Onlar kaypaklık yapmasın diye sakın ola saklanmayın! Suçu, şikayet edin, hukuk versin cezasını.

Hata (ise de) benimdir, demek büyük bir tekamül gerektirir.

Onlar kaypaklık yapmasın diye sakın ola saklanmayın! Suçu, şikayet edin, hukuk versin cezasını.
Seçimdi, görünürlüktü derken bugün, yine aynı meselenin başka bir boyutuna erişmek istiyorum:)

Kollar bağlı, kurumsal(!) fotoğrafları konuşmuştuk. Peki biz, yolculuğumuzda samimiysek bu dışarıdan nasıl görünüyor? Yaralarımızı açmamak, isimli bir ekol var son yıllarda. İki kişi arasındaki gizli görüşme/fotoğrafların ifşasının bile kolaylıkla yapılabildiği hüzünlü çağımızda, yaralarımızı başkalarına göstermezsek, daha mı güçlüyüz? Bir de şurdan bakalım, “olduğu gibi/olduğu kadar” olursak, bizi kim incitebilir?

Özel fotoğraflarımızın ifşa edilmesinden neden ürkeriz mesela? “İtibar suikastı” deriz belki adına. Sevgili patron görürse diye alkol alırken paylaşım yapmayız muhtemelen bu yeni çağda. Eski sevgili, eski eş gazisi oluruz bazen.
Oysa “her halimle ben, BENİM kabulümdür” desek, saklanmasak, sahip çıksak, kim incitebilir bizi?

Hata (ise de) benimdir, demek büyük bir tekamül gerektirir. Hata (ise de) sorumluluğunu almak, herkesin harcı değildir. Yiğitliktir.

Bir zamanlar yakınında durduğu kimseyi, acısıyla, yarasıyla, fotoğrafıyla, mesajıyla ifşalamaksa yalnızca “kaypakların” işidir. Ve ayrıca SUÇTUR.

Onlar kaypaklık yapmasın diye sakın ola saklanmayın! Suçu, şikayet edin, hukuk versin cezasını.

Hep iyi, hep tatlı, hep mutlu olmak da, gözükmek de zorunda DEĞİLİZ. Yaralarımız gerçek, yorgunluğumuz sahici, içimizi açmak insancadır‼️

Ezgi Erkin Kozanlı

Avukat&Arabulucu
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok