TÜRKİYE KURUMSALLAŞMIŞ ŞİRKETLERİYLE GLOBAL E-TİCARETİN TEDARİK MERKEZİ OLABİLİR

Türkiye bir e-ticaret “hub”ına dönüşüyor

TÜRKİYE KURUMSALLAŞMIŞ ŞİRKETLERİYLE GLOBAL E-TİCARETİN TEDARİK MERKEZİ OLABİLİR

Türkiye’nin tüm dünyada 4 saat uçuşla trilyonlarca dolarlık ekonomiye erişebilen jeo-lojistik konumu ve gelişmiş üretim yeteneğiyle öne çıktığını vurgulayan Ortak Akıl Danışmanlık Kurucusu Dr. Yılmaz Sönmez, “Türkiye’yi global e-ticaret tedarik merkezine dönüştürme yolunda Türk girişimlerinin önündeki en önemli bariyer kurumsal altyapı yetersizlikleri” dedi.

2022 yılını 5,5 trilyon $ ile kapatan global e-ticaret hacminin, 2023 yılında yüzde 25’in üzerinde bir büyüme performansıyla 7 trilyon $’a erişmesi bekleniyor.  Türkiye’nin bölgesinde 85 milyonluk nüfusu, 800 milyar TL hacmindeki e-ticaret pazarı, 550 bin online işletmesi, jeo-lojistik konumu ve 4 saat uçuşla trilyonlarca dolarlık ekonomiye erişebilmesi ile en gözde ekonomisi olduğunu kaydeden Ortak Akıl Danışmanlık Kurucusu Dr. Yılmaz Sönmez, “bu yetenekler, Türkiye’yi potansiyel olarak global e-ticaretin küresel tedarik merkezi olmak için birinci aday haline getiriyor” dedi.  

Türkiye bir e-ticaret “hub”ına dönüşüyor

Türkiye’nin hem kendi ürettiği ürünlerin yakın coğrafyalara e-ihracatında hem de Avrupa’dan MENA, Kafkaslar, Balkanlar ve Orta Asya’ya transit e-ticaretinde merkez olabileceğini belirten Dr. Yılmaz Sönmez, konuya ilişkin şu ifadelerde bulundu: “Amazon’un İspanya’dan sonra Avrupa’daki yegane tedarik üssünü Türkiye’de konumlandırmasının ya da büyük kargo ve lojistik şirketlerinin İstanbul Havalimanı’ndaki yüzlerce milyon dolarlık “hub” yatırımlarının bu doğrultuda okunması gerekir. Ayrıca Türkiye’nin ilk decacorn’unun da bir e-ticaret sitesi olduğunu unutmamak gerekiyor.

Ancak, Türkiye’nin e-ticaretin küresel tedarik merkezi olabilmesi için potansiyelini kinetiğe döndürmesinin önündeki engelleri kaldırması gerekiyor. Bunun için mikro-ihracat ve e-ticaret konusunda bürokratik esnekliğin sağlanması, küresel yaygın ödeme sistemleriyle entegre olması ve ihracatçıların döviz konusundaki endişelerinin giderilmesi gerekiyor. Bu sorunlar aşıldığı takdirde, Türkiye’nin bu hedefe rahatlıkla erişebileceğini söyleyebiliriz”

 

En önemli bariyer kurumsal altyapı yetersizliği

Türkiye’nin küresel tedarik merkezi olma konusunda çok önemli avantajlara sahip olduğunu ve bu avantajların Türk girişimlerinin üretim kalitesinin geldiğini belirten Dr. Yılmaz Sönmez; “Çin’e nazaran yüksek kalite algısı, uygun işçilik maliyetleri, gelişmiş üretim yetenekleri, nitelikli insan kaynağı ve jeo-lojistik avantajı Türk girişimlerini küresel rakiplerine karşı öne çıkarsa da, Türk girişimlerinin önündeki en önemli bariyer kurumsal altyapı yetersizlikleri” dedi.

Dr. Yılmaz Sönmez, “Girişimlerimizin birçoğu KOBİ ve aile şirketi düzeyinde. Bu da ailenin kurucu aktörünün hala kararlarda baskın olduğu ve evrensel yönetim ilkeleriyle tam entegre olmayan yapılar anlamına geliyor. Şirketlerimiz krizler karşısında bir esneklik kazanmış olabilir ancak bu esneklik sürdürülebilir büyüme için yeterli değil. Dolayısıyla, şirketlerimiz ölçek ekonomisine geçemiyor ve küresel akranlarıyla eşit şartlarda rekabete giremiyor” diyerek sözlerini sürdürdü.

Global e-ticaret tedarik merkezi olmak için dijital ve yeşil dönüşüm

Küresel tedarik merkezi olma hedefine katkı sağlamaları için Türk şirketlerinin dijital ve yeşil dönüşüm performanslarını güçlendirmeleri gerektiğinin altını çizen Dr. Yılmaz Sönmez, “Artık “gelecek vaat eden şirket” kriteri, sadece finansal göstergelerle tanımlanmıyor. Dayanıklı ve esnek bir kurumsal altyapı, dijital ve yeşil trendlerle uyumlu performans göstergeleri ve yetenekler için cazibe merkezi olmak çok daha önemli. İşletmelerimizde hala yapay zeka ve endüstriyel robot kullanım oranları düşük-orta seviyede. Yine birçok KOBİ’miz karbon ayak izlerini bile ölçtürmüş değil.

Bu noktada Türk girişimlerine düşen, öncelikle şapkalarını önüne almaları ve gerçekçi bir mevcut durum analizi yapmaları. Sonrasında yönetim kurulundan organizasyon yapısına finanstan insan kaynağına tüm şirketi dönüştürecek stratejik vizyon oluşturmaları, aile anayasasından stratejik plana kadar bu doğrultuda profesyonel destek almaları gerekiyor.  Bu dönüşümü gerçekleştirdikleri takdirde, Türk girişimlerinin küresel tedarik zincirlerinde güçlü ve daha da önemlisi sürdürülebilir bir pozisyon elde edebileceklerine inanıyorum” dedi.