Koronavirüsün 100 gününde Türkiye ekonomisi
Koronavirüs salgını tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bir ekonomik fatura çıkardı.
Koronavirüs salgını tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bir ekonomik fatura çıkardı. Peki, ekonomi yönetimi bu faturayı sınırlamak için hangi önlemleri aldı, bu önlemler ne kadar etkili oldu? Bir kronoloji…
Koronavirüs salgını dünya ekonomisinde 1930’larda yaşanan bunalım döneminden bu yana görülen en sert etkiyi yaratırken Türkiye ekonomisinde de alınan önlemler ekonomik faaliyetin yavaşlamasına neden oldu.
Türkiye ekonomik faaliyetin canlanması için 250 milyar TL’yi aşan mali teşvik paketini devreye sokarken emek tarafında da işten çıkarmaları yasakladı. Bunun yanında Türkiye salgına tüm dünyada olduğu gibi parasal genişlemeyle karşılık verdi.
İşte salgının ilk 100 gününde koronavirüs salgınına karşı Türkiye ekonomisinde yaşanan önemli gelişmeler:
7. gün: Merkez Bankası’ndan acil faiz indirimi
Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de koronavirüs salgınına karşı ilk tepki faizleri indirmek oldu. ABD Merkez Bankası’nın iki olağanüstü toplantıyla faiz indirmesinin ardından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da (TCMB) olağanüstü bir toplantıyla faizleri 1 puan aşağı çekti.
8. gün: Hükümetten 100 milyar TL'lik paket
TCMB'nin para politikasındaki ilk yanıtının ardından hükümetten mali destek paketi açıklaması geldi. Büyüklüğü 100 milyar TL olarak açıklanan ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’ başlıklı pakette krizden en çok etkilenecek sektörlerin vergi, SGK yükümlülükleri ve borçları ertelendi. Virüs tedbirleriyle ödemelerini yapamayacak firmalar için mücbir (zorlayıcı) sebep notu düşülmesine olanak sağlandı.
Vergi uzmanı Nedim Türkmen bu paketten çıkan mücbir sebep düzenlemesinin sadece 16 sektör için belirlendiğini, bu durumun da birçok vergi mükellefini dışarıda bıraktığına dikkat çekiyor. Türkmen, bu süreçte geçici vergide erteleme kararı çıkmadığına vurgu yaparken tüm mükelleflerin mücbir sebep kapsamına alınması gerektiğini belirtiyor.
Kısa çalışma ödeneği ile çalışmaya ara veren iş yerlerinde çalışanlar için gelir desteği sağlanırken ihtiyaç sahibi ailelere 2 milyar TL’lik kaynak ayrıldı. Bunun yanında pakette yer alan 500 bin TL’nin altındaki konutlar için asgari peşinat oranının yüzde 10’a düşürülmesi gibi düzenlemeler de tartışma yarattı.
Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necip Çakır da, hükümetlerin açıkladığı paketin daha çok işverenlere teşvik niteliğinde olduğunu, bu gibi teşviklerin de mevcut gelir adaletsizliğini artırdığına dikkat çekiyor. Türkiye’de açıklanan paket ile vatandaşlara sadece tek seferliğine bin TL verildiğini belirten Prof. Dr. Çakır diğer kaynakların işverenlere yönelik olduğunu vurguluyor.
13. gün: Kısa çalışma ödeneği başvuruları başladı
İlk pakette yer alan kısa çalışma ödeneği imkanı için başvurular alınmaya başlandı. İş dünyası ilk yapılan başvurularda bürokratik işlemlerin fazla olmasının söz konusu imkanın işlevini kısıtladığı yönünde şikayetlerde bulundu.
Vergi uzmanı Nedim Türkmen kısa çalışma ödeneği başvurularında işverenlerin sıkıntılar yaşadığına dikkat çekerken, devletin üç ay boyunca tüm çalışanların maaşlarını karşılayarak evlerinde kalmalarını sağlamanın daha uygun bir tercih olabileceğini belirtiyor.