SALGINI RANTA ÇEVİRMEYE ÇALIŞANLAR VAR..

Hala göremiyor musun, Rabbinin sana anlatmak istediğini anlayamıyor musun?

SALGINI RANTA ÇEVİRMEYE ÇALIŞANLAR VAR..

Zor bir dönemden geçiyoruz. Bu zor sınavı birlikte, milletçe, kenetlenerek vereceğiz. İnanıyorum! İnsanoğlu için çok işaret var bu salgında. Geçen hafta Pazar yazısında bunu dile getirmeye çalıştım. Maneviyatımıza sarılmamız, kendi içimize dönmemiz, bütün kötülük kalıplarını kalplerimizden kaldırıp iyiliğe, sevgiye, hoşgörüye, sabır ve tevekküle sarılmamız gereken bir dönemdeyiz.

Geçen televizyonda bir spiker,” İslam dininde namaz beş vakit ahlak ise 24 saat” gibi bir cümle kurdu. demişti. Dediği çok doğru, kesinlikle katılıyorum.
Salgını ranta çevirmeye çalışanlar var. Bu hadiseden kendine hiç ders çıkarmayıp halkı kazıklamaya çalışanlar var. Bu söz onlar için söylendi. Be hey insanoğlu! Görmüyor musun? Küçücük bir virüs dünyayı pençesine aldı. Senin başına gelmeyecek mi sanıyorsun? Hala göremiyor musun, Rabbinin sana anlatmak istediğini anlayamıyor musun? Doğa, evren senin diğer canlılara yaptığın kötülükler konusunda seni uyarıyor. Anlayamıyor musun? Hala ısrarla insan kazıklamaya çalışıyorsun. Kolonyaya, makarnaya fahiş fiyat koyuyorsun. Karaborsada kolonya, maske, eldiven satıyorsun. Bir liralık ürünü elli, yüz katına satıyorsun. Bizim dinimizde günah, haram çok kalın çizgilerle çizilmiş bilmiyor musun? Bunun bizim ülkemizde yapılması çok üzücü. Çünkü zaten yıllardır Avrupalı, Amerikalı hep algı politikası yaptı İslamiyet konusunda, dinimizi hep kötüledi. Lütfen biz bu konuda böyle bir zamanda önyargılarımızı kaldıralım. Bunu yapan insanların İslamiyet’le yakından uzaktan ilgisi olamaz bunu bilelim. Kafası üçkağıda çalışan adam zaten kalbini yeterince kirletmiştir, Allah onu affetsin. İşini merhametle, dürüstçe yapanla sahtekarı birbirine karıştırmayalım. Herkesi aynı kefeye koymamalıyız.

Bir diğer sözüm de birbirini karşılıklı suçlayan insanlara. Çin’de baş gösteren corona virüs birkaç ayda bütün dünyaya yayıldı. Sen Avrupalısın, sen Asyalısın, sen Arap’sın, sen Yahudi’sin, Sen Türk’sün diye ayırmadı. Bütün dünyaya sıçradı. Şimdi bakıyorum bir kısım umreden gelen hacıları suçluyor. Bir kısım Çin’den getirilen Türk’leri suçluyor, bir kısım Avrupa’dan gelenleri… bu suçlamalar yersiz. Böyle bir zamanda nefret söylemi ile bölünmeye değil dualarla birleşmeye ihtiyacımız var. Eleştirebiliriz, bu gayet doğal. Çin’de hastalık çıktıktan ve bu kadar hızlı bir şekilde yayılmaya başladıktan sonra umre seyahatlerine izin vermeyecektik mesela. Diyanet son dakikaya kadar Cuma namazlarına izin verdi. Kafeler, kahvehaneler ve birçok mekan daha yeni kapatıldı. Ama diğer taraftan da canla başla çalışan sağlık bakanlığını, sağlık çalışanlarını, kamu görevlilerinin de hakkını yememek lazım. Özetle herkesi eleştirmek yerine her kişi kendi sorumluğuna sahip çıkmalı. Uyarılara uymalı, uygulamalı. Dışarı çıkılmayacak deniliyorsa çıkmamalı. Bu kadar uyarıya rağmen parklarda, banklarda güzel havayı görünce kendini dışarı atan insanlara, özellikle de yaşlılara anlam vermek gerçekten çok zor.

