Yaşla Birlikte Artan Atriyal Fibrilasyon Riski ve Tedavi Yöntemleri
Atriyal fibrilasyon, yaşla birlikte artan riskiyle dikkat çeker. Yüksek tansiyon, kalp hastalıkları ve tiroid problemleri gibi etkenlerle tetiklenebilir. Tedavi edilmezse ciddi komplikasyonlara yol açabilir.

TÜRKİYE GÜNLÜĞÜ/ TÜRKİYE
Yaşla Birlikte Artan Atriyal Fibrilasyon Riski ve Tedavi Yöntemleri
- Atriyal fibrilasyonun yaşla birlikte artan riski
- Yüksek tansiyon, atriyal fibrilasyonun tetikleyicisi
- Kalp çarpıntısı, atriyal fibrilasyonun erken uyarısı
İçerik:
Atriyal Fibrilasyon Nedir?
Atriyal fibrilasyon (AF), kalbin üst odacıklarının (atriyumlar) düzensiz ve hızlı bir şekilde atması durumudur. Bu ritim bozukluğu, kalbin kan pompalama işlevini bozar, dolayısıyla vücuda gerekli kanın taşınmasında aksamalara yol açabilir. Kalp atışlarının düzensizliği nedeniyle genellikle çarpıntı, yorgunluk ve nefes darlığı gibi belirtiler görülür. Bayındır Söğütözü Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdem Diker, atriyal fibrilasyonun özellikle yaşlı bireylerde yaygın olduğunu belirtiyor.
Atriyal Fibrilasyonun Nedenleri ve Risk Faktörleri
Atriyal fibrilasyonun birçok potansiyel nedeni bulunmaktadır. Yüksek tansiyon (hipertansiyon), koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği gibi kalp rahatsızlıkları, atriyal fibrilasyonun en yaygın tetikleyicilerindendir. Ayrıca, tiroid hastalıkları (özellikle hipertiroidizm), aşırı alkol tüketimi, stres, obezite ve diyabet gibi faktörler de bu rahatsızlığın gelişimine zemin hazırlayabilir. Prof. Dr. Erdem Diker, “Yaşın ilerlemesi atriyal fibrilasyon riskini artıran önemli bir etkendir,” diyor. Bu nedenle, 65 yaş ve üstü bireylerin dikkatli olmaları gerekmektedir.
Atriyal Fibrilasyonun Belirtileri
Atriyal fibrilasyonun belirtileri kişiden kişiye değişebilir. En yaygın belirtiler arasında kalp çarpıntısı, yorgunluk, nefes darlığı, baş dönmesi ve bazen bayılma yer alır. Çarpıntı, kalbin hızlı ve düzensiz atışları sonucu kişide rahatsız edici bir his yaratabilir. Prof. Dr. Diker, “Bazı kişilerde atriyal fibrilasyon hiç belirti göstermeyebilir, bu yüzden dikkatli olmalı ve herhangi bir şüphe durumunda hemen bir uzmana başvurulmalıdır,” uyarısında bulunuyor.
Atriyal Fibrilasyonun Komplikasyonları
Eğer tedavi edilmezse, atriyal fibrilasyon ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bunlar arasında en önemlisi inme (felç) olup, kalpteki kanın birikmesi sonucu pıhtıların oluşmasına neden olabilir. Bu pıhtılar, beyin damarlarına ulaşarak inme riskini artırır. Ayrıca, uzun süreli kontrolsüz atriyal fibrilasyon kalp yetmezliği gibi diğer organ hasarlarına yol açabilir. Prof. Dr. Diker, “Yetersiz kan dolaşımı nedeniyle böbrekler, karaciğer ve diğer organlar da etkilenebilir,” diyerek bu durumu daha da ciddiye almanın önemini vurguluyor.
Atriyal Fibrilasyonun Tanı Yöntemleri
Atriyal fibrilasyon tanısı genellikle kardiyoloji uzmanı tarafından yapılır. En yaygın kullanılan tanı yöntemleri şunlardır:
- Elektrokardiyogram (EKG): Kalbin elektriksel aktivitelerini ölçen bu test, atriyal fibrilasyonun tanısında en yaygın kullanılan yöntemdir.
- Holter Monitör: Taşınabilir bir cihazla, kalp ritmi 24 saat veya daha uzun süre boyunca kaydedilir.
- Ekokardiyografi: Kalbin yapısını ve fonksiyonunu değerlendiren bu test, atriyal fibrilasyonun nedenlerini daha net bir şekilde görmek için kullanılır.
- Kan Testleri: Altta yatan başka sağlık sorunları olup olmadığına bakılır.
Atriyal Fibrilasyon Tedavisi
Atriyal fibrilasyon tedavisi, hastanın genel sağlık durumu, belirtileri ve rahatsızlığın nedenine göre değişir. Tedavi yöntemleri arasında, kalp ritmini düzenlemek için antiaritmik ilaçlar, kan pıhtılarını önlemek için antikoagülanlar (kan incelticiler), ve kalp ritmini normale döndürmek amacıyla uygulanan elektriksel kardiyoversiyon bulunur. Ayrıca, bazı vakalarda, kateter ablasyon yöntemi ile anormal elektriksel yolların ortadan kaldırılması gerekebilir.
Prof. Dr. Erdem Diker, “Erken teşhis ve uygun tedavi ile atriyal fibrilasyon yönetilebilir ve komplikasyonların önüne geçilebilir. Bu nedenle risk taşıyan veya belirtileri gösteren kişilerin bir kardiyoloji uzmanına başvurmaları önemlidir,” diyerek tedavi sürecinin önemini bir kez daha vurgulamaktadır.