ŞEMATİK YAŞAM DÖNGÜSÜ

Mükemmel görünmek adına verdiğimiz savaş gerçek yakınlıklara engel teşkil edebilir.

ŞEMATİK YAŞAM DÖNGÜSÜ

Bugün sizlerle Janet S. Klosko ve Jeffrey E. Young tarafından yazılan Hayatı Yeniden Keşfedin adlı kitap üzerinden şemalar konusunu paylaşacağım.

Yetişkin bireyler olarak, çocukluğumuzda bize en çok zarar veren durumları tekrar tekrar yaratmamızın adıdır ŞEMALAR. Yıkıcı şeması olan bireyler istemsizce şemalarının tetiklendiği durumlara çekilirler. Şemalar tüm fırsatları değerlendirerek benliğimizde hayatta kalma savaşı verirken; kendilik algımıza, sağlığımıza, ilişkilerimize, işimize, mutluluğumuza ve ruh durumlarımıza zarar verir.

Küçükken tacize uğrayan ya da ebeveynlerinden biri tarafından terkedilen kişiler şemalardan en çok etkilenenlerdir. Güvende hissetmedikleri için kendilerine bir sığınak yaratarak sağladıkları “sosyal izolasyon” ile ilişkilerini ördükleri duvarın ardından sürdürürler ya da kendi sınırsızlıkları ile başkalarına sınır koymada ustalaşırlar. Herkese kuşku ile bakabilen bu kişiler, kendisini çok seven birinin bile arkadan dolap çevirme, yalan söyleme gibi eylemlere girişip kendisine zarar vereceğini düşünebilirler. Olaylara subjektif ve benmerkezci yaklaştıkları için karşısındakinin istek ve ihtiyaçları söz konusu olduğunda onu bencillikle suçlayabilirler.

Terk Edilme, Güvensizlik ve Kötüye Kullanma, Dayanıksızlık, Bağımlılık, Duygusal Yoksunluk, Sosyal İzolasyon, Kusurluluk, Başarısızlık, Boyun Eğicilik, Yüksek Standartlar, Haklılık şemaları ile gelişen yaşam örüntülerinden kurtulmak için şemalarımızın hangileri olduğuna dair testlerin olduğu kitapta hastalar üzerinden örneklemeler ile iyileşme adına neler yapılabileceği de anlatılıyor. Özellikle şemaları tetikleyecek insanlarla müthiş bir kimya uyumu olduğu öne sürülürken bu tür ilişkilerde, ilişkiyi düzeltmek adına gösterilen çabanın ödülünün, şemalardan kurtularak sağlıklı bir ruh haline sahip olmak olduğu vurgulanıyor.

Şemalar, tekrarlanma zorlantısının döngüselliğinde insanın yetişkinlik dönemini boyunduruk altına alarak kontrolsüz davranışlara neden olabiliyor.

Örneğin, çocukluk çağında gelişerek yetişkinlikte ertelemek, geç kalmak, arkadan konuşmak, bir şeyi kabul etmek ama uygulamamak, bahaneler yaratmak, duyarsızlık gibi pasif agresif davranışlarla maskelen dürtüsel ve yıkıcı öfke temelinde ebeveynlerden birine ya da her ikisine karşı gösterilen “Boyun Eğici” şemanın ürünüdür.

“Bağımlılık” şeması ise, yetkinlik algısının gelişmesine engel olarak “tek başına işlevsel olmayacağı” gibi yanlış bir inanışa neden olur ve sorumluluk almayı reddeder. Öte yandan “kimseye ihtiyacım yok” ile kendini gösteren karşıt bağımlılıkta ise, birey bir başkasının makul yardımını bile reddedebilir.

Çocuklukta sevgi ihtiyacının karşılanmaması ile gelişen “Duygusal Yoksunluk” şeması ile başa çıkma yöntemi olan “Haklılık” şeması yetişkinlikte tekrar aldatılmak, terk edilmek korkularıyla talepkar, narsisistik ve kontrolcü bireyler olmaya neden olabilir.

Yüzleşmekten korktuğumuz duygulardan kaçarken kırılgan yanımızı korumak adına “karşıt saldırı” ile çevremizdekileri incittiğimizi, oysa bunu yaparak duygusal yaşamımızdan vazgeçtiğimizi anlatan Hayatı Yeniden Keşfedin adlı kitpta mükemmel görünmek adına verdiğimiz savaşın gerçek yakınlıklara engel teşkil ettiği vurgulanıyor.

Şemalar tetiklendiğinde en çok çocuk yanımız inciniyor. Bundan dolayı çocukça tepkiler veriyoruz. Oysa artık o küçük çocuklar değiliz, “insanız olur böyle şeyler” diyen yetişkin yanımızın şefkati ve olgunluğu sarmalayınca incinen ve inciten yanlarımızı, yaralandığımız yerlerimiz bir anda iyileşmeye başlıyor.

İnsan bir yerde kendi kendinin şifacısı. Zihnimizde dolanan fısıltıları susturup içimizdeki şifacıya söz hakkı vermek ve o yaralı çocuğu iyileştirirken hayatı yeniden keşfetmek için belki okumak istersiniz.

Elif SÖZER

Yüksek Mimar