PAPA, SAHABE, AYETULLAH

Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francis’in yılbaşı törenlerindeki davranışı tartışma yarattı.

PAPA, SAHABE, AYETULLAH

Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francis’in yılbaşı törenlerindeki davranışı tartışma yarattı. St. Peter's Meydanı'nda toplanan kalabalık içinden bir kadının Papa’nın elini tutarak kendisine çekmesi ve bırakmaması üzerine, Papa diğer eliyle kadının eline vurdu.

Vatikan’da yaşanan olayın görüntülerinin sosyal medyada hızla yayılmasının ardından Papa Francis yaptığı açıklamada “Birçok kez sabrımızı kaybediyoruz, hatta ben de.. Ve dünkü kötü örnek için özür diliyorum” dedi.

Bu olay çok önemli idi. Çünkü Katolikler Papa’nın dünya üzerinde Tanrı’yı temsil ettiğine inanırlar. Papa'yı İsa'nın 12 havarisinden biri olan Petrus'un halefi olarak görürler. I. Vatikan Konsili’nde alınan karara göre, papa yanılmazdır, hata yapmaz. Kilise kutsal ruh tarafından sevk ve idare edilmektedir. Papanın ve piskoposların bildirdiklerine itaat gerekir.

Bu yüzden Katolikler için papayı görmek bile ilahi bir lütuf sayılıyor. Vatikan’da aynı meydanda Papa Francis’in yönettiği bir ayini turist olarak izlemiştim. Burada uzak ülkelerden gelen mümin Katoliklerin O’nu gördüklerindeki coşkun duygularına şahit olmuştum.

Son olayda Papa’nın da sıradan bir insan gibi sinirlenip, kontrolsüz bir tepki gösterebildiği, hata yapabildiği görüldü. Katolik Hıristiyanlar arasında Papa’nın yanılmazlığına ve hatadan muaf olmasına dair imanlarını sorgulayanlar olabilecektir.

Gerek mevcut papanın ve gerekse bundan önce görev yapmış olanların, sıradan insanlar gibi (bütün semavi dinlerce ortak olarak kabul edilen değerlere göre) hata yaptıkları, günah işledikleri muhakkaktır.

Hatta tarihte bazı papaların sefil ve iğrenç kişiliklerine dair anlatılanlar bu görevi üstlenmenin insanı yüceltmeye yetmediğinin açık belgeleridir. (Rönesans döneminde adı yolsuzluklarla anılan Borgia ailesinin çıkardığı iki papanın hayatına bakabilirsiniz.)

**************************************

YANILMAZ, HATA YAPMAZ VE ELEŞTİRİLEMEZ MÜSLÜMANLAR

Müslümanlar arasında da “yanılmaz, hata yapmaz veya yapsa da eleştirilemez” olan bir kategori var mıdır?

Bu tür iddialar sahabi (çoğulu ashab ve sahabe) olan yani Hz. Peygambere arkadaşlık eden Müslümanlar için ortaya atılmıştır. Çoğu siyasi saiklerle, onları yüceltici sözler rivayet edilmiştir. Hatta bu sözlerin bir kısmı Hz. Peygamberden sadır olmuş gibi hadis eserlerinde yer almıştır.

Prof. Dr. Mehmet Azimli- “Dört Halifeyi Farklı Okumak / Hz. Ebubekir” adlı eserinde şu bilgileri veriyor:

“Sahabenin hepsinin adil olduğu, her şeyleriyle örnek oldukları, onlara hatalı denilemeyeceği, bu şekilde bir ifadenin zındıklık olduğu, onları tenkit etmenin Kur’an’ı yalanlama ve reddetmek olacağı, onların yanlışlarının içtihat hatası olacağı için yine de sevap kazanacakları iddia edilmiştir.”

“Ayrıca mesele bununla da bırakılmamış, ashabı sevmek iman esasları arasına taşınmıştır. Sahabe olmanın Cennete girmek için yeterli olacağı, onların ne türlü kusurları olursa olsun Cehenneme girmeyeceğini ifade eden rivayetler de hadis kitaplarına girmiştir.”

Yine Hz. Peygamber’den aktarılan “Ashabım yıldızlar gibidir, hangisine tabi olursanız hidayete ulaşırsınız” rivayetinin de sahabeye yapılan haksız saldırılara karşı ve Hz. Ali ile Muaviye mücadelesine kılıf bulmak üzere uydurulmuş olduğu anlaşılmaktadır.

