Dün bir arkadaşımı boşadım.

Sevmek başkadır, hayata aynı yerden bakmak başka.

Dün bir arkadaşımı boşadım.

Dün bir arkadaşımı boşadım.
Yıpranmış, yıpratmış bir evlilikti. Hatta duruşma günü alana kadar gergin, tartışmalı çok zaman ve ayrı, küs.

Davayı açtık, duruşma gününü bir kaç ay geç verdi hakim. Gittim konuştum, erkene alalım diye rica ettim. Olmaz dedi. Çok yoğunuz. (Şaka değil pandemiden sonra en çok çalıştığımız alan boşanma.)

Neyse dedim, bir iki ay var, sakin kalınırsa çabuk geçer.
Geçti de.
Nedendir bilmem, belkide "nihayet" davayı açtılar diye sakinleştiler. Hatta yükselmelerin yerini, şefkat aldı denebilir.

Duruşmaya birlikte geldiler.
Dedim çok iyi görünüyorsunuz, gelin size bir kahve ısmarlayayım. İçtik kahvemizi. Duruşma salonuna gittik. O bekleyiş, duruşma salonunun kapısı, mübaşir ve diğer her şey adliyede çalışmayan herkesi gerer. Endişelendirir. Sessizleştirir. Öyle oldu.

Duruşma salonundan çıkmamız 3 dk sürdü. Boşandılar.

Aynı arabayla "birlikte" adliyeden ayrıldılar. Bende gitmeden önce ikisine birden "yeni hayatınız dilerim size uğur getirsin" dedim. İkisi de yeni bir düzen kurana kadar, aynı evde yaşamaya devam edeceklermiş. Birbirlerinin yeni düzenlerini de birlikte kuracaklarmış.

Çok minnoş değil mi hikaye?
Aman bu kadar seviyorlarsa niye boşanıyorlar dediğinizi duyuyorum. Oysa bunları tam da bunun için yazdım.

Sevmek başkadır, anlaşmak başka.
Sevmek başkadır, hayata aynı yerden bakmak başka.
Sevgi aniden gelmez. Aniden de gitmez.
Ama evlilik o akdin iki tarafını da yükseltmelidir. Akitler bunun için kurulur. Birini diğerinden daha az daha çok değil, yan yana, aynı seviyede tutmalıdır.
Dönüştürmeli, dönüşümlere ayak uydurmalıdır.
Ortak değil, bireysel hayalleri beslemelidir. Birbirinin hayallerinden beslenmelidir.

Yani diyeceğim o, sevmek başkadır, evlilik başka.

www.ezgikozanli.av.tr

Ezgi Erkin Kozanlı

Avukat&Arabulucu