TÜSİAD Dijital Türkiye Konferansı açılış konuşmaları

Artık internete bağlı akıllı cihazlar çok büyük miktarda veri üretiyor. Sektör ayırt etmeksizin veri güvenliği önem kazanıyor.

TÜSİAD Dijital Türkiye Konferansı açılış konuşmaları

Değerli Konuklar, Değerli Konuşmacılarımız ve Kıymetli Basın Mensupları,

TÜSİAD Dijital Türkiye konferansına hoş geldiniz. Sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Son 20 senedir iş hayatına etki eden dijitalleşme, COVID-19 etkisiyle büyük bir ivme kazandı. Pandemi süreci, sektör ve ölçek fark etmeksizin dönüşüm ihtiyacını çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi. Yine bu dönemde, dönüşümün teknoloji altyapı yatırımları kadar bakış açılarımızda da olması gerektiğini gözlemledik.

Bu noktada dijitalleşmenin iş hayatımıza iki şekilde etki ettiğinin altını çizmek istiyorum.

Bir yandan yapay zeka, bulut bilişim, blok zinciri, büyük veri ve nesnelerin interneti gibi yeni nesil teknolojileri üreten sektörler doğarken, öte yandan bu teknolojilerin konvansiyonel şirketlerce kullanılması ile süreçte verimlilik, inovasyon ve katma değer artışının yaşandığını gözlemliyoruz. Alışılmış iş yapma yöntemlerinin gözden geçirilerek dijital teknolojilerin etkin kullanılması aynı sorunlara yenilikçi çözüm yolları geliştirdi. Artık oyunun kuralları değil, kendisi değişti.

Değerli konuklar,

Kuşkusuz içinde bulunduğumuz çağın gerekliliklerine uyum sağlanması ve dolayısıyla dijital teknolojilerin benimsenmesi, küresel rekabet gücümüzün korunması açısından kritik önem taşıyor. Üretim ve tedarik süreçlerindeki değişiklikler, müşteri beklentilerinin hızla farklılaşması her yerde güvenli, kesintisiz, sürdürülebilir ve yüksek kaliteli dijital altyapı ihtiyacının önemini bir kez daha gösterdi. Kişiselleştirilmiş müşteri deneyimi ve farklı endüstriyel kullanım senaryoları sunmak için IoT sensörleri ve veri, bu süreçte katalizör bir rol oynuyor. Yazılım, donanım ve hizmet segmentlerini içeren yapay zeka pazarının 2020 yılında küresel çapta 281 milyar dolar civarında olan gelirinin sadece bir yılda 320 milyar dolar mertebelerine çıktığı tahmin ediliyor.1 Gümrük süreçlerinden lojistiğe kadar birçok alanda dönüşümü tetikleyen blokzincir teknolojilerinin ise 2030 yılına kadar küresel GDP'yi 1,76 trilyon dolar artırması bekleniyor.2

Değerli konuklar,

Artık internete bağlı akıllı cihazlar çok büyük miktarda veri üretiyor. Sektör ayırt etmeksizin veri güvenliği önem kazanıyor. IDC tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2025 yılına kadar küresel çapta 55,7 milyar cihazın olacağı ve bunların %75’inin bir IoT platformuna bağlı olacağı öngörülüyor.3 Nesnelerin interneti, yapay zeka gibi teknolojideki hızlı değişimler ekonomik ve toplumsal yapıya da eş zamanlı olarak yön veriyor. Üretilen verinin sayısı ve boyutu her geçen gün artıyor. Veriler ışığında gelecekteki ihtiyaçları öngörerek kaynakların etkin ve verimli kullanılması ile yenilikçi teknolojiler ve yaklaşımlar akıllı şehir kavramını da beraberinde getiriyor. Bu alanda farkındalık ve yatırımların artırılması, paydaşlarla iş birliği içerisinde ortak bir vizyonun oluşturulması sürdürülebilir ve kapsayıcı şehir modelinin hayata geçirilmesini ivmelendiriyor.

