Aşağıdaki çalışma sosyal medyada dolanıyor. Rakamlar teyitli değil ancak gözüm kesiyor.

Şimdi derin bir nefes alın; Son bir yılda yetişen Profesör sayısı 4000.

Aşağıdaki çalışma sosyal medyada dolanıyor. Rakamlar teyitli değil ancak gözüm kesiyor.
Aşağıdaki çalışma sosyal medyada dolanıyor. Rakamlar teyitli değil ancak gözüm kesiyor.

Öncelikle kendi yorumlarımı yazayım.

1) Ben kendi adıma bu kadar çok üniversite açılmasına karşı değilim. Bilginin bu kadar demokratikleştiği bir çağda 1970'ler kafasıyla üniversite açıp yönetemezsiniz.

2) Benim eleştirim üniversiteye girmenin kolaylaştırılması değil, üniversiteden çıkmanın da kolaylaştırılması...

3) Ünversiteye girmek kolaylaşabilir ancak mezunların uluslararası muadilleri ile rekabet edebilmesi gerekir. Bundan maalesef bahsedilemez.

4) Gençlerin artık üniversiteye girebilecek miyim stresi yaşaması doğru değil, üniversiteden çıkabilecek miyim stresini yaşaması lazım.

5) Öğretim üyesi açığı var diye ipini koparana doktora vermenin, çikletten eşantiyon olarak dağıtılırken bir biçimde doçentlik almış tiplere profesör ünvanı vermenin anlamı yok.

6) Bu konuda standartlar çok kesin olmalı. Açık varsa öğretim görevlileri ile doldurulmalı...

7) Eğer gaye üniversite kurup çevre arazilerin değerini yapay olarak yükseltmek değilse veya eşe dosta içi boş uyduruk ünvanlar dağıtmak değilse, her köşe başına üniversite açmak aslında ülkemizin kültürel sınıf atlaması, dünya ile entegrasyonu açısından veya şehirlileşme süreçleri açısından mantıklı bir strateji... Ancak durum pek böyle değil gibi...

8) Özetle üniversite mezunları ve öğretim üyeleri dünya ile rekabet edebilir standartlarda olurlarsa bence süreç zaman içerisinde ülkemizi çok daha iyi yerlere getirebilir.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Karadeniz Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden sayın Prof. Dr. Kenan Çelik'in, büyük emekle hazırlanan araştırmasını okuyunca vahameti daha iyi anlayacaksınız.

1) Türkiye'deki üniversitelerde kayıtlı öğrenci sayısı 8 milyon. Bu sayı ile OECD ülkeleri içinde ilk sıradayız.

2) Bu öğrenci sayısı, ülke nüfusumuzun %9'u. ABD'de bu oran %6, AB'de ise % 5.7.

3) Toplamda kamu, vakıf ve özel üniversite sayımız 209.

3) 21 üniversitenin, uluslararası hiçbir etkinliği yok.

4) 21 üniversitenin, sosyal sorumluluk projesi yok.

5) 65 üniversitenin, endüstriyel proje yönetimi yok.

6) 65 üniversite kütüphanesinde sadece 1 kitap var.

7) 88 üniversitenin patent, tasarım başvurusu yok.

8) 28 üniversite Tübitak bursundan yararlanmamış.

9) 32 üniversitede uluslararası desteklenen ARGE yok.

10) Son 30 yılda açılan üniversite sayı artışı 20 misli.

11) Son 5 yılda açılan üniversite sayısı 80.

12) Soru şu? Bu sayıda artan üniversitelere nasıl hoca bulunabilir?

AB'de 20 öğrenciye 1 hoca...

Bizde 41.5 öğrenciye 1 hoca...

Bizde 150 öğrenciye 1 hocanın düştüğü üniversite bile var.

13) 68 üniversite rektörünün uluslararası yayını yok.

Araştırma kültürü olmayan böyle bir akademisyen nasıl Rektör olarak atanır Böyle birinin yönettiği bir üniversiteden araştırma, bilimsel yayın beklenebilir mi?

 14) Şimdi derin bir nefes alın; Son bir yılda yetişen Profesör sayısı 4000.
Durum erişilebilir

Ali AKPEK

Doçent Doktor Biyomedikal Mühendisliği & Biyomühendislik, Genel Müdür Alia Girişim, Ex-MBA
Resim önizleme