BİR GENCE DEDİKLERİM

Sakın ha “Neden kimse bana değerli olduğumu hissettirmiyor? Neden kimse beni sevmiyor?

BİR GENCE DEDİKLERİM
BİR GENCE DEDİKLERİM
Nurullah ÇETİN
*Sakın ha “Neden kimse bana değerli olduğumu hissettirmiyor? Neden kimse beni sevmiyor? Milyarlarca insan olmasına rağmen neden kendimi bu dünyada yalnız ve değersiz hissediyorum? Biraz daha eğlenceli, daha yakışıklı, daha çalışkan mı olmam gerek? Hayat bunları istiyor. Benim bunları karşılayacak ne gücüm ne de umudum var. Daha iyi görünmek için, insanların beni sevmelerini sağlamak için kendimi yormak, yıpratmak, ruhumu bedenimi kirletmek istemiyorum. Neden beni böyle sevmiyorlar ki? Düşüncelerimi, fikirlerimi, değer verdiğim her şeyi sırf dış görünüşüm biraz kötü diye kestirip atıyorlar. Bu konuda önemseyeceğim birisini bulmaya çalıştım. Değer vermek istedim, değer görmek istedim, özel hissetmek istedim. Ama her seferinde ters tepti, dostluklar arkadaşlıklar kurmaya çalıştım olmadı.” Deme.
Zira sen kendini kimseye sevdirmek zorunda değilsin. Sen olması gerektiği gibi iyi, doğru, güzel ve faydalı bir hayat yaşa, böyle bir hayat yaşıyor olmanın mutluluğunu ve zevkini tek başına hisset, bu sana yeter. Hem dost istiyorsan en hakiki ve en büyük dost sadece Allah’tır. Her fani, maddi, dünyevî dost vefasızdır, hepsi seni terk eder ama seni öldükten sonra bile terk etmeyecek olan en vefalı ve gerçek dost Allah’tır. Secdede onunla birlikte olunca bunu derinden ve samimi olarak hissedeceksin. Sana sadece onun değer vermesi yeterlidir.
*Bunalım veya depresyon, hayata anlam yükleyememekten, kişinin yaşaması için kendisine önemli, değerli, kutsal bir hedef, amaç belirlememiş olmasından kaynaklanır. Kutsal bir amacı olan insan her türlü yokluklar ve yoksunluklar, en güç zorluklar ve sıkıntılar içinde bile olsa bu amacı uğruna bunlara katlanır, hedefine ulaşmak için bütün bunları görmezden gelir, yok sayar, umursamaz.
Bir insanın en kutsal amacı önce yaratıcıyı bulmak, onu sevmek, verdiği bütün nimetler için ona ibadet denilen şekillerle teşekkür etmek, sonra kendisi gibi yaratılmış olan bitki, hayvan ve insanlara iyi davranmak, aile sahibi olmak, iyi çocuklar yetiştirmek, bir iş ve meslek sahibi olup o alanda ürün, değer, eser ortaya koymak ve bu çalışma sonucu elde edilen ürünlerin verdiği mutluluğu yaşamaktır.
*Birşeyler için yaşamanın önemine inan. Yaşamak için bir nedenin, bir amacın mutlaka olmalı ve vardır zaten.
*Hassas kalpli olmak iyidir, kişiye derinlik katar, en ince, en zarif, en gizli güzellikleri görmeni sağlar. Ama aynı zamanda en küçük kötülükleri de farkeder ve bu durum sana büyük bir acı verir. Bunun dengesini iyi kurmak ve kalp hassasiyetini olumlu, iyi, güzel ve faydalı değerler adına işletmek en doğrusu.
*Hayatta hem kendine, hem başkalarına, hem canlı cansız bütün varlıklara ve en başta da Allah’a karşı ortaya koyduğun bütün söylem ve eylemlerinde hep doğru olanı yapmaya çalış. Bunlardan zarar görsen bile bu işin sana kazandırdığı vicdani tatmin yeter ve seni mutlu etmeye kâfidir.
*Yalan söylememeye, küfür etmemeye, argo kullanmamaya çalışmak, insanları incitmemeye özen göstermek, onlara sürekli olarak elinden geldiğince yardımcı olmak, kendilerini değerli hissetmelerini sağlamak, verebildiğin kadar değer vermek, yapılması gerekeni yapmış olmanın ruh ve kalp doyumu, vicdan rahatlığı yaşamana anlam katan büyük değerlerden biridir. Hiçbir şey olmasa sırf bunun için bile insan her türlü sıkıntı ve zorluğa rağmen hayatı yaşamaya değer bulur.
