TÜRK HALK İRFANI BİZE NE ÖĞRETİR?

“Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin.”(Zümer, 53)

TÜRK HALK İRFANI BİZE NE ÖĞRETİR?

TÜRK HALK İRFANI BİZE NE ÖĞRETİR?
Nurullah Çetin

Meşhur Türk romancısı Tarık Buğra, hatıralarını anlatırken bir yerde şunları söyler: ”Ya o anneciğimin ahretlikleri ile okuduğu ilahiler ve uykudan önce kulağıma fısıldadığı dualar? Bunlardan birisini hiçbir zaman unutmadım ve bunalımlarımda, umutsuzluklarımda hep ona sığındım:

Yattım Allah kaldır beni
Rahmetinle doldur beni
Ben bir yola niyet ettim
İman ile gönder beni.”

Tarık Buğra’nın annesi yüzyıllar boyu devam edip gelen kadim bir Müslüman Türk halk irfanının uzun millî tecrübelerden ve İslam kültüründen süzülmüş, bilgelik ürünü olan, sehl-i mümteni katına yükselebilmiş sözler söyleyebilen ve bunları yaşayabilen bir hikmetin sözcüsüdür.
Bu bilgeliğin temel taşları, ana değerleri şunlardır:

*Her türlü sebebe teşebbüs ettikten sonra çaresi bulunamayan sorunlar karşısında tek sığınak ve teselli kaynağının Allah ve ona sığınma oluşu. Zira önce gerekeni yapmak fiilî dua, sonra çaresiz kalınan noktayı ve sonucu Allah’a havale etmek sözel duadır. Dua, Müslüman ve insan olmanın en saf, en yalın göstergesidir.
“Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?" (Furkan, 77)

*Yatmak, tevriyeli olarak iki anlamda kullanılmıştır. 1. Gece yatağa yatmak. Bu anlamına göre insan gece yatınca iradesi devre dışı kalmış, yarı ölüm haline girmiş olur. Sabah kalkıp kalkamayacağı belli değildir, tamamen Allah’a kalmış bir iştir. Tekrar uyanma isteği ancak Allah’a yöneltilebilir. İnsan bu konuda tam bir acizlik içindedir. Zira uyutup tekrar uyandıran, öldürüp tekrar yaratan odur.
“Sizi dirilten, sonra öldürecek sonra yine diriltecek olan O'dur. “(Hac, 66)

2.Yatmak aynı zamanda zor duruma düşmek, fakir olmak, işten atılmak, hasta olmak, iflas etmek gibi çoğaltabileceğimiz insanın düşme halleridir. Böyle durumlarda da umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. Can ve nefes varsa umut var demektir. Bu konuda tek sığınak Allah’tır. Zira Allah’tan ümit kesilmez.
“Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin.”(Zümer, 53)

*Allah’ın kendisini rahmetiyle doldurması talebi: İnsanların iyiliğine ve faydasına olacak olan her şey, her varlık, insanın kendisinin yaratabileceği bir şey olmadığına göre ancak Allah’ın yarattığı varlıklar olabilir. O halde insan, dünyanın her türlü nimetinden yararlanmak istiyorsa bu, ancak Allah’ın yarattıklarından isteyerek mümkün olabilir.
“Doğrusu, benim kullarımdan bir grup: “Rabbimiz! İman ettik, bizi bağışla ve bize merhamet et! Sen, merhamet edenlerin en hayırlısısın.” derlerdi. (Mü'minûn, 109)

*Bir yola niyet etmek ve o yola iman ile gitmek: İnsanın bu dünyada var oluş amacı, doğru yol ne ise ona girmek ve o yolda yürümektir. Bir amacı, gayesi, hedefi olmayan insan kendi yaratılışına, var oluşuna ihanet ediyor demektir. İyi niyetle bir amacı gerçekleştirmek için karar verip yola giren, o amacı için ömür boyu çalışmalıdır. İyi, faydalı, doğru, güzel amaçlar için önce niyet etmek yani kesin karar vermek lazımdır. Sonra da önce Allah’a, sonra tam bir özgüven içinde kendisine ve yaptığı işin doğru, iyi, güzel ve faydalı olduğuna tam bir inançla inanmalıdır.
“Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.”(Al-i İmran, 159)

*Bütün bir Türk-İslam hayat felsefesinin özü, temel kavram, ilke ve değerleri işte bu basit gibi görünen ama derin bir anlam katmanına sahip olan dört mısrada saklıdır.