Biz küçükken babam uluslararası taşımacılık firmasının sahibiydi “Mutlu Transport”.

Dürüst ticaret yapmasının bedelini ne yazık ki batarak ödedi

Biz küçükken babam uluslararası taşımacılık firmasının sahibiydi “Mutlu Transport”.

Biz küçükken babam uluslararası taşımacılık firmasının sahibiydi “Mutlu Transport”.

Dürüst ticaret yapmasının bedelini ne yazık ki batarak ödedi.(dürüst ticaret yapmayan kazanır demiyorum ama onun hikayesi tam da böyleydi.)

Batışımızdan çok kısa süre önce evimizin kapalı balkonunu yazıhaneye dönüştürmüştü, bir daktilo, dosyalar ve bir sürü kağıt.

6 yaşındaydım balkona gizlice girer, elime boş bir kağıt alır, daktilonun her tuşuna basarak birşeyler yazardım. Süngerli ayakkabı boyaları vardı hatırlarsınız (Nuri Leflef, belki hala var) o benim kaşemdi, şuursuzca yazdığım kağıtlara basar, imzalardım. Kendimi 6 yaşında iş yeri sahibi gibi hissediyordum.

Derken 27 yıl boyunca sadece iş kurmayı hayal ederek okulları bitirdim ve bir sürü işte çalıştım.

2020’de pandemi oldu, dünya eve kapandı. Artık kendi işimi yapacağım diyebilme fırsatım oldu. En büyük heyecanım babama ticaretlerimi anlatmaktı, ben babamın kızıydım ve ona yaşadıklarımı anlatmak istiyordum. Ama kısa bir süre sonra babamı kaybettim.

İnanılmaz dik başlı bir kız çocuğuydum. Herşeye karşıydım “ herkesin yaptığı herşeye”.
Sürekli evdekilerle tartışırdım, sorgulamadan, yapmak zorunda olduğumuz için yaptığımız tüm eylemler iğne gibi batıyordu ruhuma. Kurallar, otorite en büyük düşmanlarımdı. Benim kurallara ihtiyacım yoktu, zaten yanlış bir şey de yapmıyordum.

Ben hiç evin prenses kızı olmadım. Okumayı çok seven ve akademik kariyer sembolü ablam prensesti hep, zorla okuduğum ve sürekli sorguladığım için babam bana “ sen evin cadısısın” derdi

Bugün Ben kendimin başarı hikayesiyim ve benim gibi düşünen gençlerin eleştirilmesine hiç tahammül edemiyorum. Sınav başarısıyla, okul notlarıyla, okuduğu üniversiteyle değerlendirilen gençlere “ sen ne yapmak istiyorsan o’sun, öyle mutlusun” demek istiyorum.

Okudum ama ben hiç akademik olamadım, bitse de gitsek diye okudum.
Buna rağmen yazmayı çok sevdim, yüzlerce kitap okuyan insanlardan bile daha iyi yazmayı.
Kendimi başkalarına kanıtlamaktan hiç keyif almadım, benim rakibimde / idolümde kendimdim.
16 Yaşında çalışmaya başladım, ihtiyacım vardı ya da yoktu ama benim tek motivasyonum, çaba gösterip, karşılığı ile istediğimi yapmaktı.

Felsefemde,
Çalış - Kazan - Yaşa üzerine kuruluydu.

Sistem iyi bir okul bitirmek üzerine kurulu. Akademik başarıya sahip değilsen, yetersiz gösteriliyorsun. İşe alımlarda bile not ortalamamı sorarlardı. Okumak istemeyen çocuklarınızı eleştirip, dışlamak yerine doğru yönlendirmelisiniz. Her canlı birer elmas, pırlanta gibi. Biraz işlenmeye ve çok zarar görmeden kendi doğrusunu ve mutluluğunu bulmaya ihtiyacı var.

Sibel Mutlu Gur

İletişim Uzmanı