ÖNCE EMEKLER/EKMEKLER BOZULDU

Millî Eğitim programlarımızın da gerçekten millî yapıya kavuşturulması gerekiyor.

ÖNCE EMEKLER/EKMEKLER BOZULDU
ÖNCE EMEKLER/EKMEKLER BOZULDU
Nurullah Çetin
Önce nasıl bir zihniyeti tevarüs ettiğimizin göstergesi olan bir olay: Kitâb-ı Cihannümâ’da anlatıldığına göre İznik’in fethinden sonra Orhan Gazi’ye erkekleri ölmüş, sahipsiz kalmış bazı güzel kadınlar getirirler. Orhan Gazi de bu hatunları gazilerine üleştirip nikâhlarına almalarını emreder. Sonra da şu cümle yer alır: “Pes bu hatunları gaziler tezevvüç edip, hazır ev, hazır avrat bulub geçüb saray gibi evlerde oturavardılar.”
O günün tarihsel şartlarında bu olayda yanlış, haksız hukuksuz, emeksiz ve anormal bir şey yok. Olması gereken oydu ve öyle de olmuş.
Ancak son dönemlerde Türk-İslam değerlerini yok etmeye dönük olarak uygulanan Haçlı Siyonist kültür emperyalizmi, vicdandan yoksun saldırgan küresel kapitalist sistem, haram helal kaydı olmayan salt maddeci, gösterişçi yaşama kültürü propagandalarıyla zihinleri iğdiş edilmiş bazı gençlerimiz arasında hazır ev, hazır avrat bulup saray gibi evlere geçip oturavarmak zihniyeti oldukça yaygınlaşmış durumdadır.
Buna bağlı olarak bugünlerde en çok konuşulan olaylardan biri, fiziksel karşılığı olmayan, kullanımlarına ilişkin yasa ya da kısıtlama getirilmemiş olan, tamamen dijital, şifrelenmiş, sanal para, kripto para şirketlerinin batması, sahiplerinin topladıkları milyarlarca doları sırtlayıp yurt dışına kaçması, mağduriyetlerin yaşanması, ah vahların, feryad ü figanların fezaya ağmasıdır.
En son ve en modern dolandırıcılık sistemlerinden biri budur. Daha önceki dönemlerde banker faciaları yaşanmıştı. Çok yüksek faiz vereceğiz vaadiyle halkın paralarını toplamışlar, sonra da topladıkları paraları alıp kaçmışlardı. Bu ve buna benzer dolandırıcılık sistemlerinin temelinde insanların çalışmadan, üretmeden, terlemeden, emek sarfetmeden, kısa zamanda zahmetsizce çok para kazanma beklentisi yatmaktadır.
Profesyonel dolandırıcılar beleş ve asalak yaşamayı hayat felsefesi yapan kitlenin bu haksız kazanç hırslarını çok iyi tahrik ederler, organize ederler ve daha çok, daha çok hırsıyla gözü ve nevri dönmüş insanları donlarına kadar soyup orta yerde bırakıverirler.
İslam’ın en büyük mücadele alanlarından biri de budur.
Faizcilik, tefecilik, şans oyunları ve kumarın aileleri sürükledikleri felaketleri, bireysel ve toplumsal hayatta açtığı büyük travmaları, trajedileri çok iyi bildiğinden İslam, bunları yok etmek için savaş açmıştır. Bu konularda birçok ayet vardır.
“Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar, fal okları şeytan işi iğrenç şeylerden ibarettir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şüphesiz şeytan içki ve kumar yoluyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?”(Maide, 90-91)
“Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar. Bunun sebebi onların, ‘Alım satım da ancak faiz gibidir’ demeleridir. Hâlbuki Allah alım satımı helâl, faizi ise haram kılmıştır. Artık kime Allah’tan bir öğüt erişir de faizciliği bırakırsa geçmişteki kendisinindir, durumunun takdiri Allah’a aittir. Kim de yine faizciliğe dönerse işte bunlar orada devamlı kalmak üzere cehennemliklerdir.”(Bakara, 257)
Bütün bu şeytan işlerinde beceri, bilgi, emek, çalışma, hak etme, doğal hak, ehliyet, liyakat yok; sadece şansa dayalı kazanma beklentisi vardır. Bu zihniyetin modernize edilmiş şekli, bugün değişik adlar altındaki para oyunlarıdır. Para, gerçek bir malın ya da hizmetin karşılığı olan bir belge ve simge iken, bugün para oyunlarıyla gerçek mal ve emeğin birileri tarafından yağmalanması aracı haline dönüştürülmüştür.
Babası akşama kadar çalışıyor, üç kuruş kazanıyor, oğluna ya da kızına ihtiyaçlarını gidersin diye veriyor. Ancak emek ve beceri ortaya koymadan kısa zamanda çok para kazanma hayalini taşıyan çocuk da onu götürüp tosuncukların kurduğu ultra modern dolandırıcılık kasalarına koyuyor. Tosuncuk da bunları toplayıp yurtdışına yemeye kaçıyor.
Son dönemlerde maalesef Türk gençliğinin çok büyük bir bölümü böyle bir zihniyete sahip. Okuyup çalışarak bir meslek ve iş edinerek, helal yolla para kazanıp onunla onurluca, şereflice, haysiyetlice, alnı açık şerefli bir Müslüman Türk evladı olarak yaşama amacından uzaklaşmış.
Onun yerine şeytan işi yollarla çok para kazanıp onunla altına çok pahalı ve gösterişli araba çekip içine süslü, boyalı, fingirdek, güzel bir yavuklu atıp ortalıkta fink atma hayaliyle yaşıyor. Bu büyük bir felakettir. Bu vatan, bu millet, bu devlet, bu bayrak böyle bir nesle teslim ve emanet edilemez.
Zira en eski zamanlardan bugüne kadar tarih boyunca her dönemde, bu zihniyete sahip olanlar ülke yönetimine geldiklerinde ya da yöneticilere yanaştıklarında veya yasal boşluk bulduklarında kişisel çıkarları ve hırsları için vatanı satmaktan, milleti dolandırmaktan çekinmediler, çekinmezler de.
O halde ne yapmalıdır? Her şeyden önce mesele bir zihniyet ve eğitim meselesidir. Eğitim sadece okullardan ibaret değildir. Televizyonlar, gazeteler, dergiler, internet her kurum eğitim kurumu haline gelmiştir.
Yeni nesiller nasıl eğitiliyor, zihinleri nasıl şekillendiriliyor, duyguları nasıl yönlendiriliyor, kendilerine nasıl bir hayat felsefesi telkin ediliyor, amaç ve hedefleri nasıl belirleniyorsa ona göre bir tavır ve eylem ortaya koyarlar. Bugün birçok “Türkiyeli!” (zira Türk değil) televizyonda gösterilen dizilerin neredeyse tamamında profesyonel dolandırıcı tosuncuk tiplemeleri özenilen kişiler olarak ön planda, çocuklar ve gençler onlar gibi olma hayaliyle yaşıyor.
Bu dizi tiplerinin hemen hepsi çalışmayan, emek ve bilgisiyle öne çıkmayan, çok zengin, nereden geldiği belli olmayan çok paraya, mala mülke sahip, çok pahalı arabalar içinde çok güzel kadınlarla gezen, gösteriş, kibir abidesi gibi dolaşan, ona buna zulmeden, asan kesen, vuran vurduran, baskı kuran, egemenlik alanları kurmuş mafya babası tipler.
Hiçbir dizide emeğiyle, çalışmasıyla, bilgi beceri ve kabiliyetiyle bir iş ve meslek yapan, az para kazansa da namuslu, şerefli, ahlaklı, erdemli bir hayat yaşayan tiplere yer verilmiyor ve böyle tipler rol model olarak sunulmuyor. Hatta böyle tipler varsa da onlar enayi tipler olarak sunuluyor. O halde televizyonlar, dizi, film, müzik, yarışma, eğlence; bütün kültür, sanat, eğlence programları yeniden düzenlenip yapılandırılmalı ve ahlakî değerlerle donanmış, erdemli, düzgün, çalışan, bilgiye, kültüre, sanata önem veren, samimi arı imanlı Müslüman, Türk millî kimlik değerlerinin bilincinde ve bunları çok iyi temsil eden gerçek rol modellere yer verilerek çocuklarımız bunlara özendirilmelidir.
Ayrıca Millî Eğitim programlarımızın da gerçekten millî yapıya kavuşturulması gerekiyor. Çocuklarımıza test çözerek sınav kazandıracak teknik bilgiler verilirken aynı oranda Türk-İslam ahlakı, kültürü de verilmeli, millî ve manevî değerler eğitimi üzerinde yoğunlaşmalıdır.
Din eğitiminde de namaz, oruç gibi ibadetlerin yanında aynı zamanda ticari ahlakın, hakkın hukukun, adaletin, merhametin, çalışmanın, emeğin, arın, namusun, iffetin, şerefin ne olduğu da öğretilmelidir. İslam’da ahlakın sadece cinsel ahlaktan ibaret olmayıp aynı zamanda ticari ahlakın, iş ve çalışma ahlakının, insanlararası ilişkilerde hakka hukuka dayalı sosyal ahlakın da İslam ahlakı olduğu öğretilmelidir.
Türk gençliğinin eğitim öğretim sisteminde Allah’ın Kur’an’da geçen şu ayeti temel ilke olarak genişçe ve ayrıntılı olarak açıklanmalıdır: “Bilsin ki, insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.”(Necm, 53)
Buna göre para, bilgisayar başında sanal para oyunlarıyla, alavere dalavere ile değil ancak çalışarak, emek, bilgi, beceri ortaya konarak, iş ve meslekle elde edilebilir.
Şöhret, haram paralarla elde edilen zenginliğe dayalı gösterişle kazanılan bir değer değil, ancak kabiliyetlerin çalışarak eğitilmesi ve bir beceriye dönüştürülmesi sonucu olarak hakedilen bir toplumsal teveccühtür.
Makam mevki, siyasi parti yandaşlığı, tarikat cemaat üyeliği, masonik yapılanmalara dayalı ideolojik kast mensubiyeti ile değil ancak bilgi, tecrübe, iyi niyet, temiz ahlak, güvenilir kişilikle elde edilebilecek bir şey olmalıdır.
Son söz: Emek bozulmadan ekmek bozulmaz