Değerli Konuklar,

İş dünyası olarak teknolojinin ve dijitalleşmenin fırsatlarından yararlanırken aynı zamanda risklere karşı da hazır ve korunaklı olabilmeliyiz. Geçtiğimiz yıl veri ihlali maliyetleri 4,24 milyon dolara yükseldi.4 Yönetici seviyesinde bu konudaki sahiplenmenin güçlendirilmesi önemli. Siber saldırılar karşısında güvenlik çözümleri yeteneklerinin artırılması, geleceğe dair planlamalar yapılırken kurumların güçlü bir siber saldırıya uğrayabilme riskini düşünmesi ve önleyici tedbirleri alması kritik önemde.

Yarattığı yüksek katma değer, ihracat ve istihdam potansiyeli ile yazılım sektörünün stratejik önemi ise her geçen gün artıyor. Son 10 yılda internet, mobil telefonlar ve artan kurumsal bilgi teknolojileri yatırımlarının etkisiyle yazılım sektörü birçok dijital sektörün doğuşunu sağladı. Yazılım sektörünün ve etkileşim içinde olduğu dijital sektörlerin 2019 yılında 2 buçuk trilyon dolar seviyesinde olan hacminin sadece 5 yıl içinde 4 trilyon dolara çıkması bekleniyor.5 Ayrıca yapılan son araştırmalara göre dijitalin ana asfaltı olan yazılım sektörü katma değer anlamında %81’lik oran ile en üst sıralarda. Yine incelenen 64 sektörden 61’ine doğrudan katkı sağlıyor. Biz de tüm bu nedenlerle, yazılım sektöründeki şirketlerimizin ihracat odaklı olarak “yerli ve global” vizyonu ile çalışmasını ve bu vizyonu gençlerimize kazandırmayı çok önemli görüyoruz.

Yeni nesil teknolojilerin hızlı yükselişiyle birlikte iş yapış biçimlerinde olduğu gibi geleceğin mesleklerinde de köklü bir dönüşüm süreci yaşanıyor, dolayısıyla ihtiyacımız olan beceri ve yetkinlikler de eş zamanlı olarak dönüşüyor. Dijital beceri ve yetkinliklerle donatılmış nitelikli insan kaynağının varlığı dijital dönüşümde itici bir güç olarak karşımıza çıkıyor. Bir başka deyişle, dijitalin hammaddesi yetkin insan. Bugünkü oturumlar kapsamında dinleme fırsatı bulacağımız AB 2030 Dijital Vizyonu – Dijital Pusula hedefleri içinde Avrupa’da mevcut durumda 7,8 milyon olan bilgi ve iletişim teknolojileri alanında çalışan uzman sayısının 20 milyona

çıkarılması öngörülüyor.6 Geçtiğimiz kasım ayında bir TÜSİAD etkinliğinde açıklanan EBRD Geçiş Raporu ise ülkemizden ciddi beyin göçüne dikkat çekiyor. Genç ve dinamik nüfusumuzu ülkemizde tutmayı sağlayacak mekanizmaları güçlendirmeliyiz. Bununla beraber iş dünyası olarak, üniversitede okuyan gençlerimize daha okulda okurken iş imkanları sağlamalı ve onların eğitimlerinde aktif olmalıyız. Günümüzdeki uzaktan çalışma fırsatını kullanabilen şirketler olarak Anadolu’nun her noktasındaki gençlerimize ulaşmalıyız. Hata yapmalarına ve öğrenmelerine olanak sağlamalıyız. Ancak bu şekilde iş dünyasının ihityaçlarına uygun gençleri eğitebilir, onlara daha fazla umut verebiliriz. Aksi halde, yetkinlik gerektiren pozisyonlardaki insan kaynağı açığını kapatma şansımız son derece güç olacaktır.

