MERAKIN KUTUSUNU AÇSAK
Önümüzü görebilmek hiç bu kadar zorlayıcı olmamıştı…
Önümüzü görebilmek hiç bu kadar zorlayıcı olmamıştı…
Tam anlayabildim, iplerin uçlarını denk getirdim dediğimde Sisifos Söyleni tadında dağın yamacında kendini bulan sadece ben değilsem, bu hafta biraz iğne çuvaldız batırasım var, hazırsanız başlayalım
Ekiplerimizi motive etmek, onların bağlılıklarını artırmak istiyoruz. Ama piknikler ve küçük hediyeler yetmiyor.
* Yaratıcı fikirlere, sektöre yön verecek projelere ihtiyacımız olduğunu biliyoruz, “açık kapı” cümleleri aynı kişilerden çok benzer fikirler gelmesinden ne kadar daha fazlasını tetikleyebiliyor?
* Çevre duyarlılığı ve sürdürülebilirliği “köşelerinde yeşil yapraklar” olan formatlarda sunumların ilk sırasına taşıyarak, kısa vadeli finansal hedeflerin önüne geçemiyoruz.
* Çeşitlilik ve kapsayıcılık, kadın yönetici sayısından çok daha derin bir yerlerde, yoksa “bıyıklı kadınlar” la birlikte kendimizi alkışlıyoruz.
Buraya kadar dertlerimiz ortaksa devam edelim. Merakı büyütmeye -gerçekten büyütmeye- ne kadar cesaretimiz varsa…
Derdim biraz daha fabrika ayarlarına dönebilmek, havalı masa başında üretilen kavramların arasında kaybolmadan, sadece merakla dinlemekten ve soru sorabilmekten bahsediyorum. Çünkü;
* Fikri olduğu halde söylemekten yorulmuş insanlar “hadi cesaretle sesinizi yükseltin” dendiğinde hiçbir şey yapmıyor, çünkü daha öncesinde dinlemediklerini, görülmediklerini düşünüyorlar.
Sorabilecekleri meraklı sorular, politik doğru olmadığında kariyer planlarıyla ilgili ümitlerini kaybedebiliyorlar.
* Sadece performans sonuçlarını alkışladığımız sistemler oldukça süreçlere yönelik radikal öneriler de kısa- uzun vade ikilemi arasında kaybolmaya mahkûm.
“Merak da ne güzel” demenin ötesine geçmek niyetiyle Ken Wilber’in Integral Modelini merkeze alarak, filozofları da bu sohbete davet etmek istiyorum.
Model kendini açıklıyor, dikey eksen bireysel ve kollektif olarak adlandırırken, yatay eksende iç ve dış dünya diye devam edebiliyoruz.
* Derin İçsel Merak (Bireysel ve İç Dünya)
Sol üst çeyrekte içsel yolculuğumuz, kendimizle kurduğumuz diyalogu derinleştirdiğimiz, liderlik eğitimlerinin “Kendine Liderlik” başlığındaki konulara geldiğimiz yerdeyim.
Soren Kierkegaard’ı da çok yakıştırmış olabilirim, gerçek özgürlük için kişinin kendini anlamaya çalışmasını varoluşçuluğun ilk referans ismiyle aktarabiliriz.
Lao Tzu’nun doğal akışa uyumdan gelen içi huzuru ve dengeyi ve Eckhart Tolle’un “Şimdinin Gücü” kitabını yeniden baş ucumuza getirebiliriz.
Liderlere birkaç meraklı soru:
1. Kendinizden başlayarak ekibinizin içsel gelişimi için neler yapıyorsunuz?
2. Organizasyon ve oradaki pozisyonunuzdan doğru baktığınızda, bireylerin anlam bulmaları/ yaratabilmeleri için nasıl bir alan yaratabilirsiniz?
3. Merak, boşluğu seviyorsa, boş zaman yaratmak için nasıl bir çabanız var? Ya da ajandalarda iki toplantı arasındaki boşluklarda hiçbir şey yapmadan durabilen çalışma arkadaşlarınız var mı?
* İlişkisel Merak (Bireysel- Dış Dünya)
Artık kendi içimizde olmanın ötesinde diğeri ile nasıl ilişki kurduğumuzu anlamaya çalıştığımız yerdeyiz. Kurumlar diyaloglardan oluşuyorsa, her diyalog ile bir dünya inşa ediyorsak, kendimizi keşfetmek için de diğerine ihtiyacımız olduğunu hatırlayalım.
İlk isim yine varoluşçulardan gelse Martin Buber’i referans verebiliriz. Friedrich Nietzsche ile de deve-aslan ve çocuğun yolculuğuna eşlik edebiliriz.
Meraklı soruların adresi tabii ki liderler:
1. Çalışanların gerçekten mevcut durumu sorgulaması için hangi alanlarınız var?