“Doğrusu sahabiler Hz. Peygamberin yakın arkadaşlarından oluşmaktadır. Onlar da insandırlar, hata ederler, günah işlerler. Allah nezdinde diğer Müslümanlardan ayrı bir kategoride değerlendirmelerinin tek sebebi vardır, o da onların güzel amelleridir (işleridir.)”

Gerçekten sahabenin İslam’a olan hizmetleri çok önemli ve değerlidir. Ancak bu Müslümanların hepsinin yanılmaz, hata yapmaz, yapsa bile hiçbir eyleminin eleştirilmemesi gerektiği anlayışının doğru olması mümkün değildir.

İslam kaynaklarında geçen, “savaşta ganimet peşinde koşanlar, büyük günahlardan biri olan savaştan kaçanlar, zina, hırsızlık, içki içmek, yalan söylemek, masum kadınlara (hatta Hz. Aişe’ye) iftira atmak, haksız yere katl yapmak” gibi suçlanan sahabilerin olması, bunlara Hz. Peygamberin gerekli cezaları vermiş olması ashabı kutsallaştıran rivayetlerin doğru olmadığını göstermektedir.

**************************************

İRAN’DA AYETULLAHLAR

Günümüzde Şiî düşünce sahiplerine göre, dinî otoriteyi Ayetullahlar temsil etmektedir. 2013 yılında yaptığımız seyahatte İran’da hemen her yerde, Cumhurbaşkanının değil, İslam Devletini kuran Humeyni ve mevcut Ayetullah’ın resimlerini görmüştük. Yani bu dini otoritenin Cumhurbaşkanlığı makamının da üstünde gücü ve yetkileri vardır.

Doç. Dr. Selim Özarslan’ın yazdığı “Şia’nın Dini Otorite Anlayışı” konulu tezinde konunun açıklamasını buldum:

“Şia’nın otorite anlayışının temelinde Hz. Ali ve soyunun Hz. Peygamber’den sonra Allah tarafından imamete/devlet başkanlığına getirildiği inancı yatmaktadır. Bu anlayışın sonucu olarak imamları, bir nevi kutsallaştırmışlar, peygamberlere has bir özellik olan “günahsızlık”la nitelemişlerdir.

Onlara göre imamların günahsızlığı ya da hatasız oluşları, egemenliği Allah adına kullanıyor olmalarından kaynaklanmaktadır.

Şiilik, imamlar silsilesini on iki imamla sınırlandırmış, onların yerine dinî otoriteyi temsil eden Ayetullah unvanlı yetkin/müçtehit bilginlerini ikame etmişlerdir.

Halen İran’da dinî ve siyasi otoriteyi Ayetullahlar temsil etmekte ve imamların naibleri olarak kabul görmektedirler.

Şia’ya göre imamın naibi olan bu kimse, İmam’ın yetkileriyle donatıldığından mutlak hâkim ve tek otorite olarak kabul edilmektedir. Ona karşı gelmek İmam’a karşı gelmektir. İmam’a karşı gelmek ise Allah’a karşı gelmeyle eş tutulmuştur.

Bu niteleme, Kur’an’ın vahyî temelleriyle uyuşmamaktadır.”

****

Katolik Hıristiyanlık ile Sünni ve Şia Müslümanlığı anlayışları arasındaki bahsi geçen benzerliklerin, gerçekte dini kaynaklı olmadığı kanaatindeyim. Bu inanç benzerliklerinin dinin siyasi amaçlarla kullanılması için tarihte siyasi olaylar sürecinde geliştirilmiş yorumlardan kaynaklandığı anlaşılıyor.

Sünni inanışta günümüze kadar gelen, bir dini veya siyasi otoriteye yanılmazlık ve hatasızlık özelliği atfeden bir akım yoktur. Ancak tasavvuf gruplarından şeyh veya hocaefendisini böyle gören gruplar vardır.

Hatta Tayyip Erdoğan’a “Allah’ın bütün sıfatlarını taşıdığı” gibi iddialar içinde olanlar olduğu gibi, istisnai olarak O’nda yanılmazlık ve hatasızlık özelliği olduğunu sananların da olduğunu göz ardı edemeyiz.

 

02.01.2020

Ruhittin Sönmez