Değerli Konuklar,

TÜSİAD olarak ülkemizin bilgi toplumuna geçişinde ekonomide katma değeri ve rekabet gücünü yükseltmek amacıyla farkındalık çalışmalarına öncelik veriyoruz. TÜSİAD’ın 50. kuruluş yıl dönümünü kutladığımız 2021 yılında Dijital Türkiye Konferansı’nın ilkini gerçekleştirmiştik. Farklı yayın mecralarından yaklaşık 120 bin kişinin canlı olarak izlediği Konferansımızı takiben yoğun ilgi ve olumlu geri dönüşler Dijital Türkiye Konferansı’nı gelenekselleştirme yolunda bizlere ilham oldu. Gelecek dijitalleşiyor… Bildiklerimiz de hızla değişiyor… Ülkemizin sürdürülebilir sosyal refahını artırmak için kuşkusuz dijital temellere sahip olmalı; birlik ve dayanışma içinde etkin politikaların hayata geçirilmesini sağlamalıyız. Umuyoruz ki bugün konuşacaklarımız önümüzdeki dönem çalışmalarımızda bizlere katkı sağlayacaktır.

Sözlerime son verirken etkinliğin hayata geçirilmesinde tam destek veren Başkanımıza, Yönetim Kurulu Üyelerimize, Çalışma Grubu Başkanlarımıza ve üyelerine, Altın Sponsorlarımız Amazon Türkiye ve GittiGidiyor’a, Gümüş sponsorlarımız Equinix, Etiya, IFS, Kariyer.Net, Medianova, Nokia ve SabancıDx’e teşekkür ediyorum. Yoğun emekleri için TÜSİAD merkezimize ve Canvas firması ekibine de ayrıca teşekkür etmek istiyorum.

Herkese keyifli bir etkinlik diliyorum.

Konferansımızın Değerli İzleyicileri

Dijital Türkiye Konferansına hoş geldiniz. Sizleri TÜSİAD Yönetim Kurulu adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Dijital dönüşümü farklı boyutlarıyla kapsamlı ve derinlikli bir şekilde ele alacağımız konferansımızın ikincisinde sizlerle bir araya gelmekten mutluluk duyuyoruz. Geçtiğimiz yıl konferansımıza gösterilen büyük ilgi bizleri bu sene de tekrar bir araya gelmeye teşvik etti, bize destek veren birbirinden değerli konuşmacılar, panelistler ve kurumlara katkıları için teşekkür ediyorum.

Değerli Konuklar,

Covid-19 salgını ve maalesef ülkemizde de giderek artan şiddette yaşadığımız aşırı iklim olayları, küresel ölçekteki risklere ve krizlere hazırlıklı olunmasının kritik önemini gösteriyor. Mevcut sosyal ve ekonomik altyapılar ve iş yapma biçimleri bu süreçlerde birçok sınavdan geçti, birçoğu da sınıfta kaldı. Bugün; ülkelerin kalkınma stratejilerini gözden geçirmeleri ve değişen şartlara uyum sağlayacak şekilde yapılandırmaları halinde başarının sürdürülebilir olacağını biliyoruz.

Gerek salgın sürecinde dayanıklılığın, gerekse toparlanma sürecine geçişin unsurlarına baktığımızda, bu dinamiklerin bel kemiğini dijitalleşmenin oluşturduğunu görüyoruz. Ülkelerin dijitalleşme derecesi, rekabetçiliği etkileyen en temel faktör. Dinamik nüfus yapımız, bilişim teknolojilerinin kullanımındaki artış ve mobil uygulamaların gelişimi itibarıyla dijital dönüşüm sürecinde güçlü bir mesafe kat etme potansiyelimiz var. Bu potansiyeli hayata geçirmek için; eğitimin niteliğinin geliştirilmesi, yetkin insan kaynağının korunması, geniş bant altyapısının güçlendirilmesi, KOBİ'lerin teknoloji kullanımının desteklenmesi gibi unsurları içeren geniş bir vizyona ihtiyacımız var.

