TÜRKİYE'NİN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ZAYIF

GÜÇLÜYSEN KİMSE SENİ SUÇLAYAMAZ

TÜRKİYE'NİN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ZAYIF

Koronavirüs tecrübesiyle iyice öğrendik ki, etrafımızda her an bizi hasta edebilecek mikrop, virüs gibi varlıklar, çeşitli kimyasal ve biyolojik etkenler var.

Fakat bu etkenlerle muhatap olduğumuzda, mücadele edebilecek güçlü bir bağışıklık sistemine sahipsek, hasta olmuyoruz. Bağışıklık sistemimiz kısmen etkili ise hasta olsak da ağır hasta olmuyoruz. Fakat bağışıklık sistemimiz yok veya çok etkisiz ise ölüme kadar giden sonuçlarla karşılaşıyoruz.

Devletler veya milletler de bünyelerini hasta edecek ve hatta onları tarihten silecek çok sayıda iç ve dış tehdit ile karşı karşıyadır.

Hele Türkiye gibi “üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla kuşatılmış” bir ülke iseniz ve tarihi mirasınız sebebiyle, “hain kontenjanı en yüksek” toplumlardan biri iseniz tehdit ve riskleriniz çok yüksektir.

ABD Başkanı Biden’ın 1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelendiren ve İstanbul yerine "Constantinopol" olarak bahseden açıklamasını da bu açıdan değerlendirmek lazım.

Önceki dönemlerde ABD Başkanları Türkleri “soykırım” yapmakla suçlamaya cesaret edemezken, şimdi Biden’ın bu düşmanca tavrını açığa vurması, “bağışıklık sistemimizin” çökertilmiş olduğunu görmelerindendir.

******************************

GÜÇLÜYSEN KİMSE SENİ SUÇLAYAMAZ

ABD Başkanı Biden uluslararası bir mahkemenin hâkimi değil. ABD Başkanının açıklamasının “hukuki bir değeri yok.” Yapılan açıklama Türklere bir iftira, Türklerin Ermenilere soykırım yaptığı iddiası tarihi gerçeklere aykırı.

ABD bize soykırım iddiasında bulunabilecek en son ülke. Soykırım suçlusu aranacaksa ABD en başta sorumlu tutulacak bir devlet.

Koca kıtanın sahibi 15 milyon Kızılderili’nin soyunu kurutup, folklorik küçük bir topluluk haline getirdiler. Hiroşima ve Nagazaki’de attıkları atom bombaları; Vietnam, Kore, Afganistan ve Irak’ta milyonlarca insanı katletmelerini de unutmadık. Afrika’dan taşıyıp köleleştirdikleri siyahilere yaptıkları insanlık dışı muameleleri de.

Amerikalı yöneticilerin, Osmanlı döneminde Ermenilerin Türklere yaptığı katliamı da, Hocalı’da daha dün kadar taze katliamı da görmezden geldikleri de doğrudur.

Ama ABD hakkında bu konularda bir suçlamada bulunmak ve uluslararası camiada hukuki ve siyasi olarak sıkıştırmak hiçbir devlet veya kuruluşun aklına bile gelmez.

Çünkü ABD dünyanın en güçlü emperyal devletidir. Bağışıklık sistemi o kadar güçlüdür ki ABD düşmanları dahi bu konuları gündeme getiremiyor.

******************************

ŞİDDETLİ TEPKİ GÖSTEREMİYORUZ

Biden’ın bizi “soykırım” yapmakla suçlamasından sonra -haklı olarak- birçok vatandaşımız isyan ediyor.

“Ne pahasına olursa olsun, radikal tepkiler gösterelim.”

“Biz de Amerikalıların Kızılderililere yaptığı soykırımı dünya kamuoyuna mal edelim.”

“ABD üslerini kapatalım. İlgili şahıs ve şirketlere yasak getirelim. PYD’ye silah taşıyan ABD kamyonlarını vuralım” gibi tepki türleri teklif ediyorlar.

Bir hukukçu olarak en çok beğendiğim teklif Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’ndan geldi: “Uluslararası bir mahkeme kararı olmadan, keyfi bir şekilde Türk Milletini soykırım yapmakla suçlamak ‘nefret suçu’ oluşturur. Biden’ın uluslararası mahkemelerde nefret suçundan mahkûm olması için dava açalım.”

Ama ABD bütün bu konuları elbette hesap etmiştir ve Türkiye’nin bu konularda bir tepki gösteremeyeceğini görerek bu hamleyi yapmıştır.

“Eski Türkiye” denilen dönemde, Ermeni diasporasının bütün gayretlerine rağmen, hiçbir ABD Başkanı “Türkler soykırım yaptı” demeye cesaret edememişti.

Nasıl oldu da “dünya liderinin” tek yetkili olduğu “yeni Türkiye”nin tepkisinden çekinmediler?

******************************

MİLLİ BAĞIŞIKLIK NASIL ÇÖKERTİLDİ?

Bugün Türkiye’nin bağışıklık sistemi son derece zayıftır. Ekonomide durum çok kırılgan, çöküşe gidebilecek kadar ağır riskler altında. Dış borçları çevirmek için dünyanın en yüksek faizini verdiğimiz halde borç bulmakta zorlanıyoruz.

Dış politikada her alanda sıkıştık. ABD, 1,5 milyar dolar para vererek satın aldığımız, F-35’leri vermiyor. Rusya’dan aldığımız 2 milyar dolarlık S-400’leri, ABD baskısıyla kullanamıyor, hangara çekiyoruz. Doğu Akdeniz’de gemilerimizi dolaştıramıyor, “6 aylık bakıma” alıyoruz.

ABD, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın malvarlığı ve Halkbank davalarıyla Türkiye’yi adeta rehin aldı.

****

Bütün bu belalar karşısında, ortak akıl ve milli direniş duygularıyla, iktidar ve muhalefetin birlikte hareket etmesi gerekiyor. Ortak kararla milli bir refleks göstermemiz gerekiyor.

Fakat milli birliğin sağlanmasından sorumlu Cumhurbaşkanı muhalefet liderleriyle istişare yapmayı ve TBMM’ni devreye sokmayı düşünmüyor.

Tam tersine, AKP Genel Başkanı şapkasıyla, muhalefet liderlerine hakaret ediyor; dokunulmazlıklarının kaldırılmasına çalışıyor, davalar açıp astronomik tazminatlar kazanmaya çalışıyor.

Böyle kritik bir dönemde hata yapılmaması için Montrö Sözleşmesinin önemini hatırlatan emekli amiraller hain ilan ediliyor. Günlerce gözaltılar, ifade almalar ve elektronik kelepçelerle aşağılanıyorlar.

Böylece Türkiye’nin bağışıklık sistemi çökertilmiş olunca en küçük mikrop veya virüs saldırısında hasta oluyoruz.

Ermeni diasporası yaklaşık yüz yıldır bıkmadan usanmadan, iğneyle kuyu kazar gibi, sabırla ve büyük fedakarlıkla çalışmakta. 3T olarak formüle edilen hedeflerinin birinci kademesinde (soykırım iddiasının Tanınması konusunda) çok mesafe aldılar. Bundan sonra 2T yani Tazminat ve Toprak talepleri olacağı biliniyor.

Bizim yapmamız gereken de sabırla, istikrarlı ve stratejik bir plan çerçevesinde haklı olduğumuz meseleyi dünyaya anlatmak.

Ama her şeyden önce milli bağışıklık sistemimizi güçlendirecek tedbirler almak zorundayız.

26 Nisan 2021

Ruhittin Sönmez