“Küçük bir kızım var, onu biraz büyütüp ölmeyi düşünüyorum”

“KAPININ ÖNÜNE ÇÖP KOYMAYA BİLE ÇIKAMIYORUM”

“Küçük bir kızım var, onu biraz büyütüp ölmeyi düşünüyorum”

13 yıldır panik atak rahatsızlığı bulunan ve evden çıkamayan, son çare olarak intiharı düşünen bir kadının ilahiyatçı Dr. Arif Arslan’a gönderdiği e-mail bu cümleyle bitiyordu...

 

MASUMLAR APARTMANI'NIN SAFİYESİ GİBİ 

 

Sonra ne mi oldu? Masumlar Apartmanı isimli televizyon dizisindeki Safiye gibi, apartmandan dışarı adımını atamayan kadın, 13 yıllık panik atağını duayla 12 günde yendi! Hayata tutundu, dışarı çıktı hatta şehirlerarası yolculuk bile yapıyor.

 

Dr. Arif Arslan, Sena Yayınları’ndan çıkan Vesvese isimli kitabında, intiharı düşünen çaresiz bir kadının hayata bağlanma hikayesini özetle şöyle anlatıyor:

 

“İsmi mahfuz bir hanımefendi mail adresime bir mesaj yazıp isminin esması ile dua etmek istediğini ve bunu bulup göndermemi rica etti. Bulup gönderdim. Bir mail daha geldi çok geçmeden ve sıkıntılarından bahsetmeden OKB (Obsesif- Kompülsif Bozukluk) kısaca obsesif, duygu durum bozukluğu teşhisi koyulmuş ilerlemiş panik atak, manik depresif durumlardan ve cin ve şeytan tasallutuna sebep olan durumları sordu, bunlara da cevap verdim ve sık sık sorunca tanışıp manen yakınlaştık. Ayrı şehirlerdeydik ama mail yoluyla haberleşme devam ediyordu.

 

Önce anlatmak istemedi sonra ısrar edince şunları anlattı:

“Neyle geldiğini bilmiyorum ama ya bir korkuyla veya dikkatsizlikle yaptığım bir şeyle, bir hareketlerimdeki bir açıkla geldi. Üniversitede okurken 2. veya 3. sınıftaydım. Sonra da yavaş yavaş ilerleyip bu hale geldi ve bir daha gitmedi...”

 

Bu yüzden acele ve yanlış bir evlilik yaptığını ve sığınmak için bir yer ararken evlendiğini söyledi. Gerisini kendi ağzından dinleyelim:

 

“KAPININ ÖNÜNE ÇÖP KOYMAYA BİLE ÇIKAMIYORUM”

 

“Evliyim ve bir çocuğum, bir de işimiz var. Eşim ilgileniyor ve ben de yardım ediyorum ama evden. Zira dışarı çıkamıyorum yalnız kalmaktan, başıma bir şey gelmesinden veya ben birine bir şey yapmaktan korkuyorum. Yalnız hiçbir yere gidemiyorum. Çeşitli korkularım var. Hatta bazen eşimin işine bile gidemiyorum zaten işlerimiz de iyi gitmiyor, son günlerde iyice bozuldu. Bu yüzden bu aralar epey sıkıntıdayız. Ben kapının önüne çöp koymaya bile çıkamıyorum. Kredi kartım, bankamatik kartım ve hatta otobüslere binmek için kullanılan kartım yok ve hiç olmadı. Olsa da yalnız hareket edemediğim için ne işe yarayacak, yıllardır otobüse binemiyorum. Çantamda her kadının çantasında olan şeyler, ayna tarak, makyaj malzemeleri ve cüzdan gibi şeyler yok, para yok, şu yok, bu yok, sadece çocuğumun bezleri var...

 

Lütfen bana yardım edin! Sizi ve konuşmalarınızı hep ta- kip ediyorum ve beğenip takdir ediyorum. Son çaremsiniz...

 

“KİLO ALDIM, KENDİME GÜVENİM KALMADI” 

 

13 yıldır gitmediğim doktor kalmadı. Kullandığım ilaçlar yüzünden kilo aldım ve kendime hiç güvenim kalmadı, özgüvenim yok. Korkularım tavan yapıyor.

 

Aynı mahallede bulunduğum ablama bile yalnız gidemiyorum. İstanbul’da tedavi oluyorum ama eşim getirip götürüyor. Ona da her ay ayrı bir sıkıntı ayrı bir masraf yapıyoruz. Faydası da olmuyor keşke iyileşsem de yapsak ama o da yok. İlaçlar sadece uyku ve sakinleşmek için kullanılan türden. Küçük bir kızım var demiştim. Onu biraz büyütüp ölmeyi düşünüyorum...”

 

Çok hazindi ve İstanbul’a çağırdım. Birkaç gün sonra bir hafta sonu geldiler. Eşinin yanında hayat hikayesini bir daha anlatmasını istedim ve kendi ağzından dinledim. Anlatmaya başlayınca ayrı bir atmosfere girmişti sanki. Yer yer gözleri yaşardı dudakları titredi ve hem ağladı hem de beni ağlattı.

 

“Tamam” dedim durumu anlamıştım çünkü ve “Şifa için yapılabilecek şeylere geçelim. Fayda görmeniz dileğiyle biraz da biz bir şeyler yapalım, inşallah başarırız...” dedim... 

 

Sonra da gelişmelerden beni haberdar edin diye gönderdim. Bu arada bana yazıyordu her gün. Artık kurtulmak için cesaretinin gelmeye başladığını söyledi ve ben de ona 11 günü geçsin en azından dedim...

 

DIŞARIYA İLK ADIM

 

Sonra hafta sonu geldi. 12. gündü sanıyorum. Beni aradılar dışarı çıkması için bir alıştırma yapmak istediğini söyledi hava güzeldi ve çıktılar. Eşiyle bir yere kadar gittiler. Sonra eşi karşı kaldırımda kendisi de bir taraftan yürümeye başladılar benimle de telefonla görüşüyorduk. Telefonu kapatmasını ve onları görmeyecek şekilde hızlanıp ilerlemesini söyledim. Üç-beş dakika sonra yine aradı:

 

“Galiba başardım dedi. Hiçbir şey olmadı. Taş düşmedi, araba çarpmadı, kimse bana bir şey yapmadı ve ben de kimseye bir şey yapmadım. Hatta kimse bana ters bakmadı ve aldırmadı bile. Ben de kimseye aldırmadım...” dedi ve gülüştük...

 

Ertesi gün markete yalnız alışveriş yapmak için çıkmasını istedim, gitti ve telefonla takip ettim. Onu da başarmıştı. 

 

Bir ay kadar sonra Trakya’daki bir ilde yaşayan ailesinin yanına gitmek istediğini söyledi. Ben cesaretlendirip gitmesini söyledim ve gitti.

 

Sırada ne vardı? Doktoruna gitmek ve kontrol ettirmek. Üstelik yalnız ve tek başına...

Nitekim Nişantaşı’nda özel polikliniği bulunan ve yıllardır kendisiyle ilgilenen doktoruna gitmiş ve durumu anlatmış. Doktor hayret etmiş. “Bu dünya tıp literatürüne geçecek bir olay” demiş. Benim kanaatimce de öyle...”