KAYI BOYUNDAN ALTI BOY TÜREDİ

Sarıkeçililerin dili başlıbaşına incelenecek bir konudur.

KAYI BOYUNDAN ALTI BOY TÜREDİ
KAYI BOYUNDAN ALTI BOY TÜREDİ; Karakeçili,Sarıkeçili,Kurtlu,Atçekerler,Haculu,Kızılkeçili
Toroslarda dumanı tüten kara çadırın son sahipleri: Sarıkeçili Yörükleri
XI.Yüzyıldan itibaren kendilerine Türkmen de denilen Oğuzlar'ın
Türkiye Türkleri ile Iran, Azerbaycan, Irak ve Türkmenistan
Türkleri'nin ataları olduklarını biliyoruz.Sarıkeçili oymağının Sarıkeçi, Sarıkeçili (Sarıkeçilü), Sarıkeçilili (Sarıkeçülülü) , adlarıyla da anıldığını İçel, Aydın, Konya, Karahisâr-ı Sahib, Akşehir ve Saruhan sancakları, Doğanhisarı Kazası (Konya sancağı), Antalya Kazası (Teke Sancağı), Eğridir, İsparta, Burdur, Dazkırı ve Uluborlu kazaları (Hamid sancağı), Tavşanlı, Honoz Kazası (Kütahya sancağı) onların yaşadığı çevreler idi.Sarıkeçililerin bütün varlığı deve, davar ve deve sırtında taşınan ev eşyalarıdır.Düğün ve cenaze merasimleri en yakın köyde yapılır. Ölüleri hayvan sırtında yakın bir köyün mezarlığına taşınıp gömülür, ölüleri dağda bırakma adeti yoktur. Düğün için kız tarafı başlık alır. Başlık deve ve keçi olduğu gibi kısmen altın ve nakit para da olabilir.(bu adet günümüzde kaybolmuştur.Başlık parası yok diyenlere en büyük kanıtım annemdir .Başlık parası adı altında bu para ,sadece bir destek ve yardımdır .Ödeyemeyenler de sevdiği kızı kaçırırlar .Sarıkeçililerin dili başlıbaşına incelenecek bir konudur. Çok güzel Türkçe konuşurlar. Kadınları erkekten kaçınmaz. Yabancı erkeklerle beraber otururlar ancak konuşmaktan imtina ederler.islamiyete olan inançları tamdır. Sarıkeçili çadırı 5 direklidir. Boyu 2 metreyi bulan "orta direk", bu
direği aynı çizgi üzerinde karşılıklı 2 de yan direk takip eder. Boyları
ortadireğe göre 10 cm. kadar kısadır.Kapı kısmı güneye açılır.
Ancak günümüzde pek çok aile artık göçerlikten vazgeçip şehirlere, kasaba ve köylere yerleşip, yurt tutmuşlardır. Devletin iskâna zorladığı dönemlerde yerleştirilenler, ayrıca Osmanlı döneminde Balkanlara götürülen Yörükler var. Asla kimliğini kaybetmemişlerdir ve bugün gerek konargöçer, gerekse yerleşik hayatın temsilcisi olsun, herkesi içine alan ortak bir ifade biçimidir.
“Ekin ekme eğlenirsin /
Bağ dikme bağlanırsın /
Sür sürüyü, çek davarı /
Günden güne beğenirsin”.
Göçebeliğin her şeye rağmen bugün de devam etmesinin temel nedeni, yaygın kanının aksine ekonomik yetersizlikler değil, bu kültürün mülkiyete ve yazıya uzak duran kararlı felsefesidir.
Göçebe kendini yoldaşının tüyüyle, keçi kılıyla örter. Kıl çadır yani yurt onun için yalnızca ev değil, aynı zamanda keçilerle arasındaki bağın hiç kopmayan bir mührüdür. Sarıkeçili Yörükleri kendilerini hiçbir zaman tek duyunun güdüsüne hapsetmiyor, beş duyularını
ve sezgilerini aynı anda işletiyordu. Tat alırken tenindeki
rüzgârı hissedebiliyor, konuşurken koku alabiliyor ve en
ince sesleri bile işitebiliyor.
Göçebe toplumlarda geçim kaynağını oluşturan hayvancılık Yörük
müziğini anlama açısından büyük önem taşımaktadır.Göç esnasında kolay taşınabilen kaval, sipsi, düdük gibi üfleme çalgılarla
seslendirilen şarkılar hayvancılık ile ilişkilendirilmektedir. Çobanlıktan kaynaklı çalgı icra etmenin genelde erkeklere özgü olmasıyla birlikte, çalınan ezgiler de hayvanların hareketleri ve hızlarıyla ilişkilendirilmektedir.“Boğaz havası”, başparmak ile gırtlak üzerine değişik tonlarda ses baskıları yaparak yani bir tür perde görevini yerine getirerek, boğazdan çıkan sesleri değiştirip kaval sesine benzer bir müzik meydana getirmek suretiyle
gerçekleştirilmesidir.Sarıkeçili aşiretinde, etnik kimliklerinin oluşumu, konakladıkları bölgeler, gelenek-görenekleri onları diğer Yörük aşiretlerinden farklı kılmış, bu farklılık kendi müziklerini ve kimliklerinin oluşumunu doğurmuştur.
Sarıkeçili Yörüklerin isminin nasıl oluştuğuna dair anlatılan efsane de şöyledir: “Büyük bir göçebe Türk topluluğu göçe başlar. Göç esnasında göçebe pastoral topluluk su bulamazlar. Susuzluk yaşamaktadırlar. Oğuz boylarından bir gurubun sarı renkli keçisi ağız bölgesi ıslak olarak bir yerden geldiğini fark ederler. Sarı renkli keçinin su içmek için bir yerlere gittiğine karar verirler. Sarı renkli keçiyi takip ettiklerinde kendilerini suyun kaynağına götürür. Göçerler çok mutlu olurlar. Suyu nasıl bulduklarını soranlara, hani şu sarı keçisi olanlar varya ha o Sarıkeçililer buldu derler. O günden sonra Oğuz boyunun bu koluna Sarıkeçililer diye hitap edilmiştir”
Sarıkeçililer yalnızca, dini inançları ve halk inanışlarıyla kendilerine ait bir kimlik oluşturmaktadırlar.
Eğitimci ,Tarihçi Yazar
Akcan Mir
Fotoğraf :Osman Demirelli (Nam-ı diğer Alaboyun oğlu)
Ali Bedel
Burdur Aziziye Şenlikleri
Yararlanılan Kaynaklar;
SARIKEÇİLİLER
Hilmi Dulkadir.
SARIKEÇİLİLER SONSUZ GÖÇ
Güven Eken