Sayın Adalet Bakanı, değerli meslektaşım,
Aynı bilim yuvasından mezun olduk.
Aynı bilim yuvasından mezun olduk. "Darbecilerin yazdığı Anayasa" gibi yanlış, algıya yönelik siyasi söylemleri bir kenara koyarak sadece hukuk biliminin gerekleri uyarınca yazacağım. Teknik olarak TBMM’nin yürürlükteki Anayasa’mızı kaldırıp yeni bir Anayasa yapma yetkisi olmadığını biliyoruz. TBMM, Anayasa ile var edilmiş, yetkilendirilmiş bir kurumdur. Sadece ağırlaştırılmış yetersayılarla Anayasa değişikliği yapabilir, kendi kendine yeni Anayasa yapma yetkisi varmış gibi davranamaz, bu anayasal düzene karşı bir fiil olur. Millet iradesi asıldır, Millet “yeni Anayasa yapalım” diye bir talepte de bulunmamıştır. Sürekli gündeme getirilen bu söylemin arkasında ne olduğu da kamuoyuna ısrarla açıklanmamaktadır adeta Milletten gizli bir takım hazırlıklar yürütülmektedir. Bu durumda Millet olarak ancak tahmin yapabiliriz:
Anayasal özgürlükler mi geliştirilmek mi isteniyor? Zaten Anayasa Mahkemesi var, görevi bu; mevcut Anayasa hükümlerimizi yorumlayarak özgürlük alanlarını ustalıkla geliştiriyor. İlla özgürlük eklenecekse sosyokültürel durumumuz dikkate alınarak “herkes evlenmekte, evlenmemekte, evli kalmakta ve boşanmakta özgürdür, kimse zorla evlendirilemez, evli kalmaya veya boşanmaya zorlanamaz” eklenebilir.
Hayvan haklarını öngören, sürdürülebilirlik odaklı, israfı önleyip doğayı önceleyen hükümler mi getirilecek? Çevreyi olumsuz etkileyen maden, enerji yatırımlarında bölge halkının oyuna başvurulmasını öngören hüküm mü eklenecek?
Cumhurbaşkanının kararname çıkarma, vergilerde muafiyet tanıma, oranlarını değiştirme, üst düzey yönetici atama ve görevden alma yetkilerinin kapsamı mı belirginleştirilip daraltılacak? Bütün bunlar harika, değişiklikler bunlarsa lütfen yapılsın. Değil mi?
Anayasa’nın dili mi eski? Yoo hiç değil, bildiğimiz Türkçe, herkes anlıyor. “Türk” tanımlamasından mı endişe ediliyor? Edilmesin, herhangi bir çağdaş ulus devletteki klasik vatandaşlık tanımıdır: “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür.” Milletçe bu üst kimlikle gayet rahatız. Laiklikle ilgili Anayasanın Başlangıç hükümlerine dair zaten sorun olamaz, hiçbir siyasetçi milletin kutsal din duygularını istismar edecek kadar alçalmaz. Din ve vicdan özgürlüğü de halihazırda Anayasa’da öngörülmüş. Yapay zeka çağında koyacağımız hukuk kurallarının kaynağı da ancak akıl ve bilim olabilir.
Şimdi gelelim asıl meseleye: 1. Hakimlerimize savcılarımıza acilen coğrafi teminat getirilmeli 2. Hakimler Savcılar Kurulu’na “parti kontenjanı” ile atama yapılmasını yasaklayan açık hüküm getirilmeli. Yargı bağımsızlığı hukuk devletinin temelidir. Anayasamızdaki bu iki önemli eksiklik acilen giderilmeli yoksa bu deliklerden gemi su alır. Gözbebeğimiz hakim ve savcılarımıza güven vermeliyiz. Biz doktor, mühendis, ekonomist değiliz, uzmanlığımız hukuk. Bu iki Anayasa değişikliği için canla başla çaba göstermenizi bekliyoruz, şimdiden şükranlarımızı sunuyoruz. Adalet daima siyasetin üstündedir.