BULGUR PİLAVI

Söylenecek çok şey var fakat sözü uzatmadan mektubu okuyalım...

BULGUR PİLAVI

Bugün 24 Nisan. Gerek sokağa çıkma yasağı gerekse Ramazan ayının ilk sahuru olması nedeniyle neredeyse sabaha kadar yatmadım. Her ne kadar isminin anlamı 'iyilik, güzellik, hayırlı iş' gibi manâlara gelse de 'Cemal'ini şeytan göresicenin biri de yatmamış. Ama onun yatmama sebebi ne sahurmuş ne de sokağa çıkma yasağı. Gece yarısına kadar beklemiş (o zamana kadar beklerken nasıl heyecanlanmıştır kim bilir) saat 24.00'ü geçip de tarih 24 Nisana döner dönmez ilk işi "Ermeni kardeşlerimin 24 Nisan soykırım acısını paylaşıyorum" şeklinde bir Twitt atmak olmuş.

Yıllardır yazdığı yalan yanlış yazı ve kitaplarıyla insanların kanına giren bu şerefsiz ve benzerlerinin cevabını ben değil aşağıdaki mektup veriyor. Mektubu, bu topraklarda soykırıma uğradığını iddia ettikleri 'Ermeni' etnik kökenine mensup bir vatandaşımız olan kendi tabiriyle 'İhtiyar' Kirkor DEĞİRMENCİYAN yazmış. Ataları soykırıma uğradığı (!) halde yüreği Sivas ve Türkiye sevdasıyla atan bu yaşlı amcanın toplam beş yazısına ulaştım ve hepsini arşivime aldım.

Şu mektubu okuyan aklı başında her insanın, (Tarihi vesikalara bile ihtiyaç duyulmadan) bu topraklarda Ermenilere soykırım yapıldığını iddia ederken, utanmanın da ötesinde yerin dibine girmesi lazım ama bunların suratı artık keçeleştiği için utanacak yüzleri de yok.

Söylenecek çok şey var fakat sözü uzatmadan mektubu okuyalım...

BULGUR PİLAVI

“Şu koca dünya insan öğütür
Herkese keyfince nasip dağıtır
Yoksul bile sevdasının beyidir
Aşk padişahıyız sevgi ağası
Muhabbet insanıyız yoktur dahası”

Bugün neredeyse 50 yıl aradan sonra “Sivas Bulgur Pilavı” yedim hemşerilerim…

Hatrı daim olsun hatırlı insan Osman ÇELİK, bana Sivas´tan “Bulgur” göndermiş. Fransa'da yaşayan Sivaslı bir gurbetçi hemşehrimiz ile yollamış sağolsun. Bizim Büyük Oğlan tahsilini Fransa'da yaptı. Tembihlemiştim gidince al diye. Fransa'ya gidince Osman ÇELİK Bey'in verdiği adresi eliyle koymuş gibi bulmuş. Sivaslı gurbetçimiz, bizim büyük oğlanı “eve buyur etmişler”… İzzet ikram etmişler… Yedirmeden içirmeden bırakmamışlar sağolsunlar. Bizim oğlan çok duygulanmış. Ben şaşırmadım hemşerilerim çünkü bizim Sivas'ımızın insanı “bağrı yanıktır” Herkese sofrası açıktır.

Hatırlı insan Osman ÇELİK Bey “bir ölçek kadar bulgur ile bir koli kitap göndermiş”. Sivas'ı anlatan kitapları hep okumaya çalışacağım.

Bizim oğlan bulguru getirdi. Açtım kokladım, kokladım, kokladım…
Kokladım anam geldi hatrıma…
Kokladım babam geldi hatrıma…
Kokladım katil Kızılırmak'ta boğulan abim Şahin geldi hatrıma…
Hüzünlendim, gamlandım kederlendim… Gam kervanları yürüdü içime.

Hemi de “Zerun” buğday bulguru göndermiş.

(Sen kimsin necisin nasıl bir insansın çok merak etmeye başladım Osman ÇELİK bey. İn misin cin misin necisin ki, ta Sivas'tan şu yaralı gönlümü iyi etmektesin. Tanrım senin de gönlünü yapsın)

Bulguru görünce bildim ki “Zerun” buğdaydan. Zerun buğday nedir bilir misiniz hemşerilerim? Zerun buğday Sivas buğdayıdır. Kılçığı olmaz, nazlıdır… Kurakda soğukda yetişir. Bulguru, unu pek bir leziz olur.

Zerun Buğdaya zamanın berkinde, Selçuklu Nazarlığı denir idi. Nazar Boncuğu gibi buğdaydır.

Selçuklu ve Osmanlı dervişleri dolaştırırlarmış heybelerinin terkisinde. Gittikleri köylerde yörelerde ekip biçip yerler imiş. Kimseye minnet eylememek için kendileri ekip kendileri yerler imiş. Uzun sapı hamlığa, dolgun başağı olgunluğa delaletmiş…

Sivas'ımızda eski adamlar darbı mesel ederler ki şöyle derler idi “Zerun gibi düzgün adam”… Niye çünkü, kılçığı yok, zaarif ve dümdüz…. Doğruluk ve dürüstlük nişanesi sayılır idi.

Bir de hikaye denirdi ki o da şudur.

“Sivaslının biri başka memlekete bir kız vermiş. Kız hamur yapmış lakin ekmek yapamamış. Hısmı haber etmiş ki senin kız ekmek bilem yapamıyor. Bizim Sivaslı da haber yollamış ki, “Kızı verdik ama Zerun buğdayı vermedik ki” demiş…

***

Bulgur geldiği akşam, aşçıma ve yardımcılarıma izin verdim. Bu gece yalnız kalmak istiyorum dedim.

Anam Manuşak Hatundan öğrendiğim şekliyle “Bulgur Pilavını yaptım tereyağ ile. Ev, tereyağlı bulgur pilavı koktu. Tanrım ne de “garispemişim” Sivas bulgurunu. Rayihası bile başkaca.
Oturdum yedim…
Eski fakirlik günleri geldi aklıma. Anam pişirir bir kapta cümlemiz yerdi. Gözyaşlarımı tutamadım. Geçmişe gittim.
Sivas dağlarına, Paşa Fabrikasına, Tecer Dağına, Yenihana, Kızlkavrasa, Mereküme, Bezirciye gittim…

Ağladım ağladım ağladım…

İki göz odada ayaklı başlı yatan, bir çeşit yemek ile büyüyen Kirkor, şimdi zenginsin amma anan, baban ve ağabeyin Sivas'ımda dedim…

Gözyaşlarıma hâkim olamadım…

50 sene aradan sonra Tanrıma şükürler olsun ki yeniden Sivas'ımın bereketli toprağının kokusunu soludum…

Kirkor DEĞİRMENCİYAN

Mustafa Erkenekli Facebook sayfasından alınmıtır.
Görüntünün olası içeriği: yiyecek