Bu Makam ile ilgili bir çok anlatım vardır, olur ya, Beşeriz şaşarız...
Bazen makam bazen de makamdan aldığımız güç EGO'muzu kabartır ve bir an gelir EGO' muza yenik düşer kendimizi O Makamın sahibi sanırız.

"Hiçlik Makamı"
Tasavvufta derin bir kavramdır ve birçok hikayeye konu olmuştur. Özünde, insanın benliğinden, egosundan arınarak "hiç"leşmesi; varlığını tamamen yok sayarak hakiki varlığa, yani Tanrı’ya ulaşması anlatılır.

Mevlana ve Hiçlik Makamı
Bir gün, Mevlana Celaleddin Rumi, öğrencileriyle sohbet ederken biri sorar:
-Efendim, bu yolculukta en yüce makam nedir?
Mevlana hafifçe gülümser ve derin bir nefes alır:
-En yüce makam "hiçlik" makamıdır.
Öğrenci şaşkınlıkla sorar:
-Ama efendim, nasıl olur? İnsan hiçlikte nasıl yücelir?
Mevlana bir süre sessiz kalır ve sonra başlar anlatmaya:
-Bir tohum düşünün. Toprağa düştüğünde, o tohum yok olur. Kabuk çatlar, içindeki öz ortaya çıkar. Tohumun benliği ölür ama o benliksizliğin içinde bir fidan filizlenir. Fidan büyür, ağaç olur ve meyve verir.
İşte insan da böyledir. Kendi varlığını terk ettiğinde, benlikten arındığında, hakiki varlığa kavuşur.
Hiçlikte yok olan, aslında sonsuzlukta var olur.
Bu cevap karşısında öğrenciler derin bir sükûta dalar. Mevlana son bir şey ekler:
-Kendi varlığını kaybetmekten korkma. Çünkü o zaman gerçek benliğini bulacaksın.
"Hiçlik Makamı", insanın nefsini, egosunu, arzularını terk ederek, tamamen teslimiyet ve tevazu içinde Tanrı’ya ulaşma arzusunu temsil eder. Bu yolda "ben" ortadan kalkar, sadece "O" kalır.
Mevlana'nın şu sözü bu makamı çok iyi özetler:
"Ben hiçim, ben yokum; var olan sadece Sen'sin."

Sahi Siz Hangi Makamdasınız?