Geçtiğimiz Ekim ayında kamuoyuyla paylaştığımız “Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa” çalışmamızda altını çizdiğimiz gibi; insani gelişme ve yetkinleşmeye, bilim ve teknolojiye, etkin ve kapsayıcı kurum ve kurallara dayalı bir kalkınma anlayışını esas almalıyız. Bu anlayış bizi gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye hedefine ulaştıracaktır. Bugünkü zirvemizin ana teması olan dijital dönüşüm; teknoloji ve inovasyon kapasitesinden ikiz dönüşüme, insan kaynağı yetkinliklerinden girişimciliğe kadar pek çok alanda sağlayacağı katkı ile bu hedefe ulaşmamızda kritik önem taşıyor.

Değerli Konuklar,

Yenilenen küresel düzene uyum sağlamak için kuşkusuz en önemli ihtiyaçlardan biri teknoloji. Yapay zeka, artırılmış gerçeklik, makine öğrenimi, blok zincir gibi yeni nesil teknolojilerin üretilmesi ve kullanılması; sektör ve ölçek fark etmeksizin verimlilik ve katma değer artışında katalizör oluyor. Çağın dinamiklerinin yakalanmasında “büyük veri” kritik bir rol oynuyor. İnternet “metaverse” ile kullanıcıya sadece izleme ve takibin çok ötesinde gerçek deneyim yaşatan sürükleyici bir evrene doğru dönüşüyor.

Büyük veri, ileri malzeme gibi yeni nesil teknolojilerin, üretimde verimliliğin artırılmasının yanı sıra iklim değişikliği ile mücadelede de önemli rol oynadığı da aşikâr. Avrupa Birliği, karbon-nötr bir kıta olma yolundaki büyüme stratejisi olan Yeşil Mutabakatın temeline ikiz dönüşümü koyuyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun bir araştırmasına göre dijital teknolojiler küresel karbon emisyonunu %15’e kadar düşürebiliyor. Süper bilgisayarlar rüzgâr türbinlerinin tasarımının iyileştirilmesinde ya da enerji verimliliği için en uygun sahanın bulunmasında yardımcı oluyor. Yapay zeka teknolojisi tarımsal üretimde çiftçilerin pestisit ve yakıt kullanımını azaltmasını sağlıyor. Akıllı şehirler daha kaynak ve enerji verimli, daha güvenli bir yaşam olanağı sunuyor. Bu da topyekun bir hayat kalitesi artışı anlamına geliyor.

Diğer taraftan büyük miktarlarda verinin işlenmesi enerji tüketimini artırıyor. Halihazırda küresel sera gazı emisyonlarının %2’sinin, elektrik tüketiminin ise neredeyse %10’unun kaynağını bu süreçler oluşturuyor. Bu oranların kısa sürede yükselmemesi için dijital sektörün de yeşil dönüşümü gerçekleştirmesi çok önemli. Avrupa Birliği bu hedef doğrultusunda farklı uygulamalar hayata geçirmeyi planlıyor. Ürünlerin üretim aşamalarında ortaya çıkan karbon emisyon miktarlarının yer alacağı ürün pasaportları bunlardan biri. Veri merkezleri ve telekomünikasyon sektörünün enerji tüketimini azaltmak için yenilenebilir enerji kaynaklarından beslenmelerini sağlamak ise bir diğeri.

Değerli Konuklar,

Yeni teknolojiler, yeni iş modelleri ve dijital dönüşüm rekabet hukukunu da dönüştürüyor. Özellikle rekabet hukukunun teknoloji yoğun sektör ve pazarlara uygulanmasında yeni yaklaşımlar ortaya çıkıyor. Veriye dayalı piyasaların genişlemesiyle rekabet hukuku ve verinin korunması, teknoloji hukuku gibi alanların kesişiminin artmasını öngörüyoruz.

Bu dönemde şirketlerimizin dijital dönüşüm yatırımlarını, çevik ve stratejik bir planlama çerçevesinde gerçekleştirmeleri, etkinliği ve başarıyı belirleyen unsurlar olacak. Dönüşüm sürecinin insan kaynağından veri güvenliğine, iletişim altyapısından organizasyon yapılarına ve paydaşlarla iş birliklerine kadar her alanda bütünsel olarak ele alınması gerekiyor.

