"Dünya'nın başkenti Çorum derler bizim oralara,"

" Nerelisin hemşerim?" " Amasyalıyım,"

"Dünya'nın başkenti Çorum derler bizim oralara,"
Bugün ilk defa Altınoluk Yağcılar'da sahile yakın köylü pazarına uğradım. Seyrek olarak yerleşen satıcılar ürünlerini pazarlıyorlar, hem de sohbete devam ediyorlardı.
İlk pazarcıya yaklaştık. Neşeli bir görünümü vardı. Selamlaştıktan sonra istediğim ürünleri tartıp veriyordu. Konuşması rahattı ve okumuş biri görünümü veriyordu.
" Nerelisin hemşerim?"
" Amasyalıyım,"
"Neresinden, Suluova mı, Taşova mı, Erbaa mı?"
" Nereden biliyorsun oraları, yoksa o taraftan mısın?" diye merakla sordum.
""Ben coğrafya öğretmeniyim, bilmem mi!" gülüyordu.
"Ben de Türkçe öğretmeniyim" diye yanıt verdim."Talip Apaydın'ın öğrencisiydim Amasya'dan,"
Coğrafyacı gülerek "Ben de onun hemşerisiyim Eskişehirliyim"
Karşılıklı gülüştük. Sabah sabah iyi yoldayım diye düşündüm. Vedalaştık.
İkinci satıcıyı yine bizim oralardan tahmin ettim. Dili yabancı gelmemişti. Bu kez ben sordum.
"Nerelisin hemşerim?" Esmer, güneş yanığı yüzü parlıyordu sabahın dokuzunda.
"Dünya'nın başkenti Çorum derler bizim oralara,"
Gülerek"Senin yaptığını ...." der demez anladı kahkahayı bastı. Yanımızdaki bizi dinleyen yaşlı bir kadın:" Aa, ben kaçayım o zaman," deyince "Çorumlu'dan neden kacarsın ki, iyidir Çorumlular,"
Ben hemen babadan kalma fıkramı patlattım.
" Çorumlu'nun biri Ankara'da berber dükkânına girmiş. Konu babayiğitliğe kadar uzanmış. Bizim Kahramançorumlu geri durur mu?
"Ben öyle biriyim ki, sabunsuz, usturayı gezdirttiririm yüzümde," deyince berber:" Otur o zaman koltuğa da görelim," Çorumlu gayet rahat oturmuş koltuğa. Berber, usturayı yukarıdan aşağı sürünce canı çok yanan bizimki telaşla :" Duur dur, ben Çorumlu değelim, köylüğündenim!" diye feryad etmiş"
Ben bu fıkrayı anlatınca bizi dinleyenler ve esmer tenli Çorumlu kahkahaları koyverdiler.
Daha sonra sahilde, yeni yürüme yoluna geçip, Altınoluğun tadını çıkaralım diye düşündük. Etrafta güneşlenen, spor amaçlı yürüyen insanlar vardı bir de devasa yeni yapılan binalar. İkisinin üçer buçuk milyondan satıldığını öğrendik. Şaşırmadık aslında. Var olanda vardı para denen meret.
Eşim Emine Hanımla, elele tutuşup keyifle denizi izlemeye başladık. Şu dünya denilen gezegen çok ilginçti doğrusu.
Bir çift, uzun simitin fiyatını sordu seyyar simitçiye. 5 tl olduğunu öğrenince" Biz yakındaki fırına gidelim orada 4 tl" deyip uzaklaştılar.
Arabamla o fırının önünden tesadüfen geçtik, gectik ama çok uzaktı fırın sahile.
Düşüncelerimiz yine güncel konulara kadar uzandı. Sorumuz şuydu: "Nereye gediyoruz?"
NC 18/Haziran/2022
NECDET CANİK