*Çokça empati yapmak, duygularını hissetmeye, onları anlamaya büyük özen göstermek, çok yönlü olabilmek için her kafa yapısına uygun şarkı dinlemek, kitap okumak, araştırma yapmak, herkesin görüşünü değerlendirmek, onlara saygı göstermek, hem insan olmanın bir gereği, hem de kendini, doğrularını ve kabullerini tartma, ölçme imkanı veren bir test uygulaması olduğu için önemlidir.
*İçki, uyuşturucu kullanmak, zina yapmak, kumar oynamak, hırsızlık, haksızlık, zulüm, kötülük gibi meşgaleler sana anlık, kısa yalancı mutluluk görüngüleri verir. Ancak bunların kısa süreli etkisi boşa çıktıktan sonra içine düşüverdiğin katı gerçeklik dünyası içinde derin azaplar, sızılar, üzüntüler çekersin. Yani verdikleri kısa lezzet ve zevk geçip gittikten sonra, seni katlanamayacağın çok ağır bir sıkıntı ve huzursuzluk içine atar.
*Kendini geliştirmek için spor yap, gez dolaş, hobilerin olsun, tabiatla, sanatla, bilimle, felsefeyle, dinle, tarihle, siyasetle, psikolojiyle ilgilen, yabancı dil öğren. Herkese ve her şeye karşı merhametli ol, karıncayı bile ezmemeye özen göster. Evde bir arı veya böcek olsa bile onu öldürmek yerine bardakla alıp özgür bırak, yemekten arta kalanları kuşların aç kalmaması için çatıya at. Bütün bunları yapmak için bile sonuna kadar hayatta kalmak, yaşamak için mücadele et.
*Zorbalıktan kaçın, kimseye bulaşma, zorda kalanlara yardım et. Paraya ihtiyacı olana para, ilgiye ihtiyaçları olana ilgi ver. Hayvanları sev, onlara ilgi göster, besle. Doğayı kirletmemeye çalış. Uzayın, doğanın, ormanların, gökyüzünün temiz ve saf kalmasına çalış. Plastiklerini çöp yerine istifleyip geri dönüşüme at. Daha iyi bir dünya için elinden geleni yap. Allah’ın sana hediye ettiği ömrünü bu gibi güzelliklerle doldurarak zevkli, renkli, anlamlı bir hayat yaşamakla övün.
*Aileni sev, onlarla kaynaş, fırsat buldukça onlarla birlikte vakit geçir, onlarla en mahrem duygu ve düşüncelerini bile paylaş, dertleş. Onlara değer ver, onlar da sana değer verir. Onlara şefkatle yaklaş, onlardan da şefkat görürsün. Bir gruba ait olmanın zevkini, şevkini, mutluluğunu yaşa. Bu durum sana ruh, kalp, gönül, akıl ve beden güvenliği sağlar. Güven içinde yaşamanın verdiği mutluluğu doya doya hisset.
*Kendi özünü, yeteneğini öğren, keşfet. Bunun için çok uğraş ve çaba göster. Neyi sevdiğini bil, ne olmak istediğini bil, ne okumak istiyorsun, ne yapmak istiyorsun, ne iş tutmak istiyorsun, nelerle vakit geçireceksin; bütün bunları iyice belle, gereklerini yap ve o doğrultuda bir hayat yaşa. Mutlu hayatın bir boyutu da budur.
*Senin yaşındaki insanlarla aranda kariyer dahil pek çok konuda uçurum bile olsa, onların her konuda senden daha üstün olmaları karşısında aşağılık duygusuna kapılma, bunu hiçbir şekilde sorun yapma. Herkes kendi hayatını kendi imkan, kabiliyet ve amaçları doğrultusunda yaşar. Sen kendi hayatınla, kendi yaptıklarınla mutlu ol. Hayat rekabetsiz yaşanırsa saf, güzel, anlamlı ve değerli olur.
*Allah bana neden daha çok mal mülk, para, neden daha çok güzellik ve zeka vermedi gibi düşüncelerin, yakınmaların ve isyanın, seni psikolojik olarak yıpratmaktan, karamsarlığa, kötümserliğe, uyumsuzluğa itmekten başka hiçbir faydası yoktur. Allah’ın verdiği az veya çok her türlü nimete şükretmek, mutlu olmanın ilk basamağıdır. Güvenlik alanı, Allah’a isyanla değil ona tam teslim olarak elde edilir.
