AK PARTİNİN EKONOMİ KARNESİ

Yani az gittik uz gittik, 2007 senesi kişi başına milli gelir seviyesinin de gerisine döndük.

AK PARTİNİN EKONOMİ KARNESİ

Ak Parti iktidarı 18’nci yılında. Bu süre içinde nereden nereye geldik? 2023’e kadar beklentiler ne? Rakamlara bakalım:

2013 yılında milli gelirimiz 951 Milyar Dolar, kişi başına düşen milli gelirimiz 12.480 Dolar idi. 2019 yılında milli gelirimiz 753 Milyar Dolara, kişi başına düşen milli gelirimiz ise 9.127 Dolara geriledi. (Dünya ortalaması 11.355 Dolar.)

Yani az gittik uz gittik, 2007 senesi kişi başına milli gelir seviyesinin de gerisine döndük.

2020’de kişi başına düşen milli gelirimizin 8 bin dolar mertebesine düşeceği tahmin ediliyor.

İçinde bulunduğumuz ekonomik göstergeler düzeltilemezse, teknik olarak, kişi başına milli gelirimizin 2023’de 5 bin dolar mertebesine gerileme riski söz konusu.

Dünya gelişirken biz gerilediğimiz için, yıllardan beri Türkiye dünyanın en büyük 17. Ekonomisi iken 2019 yılında 19. sıraya düştü. (20. sıradaki İsviçre ile aramızda sadece 29 Milyar Dolarlık fark kaldı.) 2023’de belki de dünyanın en büyük 20 ekonomisi liginden düşmüş olacağız.

Cumhuriyetin yüzüncü yılına IMF ile anlaşıp, Düyun-u Umumiye duygusu yaşatan, yabancı kontrolünde bir ekonomi ile girebiliriz. IMF seçeneği olmazsa görünen o ki; ağır bir krizin tahribatıyla küçülmüş, fakirleşmiş, dünyanın ilk 20 ekonomisi olmaktan çıkmış, beka sorunu yaşayan bir ülke olarak girmenin utancını, acısını ve sıkıntılarını yaşayacağız.

Yanılmayı gönülden istiyorum. Ama üçüncü bir ihtimal mevcut yönetim şekliyle mümkün görülmüyor.

******************************

ENFLASYON VEYA HAYAT PAHALILIĞI

Türkiye’de büyük çoğunluk için hayat pahalılığı artışı çekilmez boyutlara geldi. Resmî rakamlara göre yıllık enflasyon %12-13 mertebesinde. Bağımsız ekonomistler ise enflasyonun %30-50 arasında olduğunu açıklıyor.

Vatandaş olarak mutfak enflasyonumuza baktığımızda bunun da üzerinde olduğunu gözlemliyoruz. Çünkü bırakın son bir yılı, son 6 ayda aldığımız hiçbir mal veya hizmetin fiyatı %50’nin altında artmış değil. Buna karşılık vatandaşların çoğunun gelirleri artmadı veya sabit maaşlı olanların gelir artışları yılın ilk 6 ayında %4 oldu.

Bu yüzden TÜİK’in ve diğer resmî makamların verilerine vatandaşlarımız da yabancılar da inanmıyor. Rakamlar olumsuz çıktıkça TÜİK Başkanı ve enflasyonu ölçen daire başkanının görevden alınması bu inançsızlığı körüklüyor.

Resmî rakamlara göre bile enflasyon dünya ortalamasının çok çok üzerinde. Dünyada enerji (petrol, doğalgaz) fiyatları, emtia fiyatları ve talepler düştüğü için (birkaç kötü yönetilen ülke hariç) diğer ülkelerde enflasyon sorunu yok.

Gelişmiş ülkelerin enflasyon ortalaması %1,5 ve gelişmekte olan ülkelerin enflasyon ortalaması %3,5- 4 mertebesinde.

******************************

ASGARİ ÜCRET VE AÇLIK SINIRINDA YAŞAYANLAR

Uluslararası sözleşmelere göre, “Çalışan herkesin kendine ve ailesine insanlık onuruna uygun bir yaşayış sağlamak için yeterli ve adil bir ücret almaya hakkı vardır.” Bu yüzden asgari ücret şartı getirilmiştir.

Ülkemizde halen net aylık asgari ücret 2.324 TL. Bu ücret “insanlık onuruna uygun yaşayış için yeterli” olmaktan çok uzaktır. Türkiye’de haftalık çalışma saati 45 saattir.

Almanya’da ise asgari ücret 1.500 Euro’dur. Ancak haftalık çalışma saati Almanya’da 38 saattir. Bu saatin üstünde çalışılırsa fazla çalışma ücreti verilir. Almanya’da 1.000 Euro ile tek yaşayan bir vatandaşın aylık temel ihtiyaçlarını karşılayabildiği biliniyor. Çocuk yardımı olarak 500 Euro veriliyor. Ayrıca kira, asgari geçim yarımları gibi yardımlar da söz konusu. İş imkânları geniş olduğundan çalışma çağındaki aile bireylerinin hemen hepsi çalışıyor.

Asıl önemli olan husus şu ki, Almanya’da asgari ücretli sayısı toplam çalışanların oranı sadece yüzde 8’dir.

Oysaki Türkiye’de kayıtlı ve kayıtsız toplam 25 milyon çalışan var ve bunların %54’ünün aylık geliri asgari ücretin altında. 13 milyon emeklimiz var. Emeklilerin %70’nin aylık geliri asgari ücretin altında.

Devletin yaptığı testlere göre, aylık brüt geliri 981 TL ve altında olan vatandaşlarımızın sayısı da 13,5 milyon.

Korona sonrası çalışanlardan 5 milyon kişi kısa çalışma ödeneği olarak verilen 1.600 TL ile geçinmeye çalışıyor. 1,5 milyon vatandaşımız da günlük 39 TL (aylık 1.170 TL) izin ödeneği ile hayatta kalmaya çalışıyor.

******************************

VERGİ, DEVALÜASYON, İŞSİZLİK

Vatandaşın tükettiği her şeyden alınan dolaylı vergiler ve yurtdışından ithal edilen 6 bin kalem mala ek vergiler getirildi.

Buna rağmen yılın ilk 6 ayında 335 milyar TL vergi toplanabildi. Bu meblağ da memur maaşları, faiz ve SGK giderlerini karşılamaya bile yetmedi.

Son 7 senede gerçekleşen %400 devalüasyona rağmen ihracat artmadı, ithalat azalmadı. Dış Ticaret Açığı ve Cari Açık yok edilemedi. Bu sene ilk 5 ayda Dış Ticaret Açığı %105 arttı. Turizm gelirleri de olmayacağı için cari açık da büyüyecek.

Son 7 senede verdiğimiz dış ticaret açığımız 500 Milyar Dolar oldu.

TÜİK çalışan sayısı düştüğü halde işsizlik oranını düşük göstererek harikalar yaratıyor. Ancak İşsizlik, tarihimizin en ağır boyutlarında.

İşsizlik miktarı, 2018 Ağustos ayındaki %54,3 olan işgücüne katılım oranına göre 8,5 milyon kişi mertebesinde.

İşgücüne katılma oranı, AB ülkeleri ortalaması gibi, %74 olarak kabul edildiğinde gerçek işsiz sayımız 20,5 milyona ulaştı.

Ve… Türkiye’de çalışabilir ama çalışmayan durumunda olanların sayısı, toplam çalışan sayısını geçti.

 

20.07.2020

Ruhittin Sönmez