Umreden konu açılmışken samimi inanan ve daha önce umreye gitmiş biri olarak şuna inanıyorum. Her inançlı insanın yaşamı boyunca en büyük hayali ve dileği umreye ya da hacca gidebilmek. Bazıları bir kere görebilmek için yanıp tutuşurken bazıları durumları müsait diye her sene umreye gidiyor. Devletin bu konuya el atması lazım bence. Maddi gücü var diye her sene gitmek isteyeni değil de gidemeyeni göndersin. Hiç gidememiş olanlar da görsün. Umre her sene gidilip gösteriş yapılacak bir yer değil. Turistik gezi olarak alışveriş yapılacak bir yer hiç değil. Yanlış anlaşılmasın insanların inançlarına, özel hayatlarına karışmak değil maksadımız, haddimize de değil. Ama madem gerçek anlamda İslamiyet’ten, layıkıyla insan olmaktan bahsediyoruz. O zaman ince düşünmek zorundayız. Hepimiz… Televizyonda izlerken çok üzüldüğüm bir görüntü var. Karantinadan kaçmak isteyenler polisi darp ettiler, yetmezmiş gibi bir de polislerin üstlerine tükürdüler. Bu hareketin maneviyatla hele ki İslamiyet’le alakası olabilir mi? Böyle bir hareketten sonra da bizim bütün hacıları aynı kefeye koymamamız lazım. Gerçekten inancı gereği gitmiş olanlara saygımız sonsuz.
Maun Suresi’ni hatırlayalım mı o zaman:
Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
1. Eraeytellezî yukezzibu bi’d-dîn.
2. Fezâlike’l-lezî yedu’ul-yetîm.
3. Ve lâ yehuddu alâ ta’âmi’l-miskîn.
4. Feveylun lil-musallîn.
5. Ellezînehum an salâtihim sâhûn.
6. Ellezînehum yurâûn.
7. Ve yemne’ûne’l-mâ’ûn.
Anlamı:
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
1. Din gününü (İslam’ı, ahirette ceza ve mükâfatı) yalanlayanı gördün mü?
2. İşte o, yetimi itip kakar.
3. Yoksulu doyurmayı teşvik etmez (önayak olmaz).
4. Şu namaz kılanların vay haline!
5. Onlar namazlarından gafildirler (önem vermezler).
6. Onlar gösteriş (için ibadet) yaparlar.
7. Ve onlar en küçük bir yardımı (zekâtı) da engellerler.

Lafın özü şu. Biz gerçek İslam’a dönmeliyiz. Gösteriş için ibadet edilmez. Bu söylediğimden lütfen güzel kalpli insanlar alınmasın. Altını tekrar çiziyorum. Lafım orada işini canla başla yapmaya çalışan polis arkadaşlarımıza kötü muamele eden şahıslara.
Birbirimizi suçlamak yerine uhuletle ve suhuletle, sakin bir şekilde, saygılı ve hoşgörülü bir şekilde bunun üstesinden gelebiliriz. Ama o umreye gitti, bu Çin’e gitti, şu Avrupa’dan geldi, onun yüzünden oldu gibi karşılıklı suçlamalar yersiz. Önce bir sakin olmalıyız. Bir kere saygı çok önemli. Gerçek benliğimiz devreye girerse bunun üstesinden geliriz. Ölümden mi korkuyoruz? Biz ölümden korkan bir millet değiliz ki. Biz sayısız şehit verdik. Onlar hiç korkmadı ölümden. Türkler 3 bin yıldır bu coğrafyada. 3 bin yıllık tarihinde Türkler hiç ölümden korkmuş mu? Korkmamış… Çünkü imanları çok güçlü. Ama bu şu demek değil. “Ben ölümden korkmuyorum, atın ölümü arpadan olsun, gideyim gezeyim” değil kastettiğim. Asla! Biz burada hem gelenek ve göreneklerimizi hem inancımızı ve imanımızı devreye sokacağız. İslamiyet’te tevekkül var. Elimizden gelen önlemi alacağız gerisi Allah’a kalmış diyeceğiz. Kadere iman ediyoruz ama kaderci değiliz. Ne tedbirleri abartacağız ne de hafife alacağız.
Genlerimize, fabrika ayarlarımıza dönsek bize yeter.
Kalın sağlıcakla...

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve ateş

https://yusufkalko.com/?fbclid=IwAR3mMVa3ioZ2lKdc5p7CH_1UpcCvxTW5m0okr_OtNFbJUGKOkx3Lj5htpWQ