EKMEK PARASI....

Ne zor şeymiş insanın kendisiyle başbaşa kalmak arzusu....

EKMEK PARASI....
Dünyanın bazı yerlerinde kariyer, bir kişinin binlerce kişi adına hüküm verebildiği ve yorum yapabildiği durumu ifade eder. Kendine ait bir dünyan yoktur ve olamaz da. Bir meslek ya da iş seçeceğin zaman gününün bir kısmını buna harcaman beklenmez çünkü. Beklenen; iliğin ve kemiğinin son raddesine kadar işe konsantre olmandır. Neticede iş mukaddestir ve ekmek parasıdır. Ve insan ne zaman kendinden söz edecek olsa ekmek ve mushaf mutlaka masaya konur. Üstüne laf söylenemeyecek olan terimlerle, iki kuruşluk akıl sahibi birisi sana galip gelir. Hem de en babacan tavırlarıyla irrrite ede ede. Ve her zaman kazanır da hani. Çünkü ekmek parasının tarafındadır.



Oysa ekmekten aziz şeyler de olabilir. Mesela bir insanın kendine ayırabileceği zaman. Ne kadar sade ve basit değil mi? Gün içinde insanın kendine ayırabileceği; varlığını ve yaşadığını duyumsamasına yardımcı olabilecek basit bir kaç saat. Hani mesela bir şeyler okuyabileceği, dinleyebileceği, belki tutmak istediği bir eli tutmaya yarayan, sade ve şaşaasız bir dem...Bu kendine benzeten sonsuz devaran içinde yine de farklılıklarım var diyebileceğimiz ve bizi sürüklenmekten koruyan bir özel hücre gibi, hani kendimize tutunabileceğimiz bir mâbed misali bir kaç saat. Ama olamaz...



Ne zor şeymiş insanın kendisiyle başbaşa kalmak arzusu. Ne çok düşman yaratırmış. Bedensel emekle ruhu ayırmak da neyin nesiymiş? Ruh da ten de ekmek için değil miymiş?



"Doyurulacak şey sadece karnın," diyen ve ötesini görmeyen büyük kalabalık kendi terimlerini kendisi inşaa eder. Kariyer de bunlardan biridir. Bir kere bir seçim yaptığında senden geriye bir şeyi bırakmayan, tüm renkleri de elinden alan o tercih. Dünyanın bazı yerlerinde böyledir işte kariyer.



Tam da bu yüzden şöyle bir şiir yazmıştım bir zamanlar:


"Karnı doyan ve damda güneşin tadını çıkaran kediler/
Aynada kendini gören insan için savaş sebebidir. "

Can küçükşahin

Mühendis
Resim önizleme