CAMİLER, VAKIFLAR VE KIZILAY'A YARDIMLAR 

CAMİ DERNEKLERİ HAKKINDA DA İDDİALAR VAR

CAMİLER, VAKIFLAR VE KIZILAY'A YARDIMLAR 

Yıllar önce, avukat olarak, Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunun dışında duruşma sıramı bekliyordum. Yanımda kendi sırasını bekleyen beyaz sakallı bir “hacı amca” ile sohbete başladım. “Hayrola sizin Ağır Cezalık ne işiniz var?” soruma verdiği cevap çok şaşırtmıştı beni.

Meğer “hacı amca” mahallesindeki caminin derneğinde yönetim kurulu üyesi imiş. “Müezzinden şikayetçi olduğumuz için geldim” dedi.

Her Cuma namazından sonra diğer camilerde olduğu gibi o camide de para toplanır ve toplanan para Müftülüğe aktarılırmış.

Fakat cami derneği yöneticileri toplanan paranın Müftülüğe aktarılmadığı veya eksik aktarıldığından şüphelenmiş. Parayı toplayan müezzinden ödemesinin makbuzunu getirmesini istemişler.

Müezzin toplanan onbin lira için Müftülüğe on liralık bağış makbuzu kestirip, makbuzda tahrifat yaparak, on lirayı onbin lira yaparak, dernek yöneticilerine vermiş. Fakat Müftülükten makbuzun kopyası kontrol edilince sahtecilik yapıldığı açığa çıkmış.

Yargılama sonucu ne oldu bilmiyorum. Ama ben o zamana kadar Cuma namazı çıkışlarında toplanan yardım paralarına katkıda bulunmaya özen gösteriyorken, bu olayı duyduktan sonra Camilerde toplanan yardımlar için para vermez oldum.

O zamana kadar imam ve müezzinlerin içinde siyasi görüşleri, bilgi seviyeleri gibi sebeplerle saygı duymakta zorlandığım kişiler olmuştu. Buna rağmen, din görevlilerinin kamu malını çalabileceklerini ve sahtecilik yapacaklarını hiç düşünmemiştim.

Bu olayı öğrendikten sonra, bütün din görevlilerinin dürüst/ ahlaklı/ güvenilir olduğuna dair önyargım yıkıldı.

*************************************

CAMİ DERNEKLERİ HAKKINDA DA İDDİALAR VAR

Camilerde toplanan “yardım paraları” kapsamında yolsuzluk ve hırsızlık olaylarının başka boyutu da varmış.

Konuyu araştırırken 06.12.2017 tarihinde Diyanet Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hamdullah Silindir’in yaptığı bir açıklamaya rastladım. Bunları ben yazsam “din düşmanı” bile ilan edilebilirim:

“Her Cuma günü cami görevlilerine para toplatılıyor. Cami görevlileri ile vatandaşlar arasında güvene dayalı hissiyat ortadan kaldırılmıştır. Toplanan paraların nerede, nasıl ve kimler tarafından harcandığı şüphelidir. Cami Derneklerinin toplanan paraları usulsüz harcadıklarına dair çok sayıda duyum alıyoruz. Bu konuda şikâyetler geliyor. Buna bir çözüm bulunmasını istiyoruz. Camilerde toplanan paralar ve Cami Derneklerinin topladığı paralar kayıt altına alınsın, nerelere harcandığı araştırılsın.”

Yapılması gereken camide yardım toplanmasına son vermektir. Camiler için bağış yapacakların resmi banka hesaplarına para yatırması, SMS vb usullerle kayıtlı bağış yapmasını sağlamak gerekir.

Ayrıca tamamen kayıtlı hale getirilecek bağışların, harcaması da kayıtlı ve denetlenebilir olmalıdır. Bunun için bağımsız denetim kuruluşlarına denetim yaptırılarak, kamuoyuna açıklanması uygun olur.

*************************************

VAKIFLARDA YOLSUZLUK

İslam sonrası Türk devletlerinde vakıflar çok önemli ve değerli hizmetler üretmişler.

“Toplum yararına bir hizmetin gelecekte de yapılması için, maliki tarafından tahsis edilen mülk veya paraya 'vakıf' denir.”

Demek ki vakıflar yardım alan kurum değildir. Yardım etmek üzere özgülenen/ tahsis edilen malın adıdır.

Oysaki “İslami vakıf” denilen birçok vakfın AKP’li belediyeler ve devlet kurumları tarafından yapılan inanılmaz meblağlarda yardımlarla palazlandırıldığı ortaya çıktı.

Hatta iktidara yakın “birçok vakfın devletten ihale alan müteahhitlerden, alınan rüşvetler için araç olarak kullanıldığı” iddiaları var. Bazı ilahiyatçı profesörlerin buna uygun fetva vererek haramı meşrulaştırdığı defalarca yazıldı.

Vakıfların yardım eden değil, yardım alan kurumlar haline getirilip, gayrimeşru işlerde kullanıldığı haberlerinin vakıflara olan güveni tahrip ettiği açık. Vakıflar aracılığıyla yardım yapmak isteyen sade Müslümanlar artık bu kurumlara şüpheyle bakıyor.

*************************************

BARİ KIZILAY’A KIYMAYIN

Başkent Gaz adlı şirket, güya Ensar Vakfı’na 8 milyon dolar “bağış” yapmak istemiş. Ancak bu parayı Kızılay’a “şartlı bağış” kılıfı ile vermiş. Para Kızılay üzerinden Ensar’a, oradan da Ensar ile TÜRGEV’in ortak girişimleri TÜRKEN Vakfı’na transfer edilmiş.

Kızılay gibi zor zamanlar için her kesimin güvendiği bir kuruluş, bu transfere aracılık rolünü neden benimsedi?

Başkent Gaz niye direkt TÜRKEN Vakfı’na bağış yapmadı? Neden bu kadar dolambaçlı işlere girişti, neden parayı elden ele dolaştırdılar?

Vakıflar için iddia edilen, “gayrimeşru işler ve haram paraların meşrulaştırılması araçları” arasına Kızılay’da mı dâhil edildi?

“Kızılay paravan mı yapıldı; neye, niye alet edildi, arkada neler dönüyor sorularının” çok açık ve vicdanlarda kabul görecek açıklaması yapılmalı idi.

Bugüne kadar yapıl(a)madı.

Ayrıca Kızılay’da “akraba kadrolaşması” yapılmış. Üst yöneticiler yağlı maaşlar, lüks araç ve ballı lojmanlar ile “lüküs hayat” yaşamakta imiş. Bunlar ve yandaşlardan fahiş kira bedelleri ile kiralanan taşınmazlar… Kiralanan taşınmazların tadilat ve tefrişi için harcanan milyonlar… Milletin bağışları ile yapılmış israf ve haram işlere dair iddialar saymakla bitmiyor.

Bunların makul ve mantıklı bir açıklaması yapılmalı idi. Yapıl(a)madı.

Hepimizin ortak değeri olan bir kuruma daha güvenimiz yıkılıyor.

Hepimizin güveneceği ve bir gün ihtiyaç duyacağımız kurumlarımızı yıpratmayın. Hiç olmazsa Kızılay’a kıymayın.

 

03.02.2020

Ruhittin Sönmez