Sağlık çalışanlarının Covid-19 talebi: Meslek hastalığı olsun

Lavabosu bile olmayan revirler

Sağlık çalışanlarının Covid-19 talebi: Meslek hastalığı olsun

Türkiye’de sağlık çalışanları, Covid-19’un iş kazası veya meslek hastalığı olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak iş kazası için enfekte olduğu anın kanıtlanması gerek.

Muharrem İdiz, ambalaj üreten iki fabrikanın iş yeri hekimiydi. Mart ayının başından itibaren iki fabrika arasında mekik dokuyarak koronavirüsle ilgili yoğun bir çalışma yürüttü. İşçileri bilgilendirdi, işverene alınması gereken önlemleri anlattı. Rahatsızlanıp evde dinlenmeye çekildiğinde karantina günleri başlamıştı. Solunum yetmezliğiyle 2 Nisan'da hastaneye başvurdu, test sonucu gelmeden, ertesi gün vefat etti. 58 yaşındaydı.

Kardeşi Nuri İdiz de işyeri hekimiydi ve o sırada başka bir hastanede tedavi görüyordu. Birkaç gün sonra yoğun bakıma alındı ve 20 Nisan'da hayatını kaybetti. 55 yaşındaydı. Test sonuçları pozitif çıkan iki kardeşin birbirine bulaştırmadığı ortaya çıktı.

Türkiye'de hayatını kaybeden ilk işyeri hekimi olan Muharrem İdiz'den sonra İzmir Tabip Odası bir komisyon kurarak inceleme başlattı. İşçi sağlığı uzmanlarından oluşan komisyon, hem salgına rağmen çalışma hayatının devam ettiği işkollarındaki sağlıksız koşulları, hem de işyeri hekimlerinin maruz kaldığı riskleri ortaya koydu.

Dr. Hakan Toksöz

Dr. Hakan Toksöz

Lavabosu bile olmayan revirler

Plazalar, şantiyeler, atölyeler, fabrikalar gibi kapalı alanlarda faaliyet gösteren pek çok şirketin yeterli önlem almadığı, koruyucu malzeme temin etmediği ve gerekli dezenfeksiyonu sağlamadığını rapor ederek kamuoyuna duyurdu. Rapora göre işyerlerinin çoğunda revir olarak kullanılan mekânlar temizlik, havalandırma, steril ortam bir yana, el yıkamak için lavabo ve suyu bile olmayan küçücük odalardan ibaret. Ve salgının başından beri işyeri hekimleri, görevleri kapsamında olmadığı halde bu odalarda poliklinik hizmeti veriyor. Çünkü çalışanlar virüs nedeniyle hastaneye gitmek yerine işyeri hekimlerine başvuruyor. Ancak işveren maske, tulum, siperlik gibi koruyucu malzemeleri sağlamıyor, hekimler kendi imkânlarıyla bulmak zorunda.

Raporu hazırlayan komisyonun başkanı Dr. Hakan Toksöz, çoğu işyeri hekiminin, salgında en çok etkilenen yaş grubunda olduğunu belirtiyor. Bunun nedeni, emekli maaşı yetmediği için işyeri hekimliği yapmaları.

İzmir Tabip Odası Başkanı Funda Obuz, "İki kardeş, ikisi de işyeri hekimi ve aile bağı nedeniyle bulaştırma yok, onu da öğrendik. Çalıştıkları kurumlardan almış olmalılar bu hastalığı" diyor. İzmir'de 960 işyeri hekimi var; çoğunluğu birkaç yerde birden görevli. İş sağlığı ve güvenliğini sağlamak üzere bütün birimleri denetledikleri için her gün yüzlerce kişiyle temas ediyorlar. Bu nedenle de yüksek risk grubundalar.

Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Alp Ergör, "Muharrem ve Nuri, işyerlerini salgına hazırlamak için son derece yoğun bir çaba gösterdi. Hem tabip odası komisyonu hem de ailelerin tanıklıklarından biliyoruz bunu” diyor. Bu yüzden Covid-19'a yakalanmalarının mesleksel olduğunu belirtiyor: "Yitirilmelerini de meslek hastalığına bağlı ölüm olarak kabul etmek gerekir."

