"Kök Sorun Analizi"

  Bunun "Kök Sorun Analizi" üzerine tek satır kalem oynatanı gördünüz mü?

"Kök Sorun Analizi"
Japonya'da kaldığım yurda gece vakti dönüyordum. Bir araç geri geri bulunduğu yerden çıkış yaparken önümde yürüyen Japon'a çarptı. Adam yere düşmedi bile... Ahh dedi baldırını tuttu.
 
On dakika sonra olay yerine (!) polis, itfaiye ve ambulans geldi.
 
Bakın abartıyorsam ne olayım. Olayın en yakın şahidi bendim. Adama iyi misin dedim "iyiyim iyiyim" dedi. Ben de devam ettim, gittim :) Yere bile düşmedi adam. Ne yapacaktım yani :)
 
Öğrendiğim kadarıyla bizzat şöför ambulansa haber veriyor. Kaza var deyince, polisle, itfaiye de geliyor.
 
Şimdi ben tabii kendi kafamdan analiz edince dedim ki ya bu kadar şova ne gerek var. Tamam üç kuruş paranız var diye kamu kaynaklarını bu kadar har vurup harman savurmanın anlamı nedir? Şovunuz kime :)
 
Halbuki daha derin analiz edince durum bu değil...
 
Yaptıkları işin adı "Kök Sorun Analizi". En küçük kaza için bile uzun uzun araştırma yapılıyor. Şoför daha önce kaza yapmış mı? Ehliyeti nereden almış? Bu ehliyeti veren kurumdan çıkan diğer şoförler de sık sık kaza yapıyor mu? Öyleyse bu şirkette mi bir sorun var yoksa topyekûn ehliyet eğitiminde mi bir sorun var? Ambulans, polis, itfaiye ihbardan sonra zamanında adrese ulaşabiliyor mu? Ulaşamıyorsa neden? Yolda mı sorun var? O zaman yolları mı, trafiği mi düzenleyelim ve daha niceleri...
 
Bu açıdan bakıldığı zaman aslında benzer kazalar gerçekleşmeden sorunlar çözüldüğü için on milyonlarca belki milyarlarca dolarlık bir tasarruf söz konusu...

Yani tam olarak bu yüzden aslında paraları var. Aşırı tedbirli olup sorunları kökten çözdükleri için büyük masraflı sorunlarla karşılaşmıyorlar.
 
Bir yıl önce bugün artık resmi ifadeye göre 150 binin üzerinde insanımızı kaybettik.
 
Bunun "Kök Sorun Analizi" üzerine tek satır kalem oynatanı gördünüz mü?
 
Deprem sorununa kökünden bir çözüm üretemiyoruz? Üretmemiz de mümkün değil. Ülkeyi yıkıp yeniden kursak belki o zaman ancak meseleyi kökünden çözebiliriz.
 
Deprem meselesi işte o kadar köklü ve devasa bir sorun bizim ülkemizde...
 
Türkiye'yi Siyasal İslam'ın yönettiğini iddia eden bir kesim var. Diğer kesimde diyor ki bizden önce Kemalistler vardı. Onlar ülkeyi çok kötü yönettiler. Şimdi sıra bizde...
 
Ben diyorum ki iki grupta yanılıyor. Türkiye'yi 1950'lerden beri yöneten tek ideoloji "Müteahhitizm" dir.
 
Türkiye'de Avrupa'daki gibi sınıf toplumu olmadığı için bizde sınıf siyaseti gelişmedi. Tam olarak bu yüzden bizde rant siyaseti gelişti. Türkiye'de siyaset kurulan sistem gereği yukarıdan aşağıya rant paylaşımı şeklinde yapılır.
 
Bunun başka bir alternatifi yoktur. İktidara kim gelirse gelsin paşa paşa rant paylaşımında bulunmak zorundadır. Aksi durumda taraftarlarını tarafında tutamaz.
 
Yani bildiğin iktidara gelenin ulufe dağıtması gerekir.
 
Türkiye'de en kolay para kazanma yolu arazi rantıdır. Siyasal güçle bir araziyi imara bir saniyede açtırırsan on milyonlarca lira para kazanırsın. Üç kata izin verilen yere sekiz kat izni alırsan on milyonlarca lira daha kazanırsın..
Bu ülkede kim neden sanayi ile bilim ile teknoloji ile uğraşsın...

İşte bu sistemin adı Müteahhitizm'dir. Türkiye'de siyaset başka türlü yapılamaz.

Buna müdahale edersen ilçe başkanlığı yapacak emlakçı dahi bulamazsınız.

Maalesef bu sistem yüzünden sadece geçen yıl en az 150 bin insanımız "ikincil zarar" (collateral damage) olarak öldü, bana sorarsanız düpedüz öldürüldü.

Kök soruna müdahele etmeyi geçin. Üzerinde konuşmadık bile...

Büyük İstanbul depreminden sonra bu sorun bizim beka sorunumuz olacak...

O zaman belki gerçekten -eğer işgal edilmezsek- rejim değişmek zorunda kalacağı için bu sorunu da hakkıyla çözebiliriz.

Bu minvalde depremde vefat etmiş olan bütün insanlarımızı yine aynı depremde vefat etmiş olan öğrencim İpek Su TÜRK şahsında rahmetle anıyorum.

Mekanları cennet olsun.

Ali AKPEK

Doçent Doktor Biyomedikal Mühendisliği & Biyomühendislik, Genel Müdür Alia Girişim, Ex-MBA
Resim önizleme