bunda? diye sorar genç kız.
- Yaa öyle deme, biz denizciler gemideyken sevdiklerimizle haberleşemiyoruz
- İstersen ayrılalım!
- Hayır asla. Ben seni bırakmam, diye cevaplar genç kız.
Delikanlı beklediği bu cevabı alır almaz sana armağan getirdim der. Paketin içinde bir fener ve mors kitabı bulunmaktadır.
- Bunlar da ne?
- Yaa biz Çanakkale boğazından denizaltı ile çok geçeceğiz. Sen de fenerle mors alfabesini kullanarak sana haber verdiğim zamanlarda yazışırız. Olmaz mı?
Genç kız mors alfabesini tüm detayıyla öğrenir. Bir kaç gün sonra haber gelir. Söylenen zamanda penceresinde uzaklardan bir yerden yanan ışık pırıltılarını fark eder ve işaretini verir güvertedeki komutan ve diğer subaylar da durumu farketmiştir.
İçlerinden birisi ;
- Bakın bakın ilerden bir yerden ışık yanıp sönüyor, diye dikkat çeker.
- Se- ni -se- vi -yo -rum....
- ''Bu nedir" der komutan.
Hemen yanında duran delikanlı Teğmen ;
- "Efendim, o benim sevgilim, en şirin haliyle mors alfabesi hediye etmiştim ve ben geçince bana yazarsın demiştim işte o, "diye cevaplar Teğmen.
- ''Vayy be aferin sana. Desene biz bunca zaman boğazları hep boş geçmişiz.''
-" İzin verir misiniz komutanım ben de bir mesaj yazayım cep fenerimle..!"
-'' Ne feneri,aç projektörü geç başına ver mesajını'' der komutanı Teğmenine...
Projektörü açan teğmen yanıp söndürürken, sanki Gelibolu'yu yakıp tutuşturuyordur aşkından....
İlk kez böyle bir şeyle karşılaşan Gelibolu halkı ise,heyecanlanmıştır teğmen ile genç kızın aşkından.
Bu olay tüm denizaltıcılar arasında duyulur. Artık herkes delikanlı Teğmen ile genç kızın aşkını anlatır olmustur
Birkaç gün sonra bir haber daha gelir. " Bir hafta sonra gece saat 02:45 de pencerede ol, ben geçiyorum bana mesaj yaz. Ama dikkat et, konvoy halinde geliyoruz ve ilk denizaltıda ben varım sakın sırayı şaşırma. "

Genç kız fenerini yakıp söndürerek mesajını vermeye başlar Mesajı gören denizaltındaki denizciler;
- Bakın bakın ışık yanıp sönüyor okuyun ;
"se- ni- se- vi -yo- rum"
- ''Vay be, duyduğumuz doğruymuş,gerçekten böyle bir aşk varmış'' der denizaltının kaptanı Bahri Kunt.
- ''İyi de bu kızın sevgilisinin denizaltısı öndeydi,ilk denizaltıydı,niye bize mesaj yazdı ki? ''
- ''Yahu geçip gideceğiz, şimdi kız haber almazsa yanlış anlayacak rahat uyuyamaz... Nasılsa gecenin karanlığı,kimse anlamaz açın şu projektörü'' emrini verir kaptan Bahri Kunt.
Ve mesajı gönderir...
"SONSUZA KADAR....."
Tarih 4 Nisan 1953 dür...
O konvoyun 1. denizaltısının ismi ise ''Dumlupınar'' dır....
Çanakkale nin Nara burnu açıklarında derin sulara az önce gömülmüştür...
Konvoydaki 2. denizaltı ise, bunu hiç fark etmeden devam etmiş ve boğazdan ilk geçen gemi olmuştur...
81 Denizcimiz ile beraber o genç delikanlı teğmen.....
''Sonsuza kadar'' sürecek olan son uykularına dalmışlardır..
Anılarına saygıyla...
Mekanları cennet olsun...........

Yavuz Şen Sayfasından Alıntı