Teknolojilerin ülkemizde üretilmesi gerek sanayimizin gelişmesi ve ekonomimizin küresel rekabetçiliği gerekse istihdam politikalarımız açısından kritiktir. Dijital okuryazarlığın toplumun tüm kesimlerine kazandırılması, teknolojiye erişimde cinsiyetler ve bölgeler arasındaki farklılıkların giderilmesi de gerekiyor. Dijital dönüşümün odağında insan olduğunu hatırdan çıkarmamalıyız.

Dinamik insan gücümüzün ve girişimcilerimizin yenilikçi iş modelleriyle ve en yetkin şekilde ülkemizin kalkınmasını güçlendirmesini arzuluyoruz ve çalışmalarımızı bu odakla sürdürüyoruz.

Bu doğrultuda hayata geçirdiğimiz projelere de kısaca değinmek isterim. TÜSİAD sanayide dijital dönüşüm SD² Programımız kapsamında, KOBİ ölçeğindeki teknoloji şirketlerinin ürettiği çözümler ile teknoloji kullanıcısı şirketlerin çözüm arayışlarını buluşturuyoruz. TÜSİAD SD2 Dijital Platformu ile farklı ölçekte daha fazla şirketi dahil ederek dijital dönüşüm ekosistemini güçlendiriyoruz.

TÜSİAD’ın online dijital akademi projesi olan İşim Gücüm Geleceğim ile gençlerimiz siber güvenlik, bulut çözümleri, mobil uygulama geliştirme gibi birçok dijital yetkinlik alanında eğitim ve sertifika sahibi olurken, istihdama erişim imkanları da artıyor.

Bu Gençlikte İŞ Var! girişimcilik programımız çerçevesinde de 10 yıldır gençlerimizin girişimcilik ve inovasyon konusundaki yetkinliklerini geliştiriyoruz. Yeni bir girişimimiz olan “Dönüşümü Başlat” projemiz ile ise, gençlere erken ve ileri aşama girişimcilik eğitimleri vermeyi, TÜSİAD üyesi şirketlerin deneyimli insan kaynağı ile girişimci adaylarını mentörlük görüşmelerinde bir araya getirmeyi amaçlıyoruz.

Dijital dönüşüm çalışmalarımızın ulusal ve uluslararası iş birlikleri ayağında Özyeğin Üniversitesi-TÜSİAD Sürdürülebilir Kalkınma Forumu’nda TÜRKONFED, Institut du Bosphore, Berlin Bosphorus Initiative iş birliğinde akıllı ve yeşil şehirlere yönelik çözüm önerileri oluşturmak için çalışıyoruz.

İngiltere merkezli Catapult’lardan biri olan Manufacturing Technology Center (MTC) ve Almanya’daki muadil kuruluşumuz BDI ile ülkeler arasında dijital dönüşümün farklı alanlarında uygulamalara köprü görevi gören çalışmalar hayata geçiriyoruz.

Ulusal düzeyde ise gerek sektörel derneklerimiz gerek Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız başta olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşlarımızla yakın diyalog tesis ediyoruz.

Değerli konuklar,

Bugün, konferansımızda, dijitalleşmeyi, yeni teknoloji trendlerinden online pazar yerlerine, yazılımdan AB Dijital Tek Pazar’ına ve teknolojiyi dönüştüren kadınlara kadar geniş bir yelpazede ele alacağız. Her bir paneldeki tartışmaların ülkemizin rekabet gücünün artırılması yolunda dijitalleşme yol haritalarına katkı sağlayacağını ümit ediyoruz.

Sözlerime son verirken bu etkinliğin gerçekleştirilmesinde kıymetli destekleri için sponsorlarımıza ve konuşmacılarımıza; yoğun emekleri için TÜSİAD ekibimize ve katılımları için siz değerli izleyicilerimize teşekkür ediyorum.