BioNTech kanser aşısı için tarih verdi: Kemoterapiye ihtiyaç kalmayabilir
KEMOTERAPİYE İHTİYAÇ KALMAYABİLİR
Editor
0
Karar Gazetesinin Haberinde BioNTech'in kurucu ortakları Prof. Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin, ilk kanser aşılarının 2026 yılına kadar ruhsat alarak piyasaya sürüleceğine inandıklarını dile getirdiler. Prof. Dr. Türeci, kemoterapi ihtiyacının ilerleyen yıllarda ortadan kalkabileceğine dair bir umut ışığı yakarak kanser tedavisinde önemli bir dönüm noktasının yaklaşmakta olduğunu belirtti.
Biyoteknoloji alanında önemli bir başarıya imza atan Alman firması BioNTech'in kurucu ortakları Prof. Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin, kanserle mücadelede umut verici bir adım atmaya hazırlanıyor. Haftalık "Focus" dergisine verdikleri röportajda, uzun yıllar süren çalışmalarının meyvelerini almaya başladıklarını ve 2026 yılına kadar ilk kanser aşılarının ruhsat alıp piyasaya çıkmasını beklediklerini açıkladılar.
Prof. Dr. Uğur Şahin, kanser araştırmalarının önemli bir evreye geldiğini belirterek, akciğer kanseri ve metastaz yapmış meme kanseri gibi çeşitli kanser türlerine karşı antikorlar ve ilaçlar geliştirdiklerini dile getirdi. Şahin, bu yıl sonuna kadar on aşı adayının deneme sürecini tamamlamayı ve ruhsat almayı hedeflediklerini ifade etti.
Öte yandan, Prof. Dr. Özlem Türeci, kanser tedavisindeki ilerlemelere dikkat çekerek, melanom tedavisinde önemli gelişmeler kaydedildiğini ve diğer kanser türlerinde de büyük potansiyel gördüklerini vurguladı. Türeci, hastalara özgü tedavi yöntemlerine odaklandıklarını ve kemoterapiye alternatif olarak vücudun kendi savunma sisteminin kanserle mücadelesini hedeflediklerini belirtti.
KEMOTERAPİYE İHTİYAÇ KALMAYABİLİR
Her hastanın kanser hücresinin farklı olduğunu ve bireyselleştirilmiş kanser tedavisine öncelik verdiklerini anlatan Türeci, ilerleyen yıllarda kemoterapiye ihtiyaç kalmayabileceğini belirtti.
Bu önemli gelişmelerle birlikte kanser tedavisinde yeni bir dönemin başlayabileceği umudu yükseliyor. BioNTech'in kanserle mücadeledeki çalışmaları, tıbbın geleceği adına umut verici bir perspektif sunuyor.
