Gönlümden... Mehmet Niyazi Özdemir

Mehmet Niyazi Ağabey bir güzel insandı ve bir neslin üzerinde hakkı vardı.

Gönlümden... Mehmet Niyazi Özdemir
Gönlümden...
Mehmet Niyazi Özdemir
1942 Sakarya, Akyazı doğumlu idi Mehmet Niyazi Ağabey.
İlk okuduğum kitabı Bayram Hediyesi idi, Adana Kültür Derneği'nden almıştım. Yıl 1978 olabilir.
Daha önce Varolmak Kavgası adlı bir kitabı daha varmış.
Diğer kitapları da şunlardı;
İki Dünya Arasında
Ölüm Daha Güzeldi
Yazılamamış Destanlar
Çanakkale Mahşeri
Dâhiler ve Deliler
Daha Dün Yaşadılar
Doğunun Ölümsüz Çocuğu
Yemen! Ah Yemen!
Plevne
İslam Devlet Felsefesi
Millet ve Milliyetçilik
Türk Devlet Felsefesi
Türkiye'nin Meseleleri-I
Türkiye'nin Meseleleri-II
Medeniyet Ülkesini Arıyor
Medeniyetimizin Analizi ve Geleceği
Millet ve Türk Milliyetçiliği
Türk Tarih Felsefesi
Mehmet Niyazi Ağabey bir güzel insandı ve bir neslin üzerinde hakkı vardı.
Sene 2008 idi, Mehmet Niyazi Ağabey'in rahatsız olduğunu ve Akyazı'da, bir yayla evinde dinlendiğini öğrenmiştik.
Selahattin, Suat, Rıdvan, Toygar ve ben yola çıktık.
Rıdvan kızına yeni, küçük bir araba almış. Kullandığı araba ile bir kaza yapmış, araba kullanmak istemiyor. Kimse de rahatını bozmak istemeyince iş başa düştü.
Niyazi Ağabey'in yanına gidilirken öyle "hoop" diye gidilmez. Önce Söğüt'e Ertuğrul Gazi Dedemize, oradan Dursun Fakih'e, sonra da Bilecik'te Şeyh Edebalı atamıza, Göynük'te Ak Şemsettin Hz.ne uğradık.
"Buradan yaylaya kestirme bir yol var" dediler, biz de girdik. Az ileride yol falan kalmadı, şöyle dağa bir kertik yapmışlar, adına da yol demişler. Koca koca taşların üzerinden geçiyoruz, arabada beş koca insan, altı vuruyor. Karşıdan gelen olsa geçmek mümkün değil. Hafif yoldan çıksak uçuruma yuvarlanırız. Telefonlar zaten çekmiyor. Başımıza bir şey gelse ulaşmaları mümkün değil.
Ama manzara muhteşem. Göğe uzanan ağaçların arasından geçiyoruz, yolun üzeri yemyeşil ağaçlarla kaplı. İçimden yol bitmesin istiyorum ama Rıdvan'ın da içi gidiyordur yeni arabanın haline bak diye. Kimseden ses çıkmıyor. Tırmana tırmana zirveye vardık sonunda. Uzun uğraşmalar sonucu Mehmet Niyazi Ağabey'in kardeşi Recep Ağabey bizi buldu, eve götürdü.
Güzel bir sohbet olmuştu.
Mehmet Niyazi Ağabey orada hem dinleniyor hem de Doğunun Ölümsüz Çocuğu kitabını yazıyordu. Mehmet Niyazi Ağabey'in yazılarını kurşun kalem ile yazdığını orada görmüştüm.
(Bayramlarda eş-dost, akraba çocuklarına yazarlarından imzalı kitaplardan alıp dağıtıyordum. O sene de bu kitap yayınlanmış, çocukların adına imzalamıştı.)
Mehmet Niyazi Ağabey'i dinlemek ne güzeldi. Eskişehir'de, İstanbul'da, köyümüzde sohbet etmek nasip olmuştu.
Yukarıda yazdığım kitapların haricinde iki kitabı daha var, Kültür ve Devlet diye. Yazdığı makaleleri toplayıp kitap haline getirmişler.
Bütün kitapları imzalı olarak var Mehmet Niyazi Ağabey'in ama bazı arkadaşlara okumaları için veriyorsun, "kaybettik" diye geri gelmiyor bazıları. Birisi bu Devlet adlı kitap, Mustafa'ya vermiştim. Diğeri de Çanakkale Mahşeri'nin ilk baskısı, onu da Suat'a vermiştim.
Eğer yıllar sonra bu kitapları sahafta, adıma "yazarından imzalı" olarak görürseniz bunun sebebi Mustafa ile Suat efendim, buraya not düşeyim.
Dün Mehmet Niyazi Özdemir Ağabey'in vefatının beşinci yılı idi.
Mekanı cennet olsun.
Şehitlerimize, bu toprakları vatan yapanlara, atalarımıza, Mehmet Niyazi Ağabey'e, Recep Ağabey'e, babama, atalarımıza rahmet olsun.
Fatihalarla...
( Fotoğraf ziyaretimizin olduğu günden, yayladaki evden. Bir de Mehmet Niyazi Ağabey nereleri görüp yazıyor diye düşünüp ağaçları çekmiştim, diğeri de o. Çanakkale Mahşeri'ni babama imzalamıştı, kaybettikten sonra da bir başka baskısını imzalatmıştım.)
Başta karış karış gezdiği, yedi yüz elli civarında hatırat okuyup yazdığı Çanakkale Mahşeri olmak üzere bütün kitapları defalarca okunmalı Mehmet Niyazi Ağabey'in...