“Bizim zamanımızda” diye başladığım cümleler arttığına göre yeterince yaş aldım demektir:)

Biz, çocukken, ergenken hatta ilk gençliğimizde ve halen “aynılıktan” utanırdık oysa

“Bizim zamanımızda” diye başladığım cümleler arttığına göre yeterince yaş aldım demektir:)
“Bizim zamanımızda” diye başladığım cümleler arttığına göre yeterince yaş aldım demektir:)
Bir grup 16-18 yaş arası genç erkek çocuğunu bir arada gördüm dün, baktım kıyafetlerinden saçlarına, ayakkabılarına dek, aynılardı. Bir örnek.
Sayıca az olmamalarına rağmen bu kadar aynılık şaşırttı beni.

Estetikten, küçük dokunuşlardan (!) botokstan, dolgudan zerre anlamazken ben, şimdi yaşı 30 a gelmemiş kadınları, “aynılıklarından” tespit edebiliyorum.

Biz, çocukken, ergenken hatta ilk gençliğimizde ve halen “aynılıktan” utanırdık oysa. Tesadüfen aynı tişörtle eteği giysek pişti olduk der köşe bucak saklanırdık. “Özgün” olmaktan daha kıymetlisi, daha çok prim yapanı yoktu. Birbirimizi farklılıklarımızla besler, yeni fikirlere yol açardık. Görüş ayrılıklarımız ve tarzımız olurdu. Hala öyle. Basmakalıp tavırlar, bir örnek dudaklar, aynı boy aynı renk saçlar hala rahatsız eder beni.

Yine bir kapitalist sistem sorusu devreye giriyor burada, bu güzelim çocuklara, “en güzel bu” diye dayatılan resimleri kim dağıttı? Kim dedi, bundan daha iyisi yok, düşünme, değerlendirme, eleştirme. Kabullen!
Fikir ayrılıklarını, fazla kiloları, kıvırcık saçları, kemikli burunları kim ne zaman tukaka ilan etti de bu çocukların tümü, daha yaşları kadar roman okumadan, aynı hikayeye Cindy’le Ken’in evine hapsoldular dersiniz?

Dilerim “aynılığın” dipsiz bir hapisane olduğunu görecek kadar aynaları olabilir bir gün .....

Ezgi Erkin Kozanlı

Avukat&Arabulucu
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok