İnsanlar yaş alınca akıllanır zannediyoruz.....

Deprem sonrası Konteynır yaşamına mahkum edilen şehirlerde yaşam ultra ultra zor.

İnsanlar yaş alınca akıllanır zannediyoruz.....

İnsanlar yaş alınca akıllanır zannediyoruz ama yaşını başını almış ama adam gibi adam, kadın gibi kadın olmamış o kadar çok İnsan varki...

İyilik adı altında İnsanlara yanaşıp kendi kulbunu başkasına takmaya çalışan mı dersin. İnsanların pencereden her sabah ne giydiğini, tatil sonrası eve kaçta girdiğini merak edip gözetleyen mi dersin? Yoksa buraya gelipte X kişiyle konuşmaya başlar başlamaz her sabah ve iş çıkışı göz göze ister istemez gelmek zorunda olduğum enteresan ucuzlukta erkek yığınları mı dersin. Tâbi bazı şeyleri çakıp parça parça birleştirine kadar geçen ay ve bu durumun sebebini boşu boşuna kendimizde arayışımız cabası. Tek salaklığım herkesi kendim gibi görmem olsa gerek. Araya mesafe koyarsın edebinden ama ne anlar edepsiz Edepten...

Deprem sonrası Konteynır yaşamına mahkum edilen şehirlerde yaşam ultra ultra zor. Hani belirli güvenlik şartları olan apartta kalırsın kafan rahatta...Hiç bilmediğin bir şehir ve enteresan konteynır komşuları hiç bana göre değil onu çok çok iyi anladım.

O yüzden bana biri birşey anlattığında inanmak yerine ne yapmış olmalı ki karşıdaki Kadın veyahut Adam bu keskin sınırı bu hadsize çizmiş.

İş yaşamı olsun, Ev yaşamı, Konteyner yaşamı olsun her İnsanın bir çizgisi sınırı var bazı boş boğaz tipler o samimiyete aldanıp sınırı fazla zorluyor...

Düşünüyorum da ne kadar haklı...Üç kuruşluk Kadınla oturup kalkarsan doğru Üç Kuruşluk Kadında hatasını bilip susmak yerine, kendi üc kuruşluk yerine seni koyar...

Türkiye'de gerçekten doğru ile yanlışı ayırt edecek toplasan bir elin beş parmağını geçmeyecek az İnsan var... Ülke olarak gittikçe birçok konuda vasatlaşıyoruz ve bu çok çok üzücü bir durum...

En başından şu iyi niyetli olmayı kolaylıkla ne zaman bırakıp Adamına veyahut Kadına göre şu kuralları oynuycam bilmiyorum...Ve iş yapmaktan çok birbirlerinin hatasını arayan mı dersin, hatayı hatayla çözen mi dersin, düzeltebileceği hatayı başka departmanlara mal etmeye çalışan mı dersin...İş yaptığını zanneden hatalar silsilesi zihniyetler gerçekten harika... Neredeyse bir aya yakın ordayım tek düşündüğüm bu zihniyetlerle yaptığımız her işe şükredelim. Tek mantık hataya çözüm üretmek yerine iş benden çıksında makine isterse haftalarca yatsın. Ha birde bugüne kadar yapamadıklarını oradaki Mühendisi topa koyarak yapmaya çalışan enteresan bir tipe ne demeli... Ne kadar ultra ultra parlak zekâlar var... Bundan kötüsü varmı dediğim yerlere şöyle dönüp baktığımda hatayı başka departmanlara atmak yerine kendi departmanımızda çözülebiliyorsa çözüyorduk amacımız iş yapmak ve kalite olduğu için. Şuan kendi amacımı biliyorum bilmesine ama bulunduğum departmanın gerçekten kalite namına bir amacı var mı bakıyorum bakıyorum bir önceki departmanın ya da ipliğin hatasını bulmak dışında göremiyorum... Bu departmandaki enteresan konum sahiplerini görünce Mühendis ünvanım bana yeter artar yeterki yaptığım iş düzgün olsun, işimi düzgün yaparken ayağıma kimse dolaşmasın bu bana kâfi...

Zübeyde Şahin

Textile Engineer I Research & Product Development Engineer