*Başına ne gibi bir felaket ve kötülük gelirse gelsin hiçbir zaman kendi kişiliğinden, amaçlarından ayrılma. Hayatın varabileceği en kötü yer ölümdür. Ona da sen karar verme. Bırak Allah senin için ne kadar ömür takdir ettiyse o kadar yaşa ve bu hayatı da dolu dolu, zevkle, şevkle, anlamlı ve değerli olarak istediğin gibi yaşa.
*Hayata zevk veren uğraşlardan biri de sorumluk almak ve o uğurda çaba sarfetmektir. Aile sorumluluğu al, aileni korumak, yaşatmak ve geliştirmek için çalış. Millet sorumluluğu al, Türk milletini korumak, geliştirmek ve yükseltmek için çalış. Tabiat sorumluluğu al, tabiatı korumaya ve geliştirmeye çalış. Bu doğrultuda çekilen sıkıntılar, yokluk ve yoksunluklar bile zevk verir.
*Ne iş yaparsan yap, iş hayatını boş ve anlamsız görme. İşin, mesleğin ne ise onu zevkle ve şevkle yap. Zira üretmenin maddi karşılığından öte insanda bıraktığı manevi zevk ve tatmin duygusu büyük bir değerdir, asıl ücret de manevi tatmindir.
*Ümitsizlik ve karamsarlığa düşüp de her şeyi terk etmeye kalkma, bütün hayatı, insanları, dünyayı bırakıp gitmeyi, intiharı düşünme. O işi Allah’a bırak, zira ömrü sana o verdi, bırak o alsın. Her şeyi arkada bırakıp giderek, her şeyi kapatarak hiç kimseye ve hiçbir şeye değil; sadece kendine zarar vermiş, sadece kendinden intikam almış olursun ve bu hiç de mantıklı değil. Vazgeçen değil, mücadele eden kazanır.
*İnsanların yoluna sürekli taş koyup yorması seni yıldırmasın. Ayağına çelme takanlarla uğraşmak yerine kalkıp yoluna devam etmek en güzel cevap ve mücadeledir.
*İslam dışı seküler hayat kurgulayıcıları sana burada kalmanı sağlayan şeyler arasında şarkılar, kitaplar, filmler, doğa, gökyüzü, bulutlar, gün batımı, birkaç tane de dost, aşk, kadın, eğlence, şöhret, para, makam gibi eğreti değerler sunarlar. Bunlar senin bir süreliğine burada kalmanı sağlasın yeter, zaten bu dünyadan sonra başka hayat yok derler. Senin ufkunu karartırlar, seni bu dünya zindanına hapsederler. Halbuki ruhun ve hayalin sonsuzluğa uzanır, bu kısacık dünya hayatıyla yetinmez, ölümlü dünya hayatıyla sınırlı olan değer, nesne ve meşgalelerle yetinmez, sonsuza dek var olmak ister.
Dünyalık varlıkların hepsi geçicidir. Bunların kendi başlarına bir değeri ve anlamı yoktur. Bu sayılanlar Allah’ın tanımladığı, yönlendirdiği ve sınırladığı gibi yaşanırsa anlamlı olur ve sonsuzlaşır. Yani Müslümanca bir inanış ve yaşantıyla mesela değer yüklediğin dostların cennette sonsuza dek seninledir, diğerleri de öyle.
*Her şeyi, özellikle kötü şeyleri derinliğine düşünen hassas bir insan olmaktan pişman olma. Bundan dolayı keşke Tanrı beni böyle yaratmasaydı, deyip durma. İnsan olarak doğmuş olmayı, taş, toprak, bitki, hayvan değil de insan olarak yaratılmış olmayı, dünyada Allah’ın senin için belirlediği sürede bulunmayı ele geçmez büyük bir fırsat olarak değerlendir. Bunun için Allah’a şükret ve hayatının gereğini yap. Kötü insanlar, kötülükler, felaketler, olumsuzluklar seni engelleyici unsur olmasınlar. Tam tersine bunlardan da ders çıkarmayı öğrenerek ve bunlara rağmen iyi şeyler yaparak hayatını hareketlendir, bereketlendir ve renklendir.
Kal sağlıcakla.