TÜRK SOYKIRIMI UTANCIYLA YÜZLEŞİYORUZ

”Türk atalarımın 24 Nisan soykırım acısını paylaşıyorum.”

TÜRK SOYKIRIMI UTANCIYLA YÜZLEŞİYORUZ

TÜRK SOYKIRIMI UTANCIYLA YÜZLEŞİYORUZ
Nurullah Çetin

*Ermenistan’ın ilk başbakanı Yohannes Kaçaznuni, 1923 Taşnak kongresinde: “Denizden denize Ermenistan hayali için ayaklandık. Olayların sebebi biziz, aldatıldık. Türklerin uyguladıkları tehcir amaca uygundu. Kendi dışımızda suçlu aramayalım. Yüzlerce yıl birlikte yaşadık. Şimdi Türklere bakacak yüzümüz kalmamıştır.” Demişti.

*Başbakanlık Devlet Arşivleri, 1910-1922 yılları arasında HINÇAK ve TAŞNAK adlı Ermeni terör örgütleri tarafından 523 bin 955 Türk’ün katledildiğini kaydetmiştir. Ermeniler 1880’den 1915’e kadar 35 şehrimizi yaktılar. Açıkça görülüyor ki ortada bir Ermeni soykırımı değil, Türk soykırımı vardır.

*1980-2020 yılları arasında da ASALA ve PKK adlı Ermeni terör örgütleri, Türk katliamına kaldıkları yerden devam etmişler ve 40 binden fazla asker, sivil, öğretmen, hemşire, memur olan Türk vatandaşını şehit etmişlerdir.

26 Şubat 1992’de bir Azerbaycan Türk yurdu olan Hocalı’ya Ermeni Rus birleşik terör güçleri saldırarak 613 Azerbaycan Türkünü katlettiler. 487 kişi yaralandı, 275 Türk’ü esir aldılar, 150 Türk’ten de haber alınamadı. Türk Yurdu Dağlık Karabağ Ermeni işgali altındadır.

*Yüz yıl önce Ermeniler Van’ın Gevaş ilçesindeki Akdamar Kilisesi’nin alt katını Rusların verdiği silahlarla doldurup cephane olarak, üst katını da sayısı belirsiz Türk kızını ve kadınını kaçırıp günlerce tecavüz ettikleri bir tecavüzhane olarak kullanmışlardır. Bugün acilen Akdamar Kilisesi, Türk Devleti tarafından “Türk Kadınlarına Tecavüz Müzesi” yapılıp bütün turistlere burada yapılan insanlık dışı barbarlıklar sesli, görüntülü ve yazılı olarak anlatılmalıdır. Ermeni tecavüzüne uğramamak için Van Gölü’ne atlayıp intihar eden 50 Türk kadınının heykelleri dikilmelidir.

*24 Nisan 1915'de Ermeni Komiteleri kapatılarak, 2345 Ermeni terörist, devlet aleyhine faaliyetlerde bulunmak suçundan tutuklanmıştı. Eğer bu tedbir alınmasaydı ve tehcir (sürgün) olmasaydı bugün Anadolu, Balkanlara ve Erivan’a dönecekti.
1915’te Birinci Dünya Paylaşım Savaşı sırasında bütün Türk erkekleri birçok cephede savaşta iken Ermeni teröristleri de geride kalan Türk kadınlarını, çocuklarını ve yaşlılarını camilere doldurup topluca yakmakla meşguldü.

Türkleri tamamen yok etmek için iyi hazırlanmış, iyi silahlandırılmış, iyi örgütlenmiş Ermenileri Enver Paşa, Talat Paşa ve Bahaeddin Şakir gibi İttihatçılar, Osmanlı Devleti’nin bir başka toprağı olan Suriye’ye, Lübnan’a sürmeseydi bugün Anadolu’da Türk diye bir varlık olmayacaktı. Suriye iç karışıklığı çıkmadan önce Halep Üniversitesi’ne konferans vermek için gittiğimde orada beni Süleymaniye semti denen bir yere götürdüler. Burada beşyüzbin Ermeninin yaşadığını söylediler.

Son yıllarda Suriye’den Türkiye’ye milyonlarca Suriyeli, Türkiye’yi Türksüzleştirmek için bir proje dahilinde taşınırken, bunlar ve sayısı bilinmeyen pekçok Ermeni de “Suriyeli” adıyla ülkemizin değişik yerlerine yerleştirildi. Ayrıca 2010'da, o zamanın başbakanının verdiği bilgiye göre, Türkiye'de kaçak yaşayan 100 bin Ermeni vatandaşı vardı. Bugün sayıları kaça ulaşmıştır bilinmez.

*14. Yüzyıldan 1828 yılına kadar Revan, tamamen bir Türk şehriyken Rusların bu bölgeyi işgal etmesiyle birlikte Türk katliamı yapılıp bugün bir tek Türk’ün yaşamadığı, meclisinde tek Türk milletvekilinin olmadığı, “hepimz Türküz!” diye topluca gösteri yapanların bulunmadığı, ”Türk atalarımın 24 Nisan soykırım acısını paylaşıyorum.” Diyen bir tek gazetecinin olmadığı ve adını “Erivan” yaptıkları bir Ermeni yatağı olmuştur.

*1912’den önce Balkanların üçte ikisi evlad-ı fatihan olan Türk’tü. Ancak Türk katliamıyla oralarda bugün çok çok az sayıda Türk kalmıştır. Anadolu, bugün bir Türk yurdu ise, Balkanlar, Erivan ve Dağlık Karabağ olmadıysa bunu önce Allah’a sonra katliamcı, terörist Ermenileri süren (tehcir eden) İttihatçı paşalarımıza borçluyuz.

”Türk atalarımın 24 Nisan soykırım acısını paylaşıyorum.”
Ölen Ermeniler ne olacak? sorusuna cevabı ise Ziya Gökalp Bey 1919’da Divan-ı Harpteki savunmasında vermişti: “Türkiye’de bir Ermeni katliamı değil, bir Türk-Ermeni vuruşması olmuştur. Bizi arkadan vurdular. Biz de döndük vurduk.”

Son söz: İttihatçılar ölür, ama İttihatçılık ölmez!