Bitkisel ekstreler

Yıllar önce duyduğunuz bir cümle, sizi o andan itibaren bambaşka biri yapmış olabilir.

Bitkisel ekstreler

Yıllar önce duyduğunuz bir cümle, sizi o andan itibaren bambaşka biri yapmış olabilir. Bir dükkana girdiğinizde, burnunuza gelen o dükkanın kokusu, yıllar sonra hatırladığınızda bile sizi o mekana alıp götürebilir. Yaşamımızdaki küçücük etkiler, küçücük değişiklikler, bir cümle, bir koku sizi farklı bir yaşam yoluna sokabilir. Deneyimler de böyledir.

İlk ekstraksiyon deneyimini sanırım 2007 yılında gerçekleştirmiştim. Bitkisel ekstrelerle o zaman tanışmıştım. Bitkilerin farklı çözgenler karşısındaki davranışları, çözgenlere seçici olarak verdiği tepkileri yıllar boyunca belki binlerce defa deneyimler oldum.

Ekstraksiyonlarda hep tek bir bileşen grubunu saflaştırmaya odaklanılıyordu literatürde. Örneğin, nar kabuğundan punicalagin, zeytin yaprağından oleuropein ve diğer polifenoller, ayçekirdeğinden, cevizden, fındıktan yağ çıkardı mesela. Ama bu bileşenleri o bitkilerden alsanız bile hatırı sayılır bir posa geriye kalıyordu ve o artık herkesin gözünde "çöptü". Ama aslında enerji tablosunda örneğin geçen karbonhidratları, proteinleri, lifleri hiç bu ekstraksiyon çalışmalarında görmüyorduk bile, onları yok sayıyorduk.

Ama gerçek hiç de öyle değildi ve bu gerçeğe 2018 yılına kadar deyim yerideyse "duyarsız" kaldım tüm diğer araştırmacılar gibi. İlk bitkisel proteinleri yani yağı alınmış "posadan" elde edilen ilk bitkisel proteinleri ben ayçekirdeğinde gördüm. O kadar yoğun ve fazlaydı ki. Sonrasında onlarca yaprak örneğinde çalıştım. Balık atıklarından, haşhaştan ve hatta çok şaşıracaksınız ama "kompost" olarak bilinen, pazarlarda da satılan hafifliği fazla topraktan bile protein ekstraksiyon çalışmaları çalıştım.

Ve vardığım sonuç şu: Bitkiler, hassas çözgenler eşliğinde, ardışık bir şekilde yapılan doğru ekstraksiyonlarla sizlere istediğiniz her şeyi sırasıyla verebiliyor. Ve biz bunu şimdi "Ardışık Ekstraksiyon - Sequential Extraction" olarak nitelendiriyoruz. Bu yeni bir algı, yep yeni bir metotlar, teknolojiler birliği aslında. İçerisinde etanol ekstraksiyonu da var, su ekstraksiyonu da.. Süperkritik ekstraksiyon da var, derin ötektik çözgenler de var, soğuk sıkım da.. Yeter ki doğru sıra, doğru çözgenler kullanılsın ve elde edilen ekstrelerden biyobileşenler doğru şekilde elde edilebilsin.

Dün tam da bu minvalde, çok eskiden beri arzuladığım "zeytin yapraklarından ardışık eksfraksiyonla bir çok biyobileşenin ardışık eldesinin minik bir denemesini" gerçekleştirdik. Elde edilen sonuçlar, gerçekten gece beni uyutmadı diyebilirim. Deneyler sırasında, değerli arkadaşlarımın çektiği bir kaç fotoğrafı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Evet, zeytin yaprağı oleuropeince zengin bir kaynak.. Ama zeytin yaprağı bitkisel proteinlerce de zengin bir kaynak mesela. Ya da zeytin yaprağı, kendine has liflerce de zengin bir kaynak..

Bir avuç zeytin yaprağı, binlerce biyobileşen... Hepsi elde edilebiliyor. Ve hepsi de aynı kaynak kullanılarak, sonsuz verimlilikle ve SIFIR atıkla gerçekleşebiliyor!

Biz denedik, oluyor :)

Can KAYACILAR

Endüstriyel Bilim İnsanı | @Biyoteknoloji