2. Ya da sistemleriniz sorulan soruları yeterince ödüllendirebiliyor mu?
3. Farklı departmanlar olabilir, ya da hiyerarşinin farklı düzeylerinden devam edebiliriz, birbirinizin dünyasını ne kadar anlayabiliyorsunuz?
* Merakın Ortamla Bir İlişkisi Var (Kollektif- İç Dünya)
Bu çeyrekte takım içinde kalabiliriz, kurum olarak da biraz daha çerçeveyi büyütebiliriz belki, nasıl tercih ederseniz hepsi olur… Ancak Peter Senge’ye gönderme yaparak içinde bulunduğumuz sistemi değiştirmenin zorluğunu da hatırlayarak, “balık ve su ilişkisi”
eğer hepimizin aklına düşüyorsa bu bir tesadüf olmasa gerek
Martin Heidegger ile birlikte bu dünya ile nasıl bir ilişki içinde var olabildiğimizi sorgulayabiliriz. Devamında da çok uzağa gitmeden Hannah Arendt’i davet ederek ortak alan ve eylemde bulunmanın önemini savunabiliriz, meselemiz topluluğun merakı ne de olsa..
Meraklı sorulara gelirsek:
1. Çeşitliliği ve farklı bakış açılarını nasıl davet ediyorsunuz? Kozmetik bir yerden değil, düşüncelerin çeşitliliğini tartışmaya ne kadar hazırsınız? Ofisin kahve alanında konuşulanları bu lensle dinleyebiliriz mesela, haklı çıkma ya da kendimizi defalarca anlatma derdine düşmeden
2. Organizasyonun bir parçası olmak “ One XYZ” dersem daha iyi anlatabilirim sanırım, tabii ki değerli, ancak bir de gözden kaçırmasak dediğimiz denge var. Kendi bireysel değerlerimi koruyarak ortak değerleri nasıl yansıtabiliriz? Yoksa aynılık tuzağına mutlulukla düşebiliriz.
3. Organizasyonun ya da takımın rutinleri belirsizliğe karşı güçlü bir zemin olmakta birlikte, kendimizi ve birbirimizi zorlamanın önüne de geçebilir? Belki meraklı soruları bir rutine dönüştürebiliriz… Kendimi tutamayıp tavsiye yazmış olabilir miyim?
Sistematik Merak (Kolektif ve Dış Dünya)
Ekosistem sözcüğünü hakkıyla kullanabileceğim yere geldim. Dış dünyaya ne kadar açılabiliyoruz, müşteriler, tedarikçiler, dernekler, üniversiteler, toplum ve tüm çevre diye listeyi uzattığımızda karmaşık dünyanın içinde olduğumuzu bir kez daha hatırlıyoruz.
Tabii ki Michel Foucault’nun oyun alanı burası, meraktan bahsettiğimizde, soru sorma cesaretine de geliyorsak ister satır arasında arayalım, ister başlık olarak büyük harflerle yazalım konu “Güç” konusu. Gücü kim elinde bulunduruyor? Gücü kim kimlerle nasıl paylaşıyor? Bir arkeolog tadında alt katmaları sorguladığımızda, mimari yapılara ya da Byung- Chul Han ile birlikte dijital dünyanın dinamiklerine olumlu performans baskısına gelebiliriz..
O zaman bir ton daha zorlayıcı meraklı sorulara hazırsanız
1. Dışardaki dünya ile nasıl bir ilişkiniz var? Kopyala yapıştır aforizmalar ya da mega trend cümlelerinin ötesinde deneyimlerinize dayanarak neler söyleyebilirsiniz?
2. Öğrenmeyi, işin kendisine dönüştürebilmek adına neler yapabilirsiniz? Kararların mümkün olan en alt düzeyde alındığı, herkesin yüksek sorumlulukla iyileştirme/ gelişim çabasını ortaya koyduğu ve dış dünyadan oyuncular da davet ederek rekabetle iş birliğe kadar devam edebiliriz? Farklı sektörlerin regülasyonları burada zorlayıcı olsa da daha yaratıcı fırsatlar tarafından da durumu okuyabiliriz.
3. Geniş perspektifte güç dinamiklerini, organizasyonun toplumdaki etkisini tüm açıklığı ile tartışmaya nasıl açabiliriz?
Merak tanımını sadece soru sormakla kısıtlamadan, kendi sorduğumuz soruların, birbirimizin sorularının peşinden ne kadar gitmeye ruhumuz olduğunu da katarak yapmak için güzel zamandayız. Yeni bağlar kurmak, bağlarımızı güçlendirmek umudumuzu, yaşama sevincimizi büyütmekse, o zaman merakımız bol olsun
İçinde bulunduğumuz ortamda, takımlarda, kurumlarda meraka alan açmaya niyetimiz varsa, merak güzellemelerinin ötesinde sistemsel değişimleri de değerlendirmeye başlamalıyız
Merakımız bol olsun,
Mine, Göktürk
Mine Kobal Ok
- minekobalok.com (Kişisel)
- mct.com.tr (Şirket