MEMİL İLE ALİS

Nerdeyse bir “Susma orucu” gibi mühürlenen bir konuyu anlatayım sizlere

MEMİL İLE ALİS

MEMİL İLE ALİS

Sivaslı hemşehrilerim

Leyla ile Mecnun'u bildiniz değil mi?
Kerem İle Aslı'yı da bildiniz değil mi?
Ferhat İle Şirin'i de bildiniz değil mi?
Peki Memil ile Alis'i duydunuz mu?

Anlatayım bildiğim kadarı ile…

Günler anası koynuna dürülüyor değil mi? Kim der idi ki birgün Bedros' un Kirkor, Sivas Bezirci Mahallesindeki hayatları yazacak. Hep derim ve yine derim ki, bende bir hüner yok! Bu cılız bedene Kudretli Tanrım kitap gibi bir hafıza kaydı bahşetmiş…

Sene bilirim ki 1946… Bezirci Mahallesi… Kıtlık, fakirlik, yoksulluk kol gezer idi. Herkes ekmeğini, aşını bölüşürdü. Bu bizim Sivas'ımızda her millet dilediği gibi yaşar idi kimse kimseye necisin kimsin demez idi. Türk, Ermeni, Kürt, Çerkez herkes kendi ekmeği derdinde idi.

Nerdeyse bir “Susma orucu” gibi mühürlenen bir konuyu anlatayım sizlere. Ne de olsa pek çoğu şimdi Tanrı huzurunda…

Memil ile Alis…

Bir sevda hikayesi ki masal zamanları gibi. Memil kim mi? Elinden her bir işi gelir. Duvar, dülgerlik, demircilik, ustalık, amelelik ne derseniz deyin. Karayağız bir Türk genci…

Peki Alis ne mi? O da kara bir Ermeni kızı..

Memil, başka mahallede oturur; Alis, Bezirci'de. Bir seferinde rastlaşmışlar bir düğünde. Alis baş çekmiş halayda, Memil'in gönlüne gölgesi inmiş. Alis'in gönlüne de Memil'in gölgesi inmiş.

2 sene bu sevda sessiz sedasız yeşermiş. Kimseye aşikâr etmemişler. Bir birilerinin adını dile düşürmemişler… Amma Memil abinin Bezirci'ye çok gelmesine işkillenmiş mahalleli. Bilmişler bir sevda hikayesi var. Derler idi ki mahalle kızları; “Alis bir mendil işlemiş vermiş Memil'e” Memil koklar imiş mendili… Bezirci'de konu bilinir fakat kimse laf söz demezmiş.

Memil de Alis de çok sevilir herkes yakıştırırmış. Elbette aracılar girmiş Memil'i ikna etmişler. Alis'in babası “Vermem İstanbul'daki akrabama vereceğim” demiş. Bir gün gecenin vaktinde Memil abi bize geldi. Bezirci mahallesindeki bahçeli evimize. Babam Bedros Ustayla konuştu. Onlar konuşurken biz onları “kişifledik.” Babama dedi ki “Bedros kirve, oğlunu öldürdüm ocağına düştüm. Yapsan yapsan bu işi sen yapan. Sen bir dünürcü git kurban olayım.”

Babam Bedros Usta ile Anam Manuşak Hatun sever idiler Memil Abiyi. Memil abinin bakışlarına bigâne kalmadılar. Vardılar dünürcü gittiler. Yok demiş Sargis Usta. Vermem, daha gelmeyin demiş.

Kurban olduğum babam ile anam elleri koynunda döndüler. Memil abi vaziyeti görünce onun da eli koynunda kaldı. Babam dedi ki “Bizim Sargis Usta'da Urum inadı var, yok diyor” dedi.

Memil Abi birkaç hafta sonra Alis ablamın yamacına çıkmış. Demiş ki “Gidelim buralardan seni alıp kaçırayım.” Alis abla demiş ki “Babam yok diyor, biz küçükken anasız kaldık babam büyüttü. Babamın şapkasını yere düşüremem, var git yoluna Memil.” diyor. Ve sonra da yine “İşlemeli bir mendil” veriyor… Memil abi onu hep göğsünde taşıdı herkes bilirdi Bezirci'de… Hiç de kimseye konuşup dile düşürmedi bildiğimiz.

Memil abi daha da çıkmıyor Alis ablanın karşısına. Bu karşılaşmadan sonra Adana'ya iş için gidiyor yani başını alıp gidiyor bildiğimiz. (Şaşırmayın bizim Anadolu'muz insanı böyledir işte. Şimdi kalmadı öyle. Her şey dile düşer oldu, kıymetsizleşti…) Bir yıl geçmedi ki ihtiyar anasını ve babasını kardeşlerini de bir gece vakti gelip götürdü Adana'ya…

Bezirci'de bu sevda hikayesi gizli gizli konuşuldu. Amma hemşehrilerim, hatıraları zedelenmesin diye kimse bilmedi kimse dile düşürmedi. Ama herkes dilden dile gönülden gönüle bu hikayeyi hayran hayran dinlediler. Alis ablam da hakikaten İstanbul'daki akrabası ile evlendi. Sonra Avusturya'ya gittiler.

Memil abiyi pek çok Sivaslı Adana'da görmüş. Hiç bu konulara girmemiş. Yurt yuva kurmuş amma o konuşkan insan suskun olmuş.

Alis ablayı da bizim Sivaslı Ermeni cemaatinden görenler çok olmuş Avusturya' da. Sivas deyince bir daha dermiş, sessiz sessiz ağlamış…

Kirkor DEĞİRMENCİYAN

 
Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, oturuyor