HAKK "YEMEK"!

"Beylik söze dönüşmüş hikmetler" diye bir başlık belki daha yerinde olurdu.

HAKK "YEMEK"!
"Beylik söze dönüşmüş hikmetler" diye bir başlık belki daha yerinde olurdu.
Ata sözlerimiz, deyimlerimiz, vahiy sınırlarında dolaşan ilham ifadesi beyitler... misali malzemeyi ilk defa duyuyormuş gibi tekrar anlamaya çalışsaydık, acaba elimizi böğrümüzde bırakan dertlerimize devâ bulabilir miydik?
"Hakk", Zât-ı Akdes'in bir has ismi! Muhyiddin-i Arabî Hz.'nin bakışında, tekvin(var ediş) öncesi Mutlak Zât'ın adı...
"Hakikat"in kutsiyyetine sebeb olan evvelden evvel, evvel öncesi "hal"in ismi...
Bizim eli öpülesi ecdadın bulduğu tabirlerden biri "Hak yemek"...
...
Hakk yenince "Hakikat, istihkak, hukuk, hakkaniyet, adalet, cüziyyete isabet eden tecelli, her bir cüz'ün var oluş imkanı..." devam edebilir mi?
Cüz'iyyetlerin kendindekini taayyün ettirme fırsat ve fıtratının önlenmesi, her bir tecellideki ona has esmânın gasbı sonucu, gasb edenin Hakk ile ilişkisinin kesilmesi mânâsına gelmiyorsa, ne demek Hak "YEMEK"?
Hakk yenir mi? Buradaki "yemek" nasıl bir eylemdir?
Yediğimiz şeylerden bir şey midir O?
Hakk "yiyen", aslında kendi ontik kökünü tüketmiş olmuyor mu?
Cüzdeki Hakk!
Cüzde Hakk bulunması fikri, Tevhid şuuru olmadan kullanılabilir mi?
Bütün taayyünâta, çokluğa rağmen her bir cüzde Hakk'ın devam etmekte oluşuna "uyanmak"!..
O Hakk'ı "görmek" bir "kesrette şehâdet" iken, O'nu gasb eden, O'nu "yiyen" ne hale "düşer"!?
"Hakk yeme!" ikazında, bir şehadet şuuru yoksa, "varlığı Hakk görme" bilinci yoksa, henüz varlık söz konusu değilkenki Zât'ın adı nasıl bu çokluk zeminine taşınabilir?
Ancak bir "Şehâdet Medeniyeti"nin üretebileceği kavramları seçmek, kıymetini ve mesajını anlamak da bir mazhariyet olmalı...
...
Maksadımız konuyu bir hükme bağlamaktan çok, bir ikazı nefsimize hatırlatmaktan ibarettir.
Yârâna arz-ı muhabbet ediyoruz...