Hızlı Dijitalleşme Siber Güvenlik Farkındalığının Önemini Artırdı.
Siber saldırıların sıkça görüldüğü siber uzay kavramı her geçen gün hayatlarımızda daha fazla alan kaplıyor
Siber saldırıların sıkça görüldüğü siber uzay kavramı her geçen gün hayatlarımızda daha fazla alan kaplıyor. Özellikle pandemi sürecinin beraberinde getirdiği hızlı dijitalleşme, siber güvenliğe ihtiyaç duyulan yüzeylerin artış göstermesine neden oluyor. Hızlı dijitalleşme gereksinimi sonucunda birçok kurum ve kuruluş kontrolsüz bir dönüşüm sürecine girdi. Normal şartlarda planlanmış ve üzerinde pek çok testler yapılmış sistemlerin devreye alınması gerekirken, pandemi şartları gereği bu standartların bir kısmı göz ardı edilebiliyor. Siber saldırılardan kaynaklanan maddi hasarın dünya genelinde son 5 yılda %100 artarak 6 trilyon Amerikan Doları seviyesine ulaşması, önümüzdeki süreçte oluşabilecek potansiyel hasarlardan korunmak için siber güvenlik farkındalığının önemini artırıyor.
Siber saldırganlar banka bilgilerinden, kişisel sağlık verilerine ve sosyal medya hesaplarına kadar kişisel ve mahremiyeti olan bilgilere ulaşmaktadırlar. Bireylerin kendi siber güvenliklerinin yanı sıra çalıştıkları kurum ve kuruluşların da siber güvenlikleri bireylerin farkındalığından ve eğitiminden başlıyor. Büyüklük, sektör ve coğrafyadan bağımsız olarak siber suçlar sınır tanımıyor. Kullanıcıların eğitilmesi ve farkındalıklarının artırılması, siber risklerin yönetilmesini kolaylaştırmakta, yaşanacak saldırıların engellenmesini veya etkilerinin en aza indirilmesi için önem taşımaktadır.
NATO gibi uluslararası güvenlik organizasyonlarında siber uzaydaki kriminal ve terörist faaliyetlerin engellenmesi konusunda eğitimler veren SiberZincir CEO’su Sinan Eraydın, siber güvenlik farkındalığının önemini vurguluyor. Siber güvenliğin farklı katmanlarının olduğunun altını çizen Eraydın, kullanıcı temelli zafiyetlerin eğitim ile giderilmesi sonucunda, oluşabilecek risklerin %50’ye varan oranlarda azaltılabilmesinin mümkün olduğunu belirtiyor. Eğitim ile azaltılacak riskler yüksek teknoloji yatırımları ile azaltılabilecek risklerden geri kalmadığı halde, eğitim maliyetleri teknoloji yatırımlarına oranla çok düşük olduğunu ifade ediyor.
Dünyada siber saldırılardan kaynaklanan maddi hasarın son 5 yılda %100 artarak 6 trilyon Amerikan Doları seviyesine ulaşması, önümüzdeki süreçte oluşabilecek potansiyel hasarların boyutlarını gözler önüne seriyor. Pandemiyle birlikte dijitalleşme süreçlerinin hızını artırdığını, ancak plansız dijitalleşmenin risk faktörünü önemli ölçüde yükselttiğini belirten Eraydın, gerek özel sektörün gerekse kamu kuruluşlarının, siber saldırılardan personellerini ve kurumlarını korumak için iş güvenliği eğitimi gibi siber hijyen eğitimini de almalarını tavsiye ediyor.
Gelişmiş ülkelere göre şirketlerimizin risk algısının gerekenden daha düşük olduğunu belirten Sinan Eraydın; “Siber güvenlik alanında ihtiyaç duyduğumuz işgücünü, yetenekli genç nüfusumuz ile çok kısa sürede dünya standartlarına çıkarabiliriz. Özel sektör, akademi ve kamu iş birliğinde siber güvenlik alanında yapılan çalışmalar hem Ar-Ge hem de eğitim alanında hız kesmeden devam etmektedir. Risk yönetimi konusunda ise geleneksel olarak sektörlere yol gösteren sigortacılık sektörüne büyük rol düşmektedir. Sigortalanan şirketler maddi güvencelere kavuşmalarının ötesinde, sigortacılarının desteği ile siber güvenlik yatırımlarını yaparak bu alanda sıkılaşmaya ve risklerini düşürmeye başlamaktadırlar. Hazırlıklı olan kurum ve kuruluşlar siber saldırganlar tarafından saldırı öncesi incelemelerde hazırlıksız olanlara göre daha dayanıklı hedefler olarak görülmekte ve pasif bir caydırıcılık sağlanmaktadır.” dedi.