“Salgın yorgunluğu” ile başa çıkmanın 8 yolu

Aylardır Coronavirus ile birlikte yaşamaya çalışıyoruz.

“Salgın yorgunluğu” ile başa çıkmanın 8 yolu

Aylardır Coronavirus ile birlikte yaşamaya çalışıyoruz. Başta ABD olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde COVID-19 hızla yayılmaya devam ediyor. Salgının hız kesmediği bugünlerde bu durumdan bunalan, sürekli tedbir alarak yaşamaktan sıkılan, yorgun düşen insanların olduğuna dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi ile iş birliği içerisinde olan Johns Hopkins Medicine’den Psikolog Carisa Parrish, “Birkaç günlüğüne rutin yaşantınızı değiştirebilirsiniz. Ancak davranışlarınızı zorunlu ve sürekli olarak değiştirmeniz çok kolay olmaz. Özellikle de çevrenizde kimse hasta değilse, canınız maske takmak istemiyorsa ve yapmak istediğiniz şeyleri yapamıyorsanız kurallar canınızı sıkabilir ancak bu kurallar işe yarıyor” dedi. Psikolog Carisa Parrish, hem bu stresi iyi yöneterek psikolojik etkilerinden hem de virüsten korunmak için 8 öneride bulundu.

 

1.Kendinize bir söz verin

Davranış değişikliği kendine net bir hedef koymakla, yani kendine bir söz vermekle başlar. Bisiklete binerken emniyetimiz için kask takıyor veya trafikte kırmızı ışıkta duruyoruz. Pek çok hayat kurtarıcı davranışımız aslında bir karar vermekle başlıyor: Kendinizin ve başkalarının güvenliği için doğru davranma, kurallara uyma kararı alıyorsunuz. Bazen bu durumdan rahatsız olsanız bile. Aynı şeyi COVID-19 önlemleri için de düşünebilirsiniz. Pek hoşlanmasanız da hem kendi sağlığınız hem de başkalarının sağlığı için maske takabilir, sosyal mesafeye uyabilir, el hijyenine daha fazla dikkat edebilirisiniz.

2.Yeni önerilere açık olun

Coronavirus ile ilgili her gün yeni bir bilimsel veri ortaya çıkıyor. Bu doğrultuda uzmanların önerileri de değişebiliyor. Ancak salgının ilk günlerinde aldığınız bazı önlemlerden vazgeçebilirsiniz. Mesela ilk günlerdeki gibi market alışverişinden sonra tüm paketleri silmek şart değil, otomobil içinde tek başınaysanız maske kullanmanız gerekmez veya çocuğunuz kendi bahçenizde oynarken risk altında değil. Güvenilir kaynakları, sağlık otoritelerini ve bilim insanlarını takip etmeye devam edin.

3.Alışkanlık kazanın, rutininiz olsun

Yeni bir kurala uymak ve aynı davranışı sürekli tekrarlamak bir süre sonra insana alışkanlık kazandırıyor. Örneğin çocuğunuzu araba koltuğuna oturtmak, kemerini bağlamaya çalışmak ilk zamanlar insana zahmetli gelebiliyor. Bunun çok önemli olduğunu bildiğiniz halde. COVID-19’dan korunmak için de teslim olun, olayları akışına bırakın. İlk başlarda sıkılarak, önlem olsun diye taktığınız maskeyi, bir süre sonra hayatınızın bir parçası haline getirip hiç düşünmeden taktığınızı veya ellerinizi otomatikman sık sık yıkadığınızı fark edeceksiniz.

4.“Yedekli” dolaşın

Yanınızda her zaman yedek maskeniz olsun. Çeşitli yerlerde (Çantanızda, arabanızda, cebinizde, ofiste vs…) maskeler bulundurun. Böylece “Maskem yok” diye strese girmezsiniz. Aynı durum el hijyeni için de geçerli. Yanınızda ve çeşitli yerlerde ıslak mendil, kolonya, dezenfektan gibi ürünler bulundurun.

5.Hasta hikayeleri okuyun

Pek çok insan COVID-19’a yakalanmanın ne demek olduğunu anlamıyor, gözünde canlandıramıyor. “Bana bulaşmaz” diye düşünebiliyor. Oysa herkes Coronavirus’e yakalanabilir. COVID-19’u atlatmış hastaların hikayelerini okuyun, bilinçlenin.

