Kendinizle bir savaşınız var mı?

Bazen kişi markalarını çalışırken bu soruyu sorarım ben.

Kendinizle bir savaşınız var mı?


Bazen kişi markalarını çalışırken bu soruyu sorarım ben. Çünkü savaşta olanlar her zaman kendini belli etmez ve bazı savaşlar yıllarca sürmesine rağmen kazananı olmaz.

Savaşın ne olduğu, nasıl biteceği benim alanım değil orada işi kişiye ya da alanın uzmanlarına bırakırım ama fark ettirmek benim için yeterli.

Çünkü bazen “Yapamam, olmuyor, başaramadım, yetersizim,” diyen iç seslerle karşılaşırız.
“Videoda iyi çıkmıyorum.”
“Fotoğrafları silsek mi?”
“Ben yazamam ki.”
“Etkinliklerde kalabalığa girmesem olur mu?”
“Yazdıklarımı kimse okur mu? Ya beğenmezlerse?”
“İnsanlar beni iş yerinde-sosyal medyada ya sevmezlerse?”


Bu gibi cümleler bazen yalnızca birer bahane gibi görünür ancak bazen de derinlerde yatan bir savaşın izlerini taşır.

Kişisel marka çalışmaları yaparken benim için bu süreç hayali bir kişilik yaratmak değil, kişinin kendi dünyasında, kendi gerçekliğiyle var olmasını sağlamak anlamına geliyor.

Bu kişinin kendisini daha iyi anlatabilmesi, daha güçlü konumlandırabilmesi için bir yolculuk. Ancak bunu yapabilmek için önce kendimize koyduğumuz bariyerleri ve içsel savaşları kontrol altına almak gerekiyor. (Bu noktada iyi ki yanımızda çok kıymetli psikolojik danışmanlarımız, psikologlarımız var tabii.)

Nereden mi biliyorum? Çünkü yıllarca kendiyle derin bir savaşta olan biri olarak insanın kendine karşı kazanmasının bir anlamı olmadığını da bildiğim gibi biliyorum. Kendimizle bazen sessiz savaş veriyoruz ve bunun kazananı olmayacak.

O yüzden fark etmek, kendimize rağmen yola çıkmak, bazen ileri gitmek, bazen geri gittiğimizde olsun deyip yeniden ilerlemek ama her zaman en temel konunun önce kendimizle doğru bağı kurmak olduğunu bilmek önemli.

Düşünsenize en son hangi savaş sizi çok istediğiniz bir şeye başlamaktan ya da gitmekten geri tuttu mesela? Size bir anda kötü ve yetersiz hissettiren aslında kimdi? Çevre mi yoksa kendiniz mi? Kendinizin arkasında olsaydınız gerçekten kötü hisseder miydiniz? Yoksa çok daha güçlü mü olurdunuz?

Bence bunu bir düşünün

Gamze Nurluoğlu

Linkedin’de Lider İletişimi ve İşveren Markası I Kişisel Markalama I Sosyal Medya