"Brain Drain.. Beyin Göçü"..

Türkiye neden "beyin göçü" yaşıyor sorusunun milyon tane cevabı var

"Brain Drain.. Beyin Göçü"..

2022 yılını da tamamlamaya çok az bir zaman kaldı.. Aralık ayına gireceğimiz bir hafta yaşayacağız. Bu sabah biraz canınızı sıkacak ama bir bakıma da hepimizde umut tohumlarının yeniden yeşerdiği bir yazı yazmak istedim.

Konu aslında "Brain Drain.. Beyin Göçü".. Bu kelimeyi Google'a yazdığınızda en fazla aramada çıkan ülke "Türkiye".. Yerli yabancı bir çok haber yapılmış. Büyük oranda üzücü ama bir bakıma da sevindirici çünkü demek ki Yeni Dünya'ya uyumlu, oldukça zeki ve yetenekli gençleri bu ülke yetiştirebiliyor. Konuya buradan da bakmak lazım. Yani ateş olmayan yerden duman çıkmaz mantığı ile yaklaşırsak bu ülke "Dünya Kalitesinde İnsan" yetiştirebiliyor.

Türkiye neden "beyin göçü" yaşıyor sorusunun milyon tane cevabı var. Ama ben bildiklerimi size aktarmak istiyorum. (Konunun bundan sonrası canınızı sıkabilir, isterseniz okumama tercihinizi kullanabilirsiniz).

*Şirketlerde çalışan Ar-Ge ya da Ür-Ge personellerinin Türkiye'deki işyerlerindeki yaşam konforları genelde berbattır. Sadece proje geliştirmek ya da fikir sunmak "üretimin olduğu" dönen bir çarkta her zaman garipsenir ve üretim çalışanları genelde Ar-Ge'cilere "bütün gün makale okuyorlar, ne yapıyorlar da çalışıyorlar" gözü ile bakarlar.

* Ar-Ge'nin binbir emekle geliştirdiği bir ürün genelde şirketlerde "Satın Alma Ekibine" takılır. Satın alma temelde kar odaklı düşündüğü için Ar-Ge'nin "yeniliğini" risk olarak görür ve nadir Ar-Ge ürünlerini rafta görürüz. Mesela o nedenle Türkiye'deki özellikle bildiğim alan olan gıdada aslında Dünya'yı yakalayacak düzeyde çalışmalar tamamlanmış durumdadır ama henüz piyasaya çıkmamıştır. Rafa kalkmıştır.

* Genç bireylerin düşünceleri genelde önemsenmez. Onların bu hayatta "deneyim" yaşamaları ya da yaşlanmaları beklenir. Bu örneği kendimden de verebilirim. 25 yaşında söylediklerimi şimdi de söylüyorum. Tam olarak aynısını. Bu sefer tek fark insanlar dinliyorlar. Garip bir şey. Diyeceğim şu ki "alınan yaş" eğer gerçekten yoğun ve ZENGİN bir çalışma temposundan geçmediyseniz emin olun bir anlam ifade etmiyor. Kaldı ki bunama tehlikesi yaş ilerledikçe daha da artıyor.

* Türkiye'de iki şık "gençseniz ve bilim yapıyorsanız" genelde küçük görülürsünüz. Yaptıklarınız ya anlaşılmaz ya da takdir edilmez. Bu negatif motivasyonla yaşamak durumdasınızdır. Bu da sizi epey yıpratır. "Başımıza icat çıkarma" mantığı da aslında tam olarak buna işaret eder. Aslında garip bir ambivalans yaşanır bu anlamda. Çocuğunu okutmak için tüm aileler binbir emek harcarlar. Ama çocuğu onların istediği bir işe girmeyip, "bilimsel araştırmalara" kafayı takıp o yolda ilerleyince o zaman ona karşı da davranışları değişir. (Ailem mesela benim hala ne yaptığımı bilmiyor 

Bunları lütfen her şeyden bağımsız samimi itiraflar olarak görün. Elbette ülkemizin tamamı böyle değildir. Bu konu aslında bizim Türkiye'de insanlara bilimle neler yapabileceğimizi gösteremediğimizden de kaynaklanıyor. O nedenle gençler ülkemizden birer birer gidiyor.

Ben/biz onların Türkiye'de kalması için elimden geleni yapıyorum. Dur/gitmenin ötesinde Türkiye'de neler yapılabileceğini net bir şekilde açık açık göstermeye çalışıyorum. Gerçekten de yapılabiliyor.

Beyin Göçü çok büyük bir kanama. Hayatsız bırakabilecek bir kanama. Ama ben bu Yeni Çağın ülkemizde daha fazla fırsatlar yaratabileceğini ve beyin göçünün azalacağını net bir şekilde görebiliyorum. Bu arada Türkiye her yetiştirdiği 10 gençten sadece 1'ini kaybediyor. Elbette 1'de büyüktür her şeyden. Onu da kaybetmemiz gerekiyor.

Türkiye'de kendi gözümden beyin göçü vermemek için nelerin yapılması gerektiğini de gün içerisinde bir yazı ile sizlere aktaracağım. En azından benim görüş ve tespitlerim olacak. Belki yanılıyorumdur. Bilmiyorum.

Can KAYACILAR

Biyolog (Biologist), Davranış Bilimci