6.Seçimi çocuklara bırakın

Çocuklara maske takmayı sevdirebilirsiniz. Onlara değişik desenlerde, sevdikleri çizgi film kahramanlarıyla süslü, rengarenk maskeler alabilirsiniz. Hatta takacakları maskeleri kendileri seçebilirler. Ayrıca el hijyeni için değişik, renkli şişelerde dezenfektanlar da alabilirsiniz.

7.Çocukların sizi uyarmasına izin verin

Çocuklarınıza güvenlik önlemlerine uymayı öğretin. Hatta aile veya arkadaş ortamında kurallara uyulmadığında çocukların sizleri uyarlamalarına izin verin. Mesela otomobilde kemerinizi takmadığınızda sizi uyarsınlar, maskenizi unuttuğunuzda, sosyal mesafe kuralına uymadığınızda veya ellerinizi yıkamadığınızda size bunları hatırlatsınlar. Çocuklar interaktif bir şekilde hayatın içinde yer alırlarsa, daha güvenli yaşamış olurlar.

8.COVID-19 ile yaşamaya alışın

En önemli şey pes etmemek. Korunma yollarına uyarak Coronavirus ile yaşamayı öğrenmek ve bu salgının bir süre daha hayatımızda olacağını kabul etmek gerekiyor. Virüse karşı bir tedavi yöntemi veya aşı bulunana kadar önlem alarak yaşamamız lazım. Bunun da aylar sürebileceğini kabullenmek, strese girmemek için önemli. Yıllar önce, örneğin kimse pasif sigara içiciliğini önemsemiyordu veya çocuklar için araba koltukları yoktu. Tüm bunlara alıştığımız gibi “yeni normal” hayatımıza da alışabilir, yeni gerçekleri kabullenebilir ve önlemlerle COVID-19’dan korunabiliriz.

Bu süreçte mevsim hastalıklarına dikkat edilmeli, bağışıklık güçlendirilmeli, aşılar ihmal edilmemeli

Maskenin doğru şekilde takılması ve maskenin ellenmemesinin Covid-19’dan korunma açısından oldukça önemli olduğunu hatırlatan Johns Hopkins Medicine ile iş birliği içerisindeki Anadolu Sağlık Merkezi’nden Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko, “COVID-19’a karşı bağışıklık sistemini güçlendirmek için sağlıklı beslenin, şeker ve karbonhidrat tüketimine, uykunuza dikkat edin ve egzersiz yapın” dedi. Bu süreçte mevsim hastalıklarına da dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Elif Hakko, “Bol bol su tüketin, nefes egzersizleri yapın, sigara içmeyin ve maskenizi sık sık değiştirin. COVID-19 salgınına sonbahar-kış aylarında grip ve zatürre salgınlarının da eklenmemesi için aşı olmak önemli. Grip virüsleri de COVID-19 benzeri klinik durumlara neden olduğundan, başta risk grubundaki kişiler olmak üzere herkesin grip aşısı olması yararlı olacaktır. Zatürre aşısı (pnömokok) bebeklere zaten rutin olarak yapılıyor ancak erişkinler için sadece risk grubuna öneriliyor. Ancak COVID-19 açısından koruyuculuğu yoktur. 65 yaş üstü herkesin olması gereken bir aşı. 2-65 yaş arası bireylerde ise sadece bazı tıbbi durumları olanlara öneriliyor. Örneğin kronik akciğer ya da böbrek, kalp hastalığı olanlar, şeker hastaları, kanser hastaları, herhangi bir nedenle dalağı alınmış olanlar bu grupta. Bunun dışında kalan sağlıklı 2-65 yaş arası kişilerin yaptırmasına gerek yok. COVID-19 salgını sürecinde risk grubundaki kişilerin ek solunum yolu enfeksiyonu açısından korunması yararlı olacaktır. COVID-19 aşısı ile ilgili çalışmalar umut verici ancak ilk bulgular olumlu olsa da henüz etkinlik ve güvenirlilik konusunda net bir bilgi yok” şeklinde konuştu.