Prof. Alp Ergör

Prof. Alp Ergör

Alkış değil önlem, laf değil tazminat

Sağlık Bakanlığı'nın en son 29 Nisan'da açıkladığı verilere göre Türkiye'de 7 bin 428 sağlık çalışanı Covid-19 pozitif. Bu sayıya her gün yenileri ekleniyor. En fazla vakanın görüldüğü İstanbul'da da durum farklı değil. Tabip Odası'nın 4 Mayıs'ta hazırladığı rapora göre sadece İstanbul'da koronovirüs tespit edilen sağlık çalışanı 4 bin 500'ün üzerinde. İzmir ise bu konuda en yüksek ikinci il.

Türkiye'de meslek odaları ve sendikaların da aralarında bulunduğu sivil toplum örgütleri, Covid-19'un sağlık çalışanları için meslek hastalığı veya iş kazası olarak kabul edilmesini istiyor.

Bu konuda ilk somut adımı da İzmir Tabip Odası attı. Odanın avukatı Mithat Kara, Muharrem ve Nuri İdiz için Çalışma Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu'na başvuru yaptı. Birkaç gün içinde SGK tarafından bir müfettiş görevlendirileceği tahmin ediliyor. Araştırma sonucunda meslek hastalığı tespit edilirse ailelerine ölüm aylığı bağlanacak. Aksi halde dava açılacak.

Avukat Kara, mevcut uygulamayı şöyle anlatıyor: "Covid 19'un iş kazası sayılabilmesi için sağlık çalışanının, hastayla temas kurduğu ve öksürük, tükürük ya da test için sürüntü alınırken hastalığın bulaştığı ânı tespit etmek gerekiyor. Ancak bunun tespiti çok zor. İşi gereği zaten riskli vakalarla sürekli temas halinde olan sağlık çalışanlarının virüsü nereden kaptığını sorgulamak yersiz."

Avukat Mithat Kara

Avukat Mithat Kara

Fransa'da otomatik olarak meslek hastalığı

Türk Tabipleri Birliği de aynı görüşte. Fransa örneğini veren TTB, Covid-19'un "otomatik" olarak meslek hastalığı kabul edildiğini hatırlatıyor. Fransa'da hekim, hemşire, eczacı, hastabakıcı, temizlik görevlisi, memur, personel hiçbir ayrım gözetmeden bütün sağlık çalışanlarının işyerinde enfekte olduğu kabul ediliyor. Kanıtlamasına gerek yok.

Türkiye'de ise hâlâ test sonucu pozitif değilse resmi kayıtlara bile girmiyor. Tıpkı Mersin'in Silifke ilçesinde aile hekimliği yapan Dr. Erdinç Şahin gibi. Covid-19 tedavisi görürken 23 Nisan'da hayatını kaybeden Dr. Şahin'in ölüm raporuna "bulaşıcı hastalık – doğal ölüm” yazılması Meclis'e taşındı.

CHP Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Ölüm nedeni olarak "viral pnömoni" yazıldığını hatırlatan Gökçel, "Covid-19 algoritmasına göre tedavisi ve ilaç temini bakanlığınız tarafından yapılan Dr. Erdinç Şahin'in ölüm sebebi nedir" diye sordu.

Başta İzmir ve İstanbul olmak üzere tabip odalarının hazırladığı raporlar sonucunda TTB, Bilim Kurulu'ndan, Sağlık Bakanlığı ve ilgili kurumları harekete geçirmesini istedi. Ayrıca gerekli önlemleri almayan, koruyucu malzeme temin etmeyen sağlık kuruluşları ve şirketler hakkında yasal işlem başlatılması da talep edildi.

Hekimler, Covid-19 vakalarının Sosyal Güvenlik Kurumu'na meslek hastalığı ve iş kazası olarak bildirilmesini istiyor. Çünkü böylece sağlık giderlerinin yüzde 100'ü karşılanabilir, geçici ya da kalıcı işgöremezlik durumunda tazminat alabilirler. Vefat edenlerin yakınlarına da ancak bu şekilde maaş bağlanabilir.

Dr. Hakan Toksöz'ün verdiği bilgiye göre binlerce sağlık çalışanı Covid-19 olmasına rağmen, hatta hayatlarını kaybetmelerine rağmen şu ana kadar hiçbir meslek hastalığı bildirimi yapılmadı.

Emine Algan

©️ Deutsche Welle Türkçe