FAKİRLİK BELGESİ

Sahi; hala muhtarlıklar fakirlik belgesi veriyor mu?

FAKİRLİK BELGESİ
FAKİRLİK BELGESİ
Yıl 1985
İlkokuldayım, okul müdürümüz sınıftan birkaç arkadaşımla beraber velilerimizin ertesi günü okula gelmesini söyledi.
Birgün sonra annem beni sınıfa girmeden yanına alarak okuldan ayrıldık.
Soru sormak istedim, kuvvetli bir cimcik, dimdik sinirli yürüyen bir anne, dilinde beddualar peş peşe çıkıyordu.
Bir adamın ikinci eşi olmuş, yazgısı kederli, babam ilk eşine dönüp, genç bir kadını ufak çocukları ile başbaşa bırakmış.
Gitme nedeni anlayamıyor, öfkenin gölgesinde gamzeye inen katrelerin anlamını kavramaya çalışıyordum.
Muhtarlığın önüne gelmiş, önümüzde birkaç kişi, sıra bize geldi.
Muhtar; kimlik bilgisinin ardından bir belgeyi mühürleyip verdi. 50 metre uzaklaşınca kaldırım taşına oturdu annem.
Hava soğuk, sonbahar rüzgarı sert esiyordu.
Oku bu kağıdı nedir kızım dedi.
Keçiören İlçesi Bağlarbaşı Mahallesi Muhtarlığı
Fakirlik Belgesi yazıyordu en başta
Ad, soyad, baba, anne adı, doğduğu yer, yıl, medeni hal, kızlık soyadı, işi bilgilerini okudum.
Ardından;
Mahallemizde menkul ve gayrimenkul malı olmadığını ve adına maaşı bulunmadığını, geçimini zor şartlarda sağladığını, fakir ve yardıma muhtaç olduğunu bildiren bu belge isteği ve beyanı üzerine kendisine verilmiştir.
İmza ve mühür...
Annem boncuk oyalı yaşmağı ile ağzını örttü, belgeyi aldı, dörde katlayıp, koynuna yerleştirdi.
Bize odun, kömür vereceklermiş.
Kâğıtta medeni halin karşısında dul yazıyordu.
_ Anne dul ne demek dedim.
Bana bakan o çift ela gözleri ve akan göz yaşlarını ömrüm boyunca hiç unutmadım.
Ayağa kalktı, elimi sımsıkı tutup, okula doğru yürüdük.
Okul bahçesinin kapısına geldik.
Keçiören Aktepe Bağlarbaşı İlkokulu, şu anki adı Melek Özen İlköğretim Okulu
Annem;
_ İyi bak bu kapıya, git aç o demir kapıyı, gir içeri, oku, öğretmen ol.
Maaşın olsun, seni başlık parasına bir adama ikinci eş olarak vermesinler diye bu kapıya getirdim.
Eşya gibi satılma...
Tek kurtuluşun bu kapı.
Dizinin üzerine çöktü, saç örgülerimi okşadı, kocası olmayana, imam nikahlı olanlara devlet daireleri dul derler.
Baban varken ben dul oldum.
O kapıya iyi bak, orası senin kaderin, git kaderinin mimarı ol.
Ben olamadım, sen ol hemi, söz ver ve oku, öğretmen ol, günün birinde kendinle ilgili gerçeği öğrenince beni hiç unutma, kitaplar seni zafere götürecek, seni terk edeni değil, sahiplenenleri çok sev, öğretmen olursan hep koş, hastada olsan işe git.
Çalışmazsan aç kalırsın, sanada bu kağıttan verirler, bir erkeğe muhtaç olma, paranı kazan.
Siz olmasaydınız ahırda asardım kendimi, sen emanetimsin, kurtulmalısın.
Kurtuluşunun tek yeri bu okul, anlıyor musun beni, zeki olmasanda oku, oku...
Al bu kağıdı öğretmenine ver.
Alnımdan öptü.
Söz verdim, bahçe kapısından girdim, okulun içine girince arkamı dönüp anneme bakmak istedim.
Kaldırıma oturmuş, iki elinin arasına başını almış, belliki ağlıyordu.
Yanına gitmek istedim, o sırada müdür beni görüp seslendi.
Okul sonrası eve gelince, bir cümle sürekli zihnimdeydi.
_ Çalışmazsan aç kalırsın, sanada bu kağıttan verirler, bir erkeğe muhtaç olma, paranı kazan!
Zeki değildim, çok çalıştım, 2. sınıftan itibaren öğretmenim erkekti, matematik problemini çözemezdim öyle tokatlar atardıki yanaklarına, gözlerimden ateş çıkardı, cetvelle tırnaklarıma vurunca acıdan bağırır, birde kafama eliyle vurur, sen ancak hizmetçi olursun derdi.
Yerime oturur, içimden öğretmen olacağım, fakirlik belgem olmayacak derdim.
Adnan Gölpınar; hala sağ mı bilemem, nerede yaşar onuda bilmem.
Tek bildiğim yaşıyor ise karşısına geçip, hizmetçi değil, öğretmen oldum.
Sizi hiç unutmadım, hiçbir çocuğa hakaret etmedim, zulmetmedim öğretmenim demek isterdim.
Şu anki adı Melek Özen İlköğretim Okulu
Gitmek nasip olmadı, birçok okulda konferans verdim, imza gününe davet edildim, ilkokuluma gitmek nasip olmadı.
Nasıl bir okuldur, okuduğum sınıf, mahallesi, kırtasiyecisi, macun satan amcalar hala orada mıdır?
Bahçesinde oyun oynayanları izlerdim, beni aralarına almayan arkadaşlarım nerelerdedir.
Bir kez andımızı okumaya çıktığım merdiven...
Elimde fakirlik belgesi ile girdiğim o kapı!
İnsan kaderinin mimarıdır!
Okuması, yazması olmayan bir annenin kızına söylediği cümle ve başarmama neden olan bir belge....
"Bağlarbaşı İlkokulu" ve "Fakirlik Belgesi"
Canımın kıymeti bu yüzden yok, dinlenemeyişim, birşeyi başardığımda sesli paylaşmamın ardındaki tranva...
Şov yapıyor diyenlere gülümsüyorum, açlıktan tokluğa eriştiren okul kapılarına sevdamı kimse anlayamaz. Küçük bir çocuğun boynu bükülmesin diye canımı hiç ederim.
Hiçbir makam Öğretmenlikten üstün olmadı dünyamda, anılarımı hiçbir yarışmaya göndermedim.
Yaşadıklarım ödüllük değil, kalbime saplanan bir kurşundur.
Bu yüzden arka sıralara bakarım, oralarda saklı kalpleri kendime benzetirim.
Ey Bağlarbaşı İlkokulu
23 yıllık Öğretmenim, yolculuğumun ilk adresine misafir olmadan cihanı alemden göçer isem, tabutumu okuduğum ilkokulun bahçesinin önünden geçirsin sevdiklerim.
O bahçede her tenefüs çok dua ettim, kabul oldu duam.
Annem göbek bağımı o okulun bahçesine attığını söylerdi.
Ben geldim demek isterdim okuluma...
Yine dua etmek isterdim bahçesinde...
Yarın 23 Nisan " Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı "
Hiçbir törene seçilememiştim fakir olduğum için, gidip izlemek isterdim o bahçede çocukları
Keşke....
Sahi; hala muhtarlıklar fakirlik belgesi veriyor mu?
Sultan Özateş
( Şubat Soğukları / Anılar )
Bir 1 kişi ve tuğla duvar görseli olabilir