"El" ile "Sırt"

Sonsuz anlayış, fedakarlık, sabır arabası insanın yanına asla park etmez.

"El" ile "Sırt"

"El" ile "Sırt"

Bir patronum vardı eski zamanda.

"Elin taşıyla elin kuşunu vurmaktır maharet!" derdi.

Hiç de aklıma yatmazdı o nasihat.

Yani onun derdi, başkasının parasıyla, hiç riske girmeden, başkasının malını ya da hizmetini satıp, para kazanmak idi.

Bize de bunu yapmayı tavsiye edip dururdu.

Şimdi onun hali nicedir, hala aynı kafada mıdır bilemem ama atalarımızın muhteşem sözleri vardır bu meselelerle ilgili.

Bir kısmını burada yazarsam, tepki toplarım diye onları tam olduğu haliyle yazmıyorum ama içinde "gerdek" falan gibi kelimeler olan atasözü ya da deyim dersem, siz anlarsınız.

En meşhuru ise, "Elin varsa, sırtını kaşı!"'dır ki, herhalde bu öğüt herkese hayatının en az bir aşamasında "Evet, aynen öyle!" dedirtmiştir.

İnsanlar tüm hayatları boyunca hep başkalarının onlara yardım etmesini, yol göstermesini, destek olmasını, omuz atmasını, bir şekilde işlerini kolaylaştırmasını bekler, ister, talep eder durur.

Ancak bilinen bir gerçektir ki, kimse kimseye, babasının oğlu yani kardeşi de olsa, babası, annesi, evladı, eşi de olsa sonsuza dek ve sınırsız şekilde tölarans sağlamaz.

İnsanın fıtratında yok bu.

Çiğ süt emmiştir derler ya hani insan için, o sütü pişirip de içirseniz de, mayalayıp yoğurt, kefir, peynir yapıp yedirseniz de bir şey değişmez.

İnsan nankördür.

Unutkandır.

Vefasızdır.

#İnsan bencildir herşeyden önce.

İlk kendini düşünür, sonra en yakın halka ve en güncel sevdiklerinden başlayarak, halkaları halka halka genişletir ve giderek zayıflayan bir şiddette, sınırlı ve süreli şekilde başkalarına fayda sağlar.

O da belki ve canı isterse!

Burada sihirli kelimeler ise #süreli ve #sınırlı!

Kimse kimsenin sonsuza dek kahrını çekmez.

Evlattır, çocuktur ya mesela en canın canı olan hani, onun için bile geçerlidir bu kural.

Çok dillendirilmez, ortaya dokülmez, saklanır, gizlenir ama öyledir.

Ayılsa da, bayılsa da aşkından, mecnun olsa leylaya, kerem olsa aslıya, kim olursa olsun kimse kime, kim kim oğlu cimcimeye mesela, farketmez.

Sonsuz anlayış, fedakarlık, sabır arabası insanın yanına asla park etmez.

50 yıl birbirinin kahrını çekmiş insanlar, ufacık anlaşmazlıklara milyon paylaşımlı yuvaları, paha biçilmez emeklerle kurulmuş işleri bozuyor.

Çocuk yapmak için tedaviler olup, servet harcayan çiftler, çocuk olduktan sonra boşanma krizlerine giriyor.

Analar babalar evlatlarını, evlatlar ana babalarını siliyor.

Böyle bir dünyada, kimden neyi bekleyeceksiniz?

Eliniz varsa kaşırsınız sırtınızı!

Yoksa eliniz, ya da erişmiyorsa eliniz sırtınıza, bulun bir duvar, kapı köşesi, sağa sola, aşağı yukarı hareketlerle kaşıyın sırtınızı, kimseye müdana etmeden.

Bin doğruyu bir yanlışa satıveren varlıklarız biz insanlar!

Cenazelerde çok gözlem yaparım ben.

Ağlayan, göz yaşı dökenlerin çoğu kimlerdir bilir misiniz meftanın tabutunun, ya da taze mezarın başında?

Ona sağlığında en büyük eziyetleri edenler, yaşarken onun en çok hakkını yiyenlerdir!

Dr. Ejder ORMANCI, Ph.D.

Yönetim Danışmanı&Kurucu@DNO Değişim Yönetim Danışmanlık